Tam Ay Tutulması Enerjilerinde Bir Öz-Sevgi Çalışması

 

self love art by regina lord

Sevgili Bilge Baykuşlar,  bu hafta sonu son yılların en duygusal, en yoğun ay tutulması enerjilerinin etkisinde olacağız. Bu enerjiyle ilgili astrolojik/sezgisel analizi daha sonra yayınlayacağım. Çünkü bugün başka bir konu öne çıkıyor: Bu enerjide oldukça duygusal hissedebiliriz, bu enerjide içimizdeki çocuk, egomuz hırçın, keyifsiz ve korku dolu hissedebilir. Kaygılar, korkular, asabiyet ve aşırı tepkiler üzerimize ani bir sel halinde akıyormuş ve yoluna çıkan her şeyi sürüklüyormuş gibi gelebilir.  Çok büyük bir arınma yaşarken ve eğer bu arınma sadece bireysel değil de küreselse, dünya delirmiş gibi hissedebilirsiniz. Hissetmezseniz eğer, bu iyidir, kendinizden şüphe etmeyin, sadece dengeli merkezdesiniz ve belki de bu çok özel arınmanın büyük bir kısmını çoktan hallettiniz bile. Fakat büyük çoğunluk için böyle olmayacaktır.

O yüzden bu hafta sonu sizleri daha önce de yayınlamış olduğum aşağıdaki çalışmaya yönlendirmeye çağrılıyorum. İçimizde korku ve kaygıdan ter ter tepinen bir çocuk var ve onun rahatlatılmaya, duyulduğunu bilmeye ihtiyacı var. Bu hafta sonu, ay düğümleri yazısında yazdığım gibi kendi kendinize ebeveyn olmanıza gerçekten büyük ihtiyaç var.

Bu hafta sonu kendinize bir 10-15 dakika ayırın ve aşağıdaki çalışmayı uygulayın. Bu dönemi çok daha rahat ve sevgi dolu geçirdiğinizi göreceksiniz. Ben bu sabah uyguladım ve bir çok aydınlanma anları da yaşadım. Hepinize öneririm.

Umarım çok keyifli, yumuşak ve coşkulu bir hafta sonu ve kan dolunayı geçirmeyi seçersiniz. Sevgilerle, Mor Alev

Ruh ve Yeryüzü Arasındaki Etkileşim

Sevgili Dostlarım,

Ben Yeryüzü (Toprak Ana, Gaia, Dünyanın Ruhu). Ayaklarınızın altındaki toprakta, soluduğunuz havada beni hissedin. Bir dakikanızı ayırın, içime gömülün ve gevşeyin. Zihninizdeki aktiviteden yükselen gerilim bedeninizdeki dokulara ve kaslarınıza oturuyor. Bilin ki, bedeniniz bu gerilimi atmanız için yardımcı olacaktır çünkü bedenin bu kadar çok gerilim taşıması doğal değildir, beden onu salıvermek ister. Zihninizin boş olmasına izin verin ve farkındalığınızı bedenin aşağılarına inmesi için serbest bırakın. Ayaklarınızın farkına varın, bilekleriniz, dizleriniz ve nefesinizin yavaşça karnınıza doğru yükselmesini izleyin.

Hayatınızda emin ve güvende hissetmemenizin sebeplerinden biri bedeninize iyice yerleşmemiş olmanızdır. Sıklıkla temel bir gerilim var ve sizi yukarıya doğru çekiyor, farkındalığınızı başınızda merkezlenmenize sebep oluyor – ve bunu gereğinden çok daha fazla yapıyorsunuz! İşte o zaman diğer insanlar, hala yapmanız gerekenler, nelerin yolunda gitmemiş olduğu gibi konularda düşünerek bunalıyorsunuz. Bu konular endişe, huzursuzluk ve çalkantı yaratıyor ve çoğu zaman gerçeklerle de bağdaşmıyor.

Meşgul zihin işlerine bir mola verin şimdi ve bedeniniz bunu yapmanıza yardımcı olacaktır. Bedeniniz gevşemenizi ve dinlenmenizi istiyor. Gerginliğin akıp gitmesine ve düşüncelerinizin azar azar yavaşlamasına izin verin.

Yeryüzünün derinlerindeki köklerinizi hissedin. Bedeniniz bu dünyaya ait; bu dünyanın bir uzantısı, onun ifadelerinden biridir. Bedeninizdeki hücreler eski gücüne dönme/yeniden toparlanma süreciyle dengeye doğru çalışmayı biliyor. Bedeninize sorun: “Gevşemek için neye ihtiyacın var? Kendimi zihnimden çıkarmam için ne gerekiyor? Bedenimin doğal halini kabul etmem ve onunla ilerlemem için bana ne yardımcı olabilir?” Beden kendi içinde çok bilgelik taşıyor ve onun egosu yoktur. Sizinle çalışmak, size hizmet etmek istiyor ve doğal olarak dengeye odaklı.

Bedeni en çok karışıklık içine iten duygulara baktığınızda, göreceksiniz ki korku en önemlisidir. Korku enerjinizi kıskaç altına alır ve ayaklarınızın yere basmamasına, dengenizi kaybetmenize sebep olur. Bu da kalbinizin, bedeninizin, ruhunuzun doğal akışını yeterli şekilde dinlememenize yol açar.

Korku sizi ele geçirdiğinde, egonuzun içine kasılıp küçülürsünüz ve ışık bedeninizden çekilirsiniz. Işık doğal olarak bedeninizde akıp bedenden dışarıya parlayamaz. Böyle bir kasılma ve küçülmenin sonucu olarak da sonunda yorgun ve tükenmiş hissedersiniz ve bedeninize en iyi şekilde bakıp onu besleyemezsiniz.

Bedeni rahatsız eden ikinci enerji ise kontrol ve yönetme tutkusu dediğim şeydir: Bir şeyleri kontrol ve yönetme isteği, onları uygun gördüğünüz şekilde düzenleme, onların sizin hüküm ve egemenliğinize zorlama isteğidir. Ne zaman çok fazla yönetimde ve kontrolde olmakta ısrar etseniz, zorla yönlendirmek ve şartlarınızın tek yöneticisi olmak için mücadele etseniz, hayatınıza çok fazla baskı uygulamaktasınızdır. Tüm yönetim elinizde olsun istersiniz ve bu da enerjinizi çeker, sizi bitkin kılar. Bu sizi akıl karışıklığına ve kararsızlığa sürükler çünkü hayatınızı başınızdan doğru yönetmeye çalışmaktasınızdır ve bu çabanızda da sıklıkla başarısız olursunuz çünkü hesaba alınması gereken daha büyük güçler de vardır.

Ruh ve Yeryüzü arasındaki etkileşim hakkında size bazı şeyler anlatmak istiyorum, o etkileşim hangi şekli alırsa alsın. Ruhunuz bu bir hayatınızdan daha yaşlıdır. Ruhunuz Yeryüzünü pek çok defalar ziyaret etti ve her defasında ruh yeniden Yeryüzüne giden bir yol açmak üzere bir kanal yaratmaya çalışır. Beden ise işbirliğine hazırdır. Ruhunuzu kabul etmeyi, ruhunuzun bedeninizden doğru ışıldamasını ister, çünkü bu süreçte yer almak bedeninizin en doğal halidir. Ruhunuzun ışığını kabul etmek ister, çünkü böyle yaparak Yeryüzü de beslenir, ona da bakım yapılır. Ben sizin ışığınızı kabul etmeyi çok seviyorum!

Yani diyebilirsiniz ki, Gökyüzünden (cennetten) Yeryüzüne dikey bir akış vardır. Ruh alçalır ve ruhun ışığı bedene nüfuz eder, onun içine işler – beden ruhunuzun ışığıyla beslenir, ondan ilham alır. Beden ruhu kabul eder, ışıksa bedenden geçerek Yeryüzüne ulaşır. Bu bakış açısına göre, endişelenecek hiçbir şey yoktur ve her şey yolunda gitmektedir, her şey olması gerektiği gibidir. Peki, bütün bu gerginlik, kaygılar, saplantılı kontrol arzusu nereden gelmektedir? Bu saplantılı, tepkisel enerjilerin kökeni insan toplumundadır. Ondan kaynaklanan düşünce şekillerinden gelirler: Fikirler, standartlar, yargılar, özellikle geçmişten gelenler.

Yani ruh ve bedenin birbiriyle olumlu ilişkide olduğu Gökyüzünden Yeryüzüne olan dikey akışın yanı sıra, buna karşıt bir güç de iş başındadır. Bu daha çok yatay alanda olur ve kısıtlama, engelleme yaratır. Bu yatay akışlar toplumdan gelen zıt güçlerdir ve onların temelinde korku ve yargı, Yeryüzünde hayatın sadece ve tamamen hayatta kalmakla, mücadeleyle ve insan kardeşlerinizle rekabetle ilgili olduğu fikirleri yatar.

Bu enerjiyi bir dakikalığına bedeninizde hissedin. Önce yukarıdan aşağıya olumlu akışı hissedin; nasıl ruhunuzun bu dünyaya inmek istediğini ve Yeryüzünün de bedeniniz aracılığıyla ışığı kabul etme arzunu hissedin. Bu, böyle planlanmıştır. Bu akışı baştan ayağa kesintiye uğramadan hissedin. Ve şimdi, toplumdan gelen etkiyi hissedin. O istek ve sıkıştırmalar korkuyla, mücadeleyle, rekabetler, bir başkasından daha iyi olmak arzusuyla, borçlu hissetmekle harmanlanmıştır. Bir de bu akışın sizi nasıl hissettirdiğine bakın.

Sıklıkla, o kısıtlayıcı enerjilerin sizi nerede etkilediğini fiziksel seviyede hissedebilirsiniz. Çoktan mideniz veya karın bölgenizde, göğsünüzde, sırtınızda veya boğazınızda olabilirler. Ancak asıl önemli olan, hayat yolunuzda dikey akıştaki bağlantıyı gitgide daha fazla hissetmenizdir, bu Gökyüzü ile Yeryüzü, ruh ve beden arasındaki bağlantıdır. Bu akışa sadık kalmanız önemlidir, böylece Yeryüzündeki karşıt korku ve güvensizlik kuvvetleriyle yüzleşme beceriniz konusunda güçlü kalırsınız ve sonunda onların üzerinizdeki etkileri oldukça azalır.

Dikey bağlantınızı – bu dikey kanalı –  daha da güçlü hissetmeye başladığınızda, Yeryüzünde korku ve güvensizliği taşıyan eski enerjilere karşı kendi gücünüzü şekillendirmeye başlarsınız ve böylece ışık sizin aracılığınızla Yeryüzüne akmaya başlar. Artık Yeryüzündeki kolektif enerjiyi şekillendirmeye yardımcı olmaktasınızdır ve onu yönlendirerek daha aydınlık, daha ışıltılı hale getirirsiniz. Böyle olunca da diğer insanların kendi ruh ve bedenleri arasındaki akışa, yukarısı ve aşağısı arasındaki bağlantıya inanmaları kolaylaşır.

Hayatınızı ruhunuzdan doğru yaşamanız nasıl yaşayacağınız konusunda bir seçim haline geldiğinde, bu sadece iç ışığınızla ve yukarıdan aşağıya olan akışla uyumlanmanız anlamına gelmez, bu aynı zamanda toplumunuzda hala daha çalışan eski enerjilerden ayrılmanız anlamına gelir. Eski dünya ile koparsınız ve ruhunuzla bağlanarak doğma niyetindeki ve aşamalı olarak gelişen, gerçeklik haline gelen yeni dünyaya adım atarsınız.

inner childBu anlamda sizler bilinçli öncülersiniz, sadece kendi yolunuzda ilerlerken yeni olasılıkları açan bir ışık işçisisiniz. Pek çoklarınız için bu, yeni bir yola dönmenin keskin sınırıdır. Ancak hayatınızda toplumdan ister istemez öğrenmiş olduğunuz, zıt kuvvetler tarafından etkilendiğinizi hissedebilirsiniz: Yargılar, kısıtlamalar, sizi geride tutan, cesaret ve inancınıza engel olan olumsuz düşünceler. Böyle bir şey olduğunuzda kendinize merhametle yaklaşın. İçinizde yaşayan bir çocuk var ve o çocuk bir yanda ilham dolu, hayal ve vizyonlarıyla göklere uzanıyor, diğer yanda ise kırılgan, diğerlerinden gelen sevgiye ve onaya karşı hassas. Bu çocuk gerektiğinde onu korumaya alacak güçlü bilincinizde kalmanıza ihtiyaç duyuyor.

Zihninizde canlandırın, bu çocuk karın ve kalp bölgenizde duruyor, bedeninizin tam ortasında. Bu çocuğun bilgeliğini, bununla beraber kaygısızlığını ve kendine özgülüğünü hissedin. Özgün haliyle bu çocuk kendini toplumun onun neler yapıp yapamayacağıyla ilgili düşüncelerini umursamaz – o sadece odur. Bir dakikalığına o parlak ışığı hissedin, aynı zamanda hem Yeryüzüne ait hem de Gökyüzüne (cennete). Aynı zamanda, bu Yeryüzü gerçekliğinde yolunu bulması gereken bir çocuk ve size ihtiyacı var.

Bu çocuk korkulara yenik düştüğünde – çok küçük olduğunu, dış dünyadan gelen korkuya, olumsuzluğa, yargılara karşı gelemeyeceğini hissetme hali – desteklenip bakıldığını bilmek için size ihtiyacı vardır. Ne zaman bu çocuk kendi dışında sevgi veya onay arasa, niyetiniz onu desteklemek ve ihtiyacı olan şeyi vermektir. Bu iç çocuğu gücünüz ve sevginizle sarmalayın. Ve bununla kastettiğim Yeryüzünün enerjisidir: Çocuk tarafından ihtiyaç duyulan güvenlik, kişisel alan ve güç.

Bu çocuk için sınırlar da ihtiyaç dâhilindedir. Yeryüzü gerçekliğinde, içinizdeki çocuğun ne zaman vereceğini, ne zaman alacağını, ne zaman olanlara katılmayacağını ve sınırını çizeceğini öğrenmesi hayati önem taşır. Bu çocuğun nasıl sizden istikrarlı belirleyicilik beklediğini hissedin ve onu ona verin.

Belki “bu çocuk bunları çoktan bilmiyor mu?!” diye düşünüyorsunuz. Ama çocuğun bu Yeryüzü gerçekliğinde yolunu bulmak için bir yetişkine, bir rehbere ihtiyacı vardır. Bir çocuk doğal olarak sınırsızdır bu da etrafındaki enerjilerin onunla uyumlu olduğu, ortamda benzer düşüncelerin olduğu, enerjilerin doğal olarak sunulup kabul edildiği bir gerçeklikte mükemmel çalışacaktır. Fakat bu Yeryüzü gerçekliğinde ve herhangi bir sosyal çevrenin arenasında, enerjinizin sevgiyle kabul edildiğini ve rahatlıkla akabileceğini bilmek kadar, ne zaman geri çekileceğinizi ve bir sınır çizmeye ihtiyacınız olduğunu bilmeniz de faydalı bir ihtiyaçtır.

Bu, sizin çocuk için yapma ihtiyacında olduğunuz bir alışma, uyuşma sürecidir. Çocuk, hisler aracılığıyla görme ihtiyacında olduklarınıza dikkatinizi çeker; örneğin belli bir durumda üzüntü, öfke veya kısıtlanmış hissetmesi gibi. Ve çocuğu bir şekilde korumak, ona davranışlarınızla destek olmak üzere sizin bu sinyale duyarlı olmanız ve karşılık vermeniz sadece size bağlıdır. Bir yetişkin olarak bu sizin işinizdir. Çocuk güvende, emniyette hisseder, sizin tarafından görülüp duyulduğunu bilir. (Mor Alev: Sevgili Dostlar, benim “olumsuz duyguların mesajını almak” adını verdiğim, bu platformda da defalarca anlatmaya çalıştığım işlemi bu kanallıkta Yeryüzü (Toprak Ana, Gaia) bir çocuk benzetmesiyle anlatıyor. Bu benzetme harika bir şekilde bize küçük benliğimizin – egomuzun da nasıl hissettiğini anlatıyor. )

Günlük yaşamınızda ruh-ışığınızı kabul ederken, bu enerjiyi dünyaya (toprağa) yönlendirmeniz önemlidir. İçinizdeki çocuk o enerjiyi almak, onunla parlamak ve o enerjiyle yaşamak ister ama dünyadaki zıt enerjiler tarafından huzursuzlanabilir ve siz bunu yönlendirebilirsiniz. Ruhunuzdan doğru, çok güzel, büyük ve aydınlık bir şey yapmak istersiniz. Oysa iç çocuğunuzdan gelen derin korkular ve endişeler de sizi geride tutabilir. Siz ruhunuz ve çocuk arasındaki kanalsınız.

Yeryüzüyle kalpten bağlantıya geçmek ve ilhamınızı takip etmek istediğinizde, zihninizde ruhunuza sol elinizle tutunduğunuzu zihin gözünüzde canlandırın. Onun sizden çok daha büyük olduğunu görün. Solunuzda duruyor ve gerçekte öz-benliğiniz olan bu figürün elini tutuyorsunuz. Onu bir melek gibi veya çok güzel ışıltılı bir varlık gibi görebilirsiniz. Onun sersemletici devasalıktaki ışığını hissedin, nasıl neşe-keyif-coşku ve bilgelikle dolu olduğunu hissedin.

Şimdi sağ yanınızda bir çocuk düşünün, o da elinizi tutuyor. Bu çocuk da çok güzel, ışıltılı ama çocuksu bir halde, masum ve bazen toy ve bir anlamda da dürtüsel. Bu çocuk sizin yaşam gücünüzü tutandır ve Yeryüzüne olan köklerinizi içerir. Niyet ise ruh ve çocuk, Gökyüzü ile Yeryüzü arasında bir kaynaşma yaratmaktır, bir BİRlik. Şimdi bunu hissedebilip hissedemediğinize odaklanın: Çocuk sağınızda ve ruhunuz solunuzda. İkisinin arasındaki kanal olun.

Veya zihin gözünüzde ruhunuzun arkanızda durduğunu canlandırabilirsiniz, büyük, iç ısıtan, sevecen bir figür ve çocuk ise karnınızın ortasında ve enerjinin o yönde akmasına izin verebilirsiniz, arkadan öne. Nasıl yaparsanız yapın, ortadaki pozisyonunuzun farkına varın. Siz kelimenin tam anlamıyla aracısınız. Siz, enerji akışını yönlendirensiniz. Ruh enerjinin akışına izin vermek için ne zaman yeni bir adım atılmasının veya yeni bir yöne dönülmesinin vakti olduğunu hissediyorsunuz, bunu yaparken günlük yaşam gerçekliğinde bu adımı atacak olan çocuğun derin hislerini de hesaba alıyorsunuz.

Bunu sizler için daha somut şekilde örneklemeyi istiyorum. Günlük yaşamınızda sizi en başında çekmiş olan bir işle ilgili bir durum olduğunu düşünün. Fakat şimdi gün geçtikçe şöyle hissediyorsunuz: “Bu hiç bana uygun değil, benim içimde bir şeyler var ve bu iş buna hiç hitap etmiyor”. Memnuniyetsiz hissediyorsunuz ve belki de uykularınız bile rahatsız bir hale geldi. Bedeninizde gerginliği hissediyorsunuz ve öncelikle temelden doğru hiçbir şeyi değiştirmeden bu ikilemi çözmeye çalışıyorsunuz. Belki sorun yeterince fark edilmemek, onay görmemek veya kendinizi işinizde ifade edememenizdir, bu çoğunuz için gerçek olan bir durumdur.

Bu olduğunda sebebi ruh gücünüzün uyanışta olmasıdır. Kapınızı çalmakta ve içinizdeki kaygıyı yükseltmektedir çünkü değişimi ilan etmektedir. Diyebiliriz ki, iç çocuğunuz iki parçaya bölünerek tepki verir. Bir taraftan daha fazla yaratıcılığa, özgürlüğe ve yerleşebileceği daha büyük alana özlem duymaktadır. Diğer taraftan, azarlanmaktan, cezadan korkmaktadır çünkü yeni bir şeyler, toplumun kabul ettiği ölçüler dışında şeyler yapmayı isteyerek çoğunluğun yürüdüğü yolun dışına sapmaktadır.

Bir çocuk doğal olarak dış etkilere karşı daha kırılgandır ve onlara çok daha kuvvetli tepki verir. Bu yüzden, sizin gücünüze, metanetinize ve onları dinlememekteki kararlılığınıza ihtiyacı vardır. Endişe, huzursuzluk, korku hislerini salıvermeye ve ruhunuzun gücüne teslimiyete ihtiyaç duymaktadır. Şimdi nasıl bir aracı rolü oynayabildiğinizi görün. Ne zaman ruhunuza daha açıksanız – ve bunu istiyorsunuz çünkü hayatınızın amacı budur – sıkıca iç çocuğunuzun elini tutun, çünkü onun da emniyet hissine ihtiyacı vardır.

Çocuğa o güvenlik hissini verebilirsiniz ve bunu yapmanın kilit noktası bu çocuğun dayanak noktasının siz olduğunuzu bilmenizdir. Onun dayanak noktası, demirlendiği yer dünya değildir, sizsiniz. İşte işiniz budur – Gökyüzü ve Yeryüzü arasında bir aracı olma görevi. İç çocuğunuzun ebeveyni, koruyucusu ve gözeticisi olun. Böylece ruh enerjiniz aşağıya, karın bölgenize, duygularınızın içine ve köklerinize inebilir. O zaman içinizdeki çocuk güvende hissedecektir ve kendine inançla dış dünyada adım atabilecektir.

Pek çok insanda şöyle olur; ruhlarının ışığına ve onunla yol alan ilhama açıktırlar – özlemler ve hayalleri vardır. Ancak, karın bölgesi onlara kapalıdır çünkü orada hala canlı olan korku duyguları bulunmaktadır, utanç ve güçsüzlük hislerinden dolayı görülmek istemezler. Sonuç olarak, ilham ve ruh ışığı tam olarak günlük hayata, gündelik düşünceler ve davranışlara yerleşemez, köklenemez. Sonunda bu durum insanın dengesini bozar. Bunun da sonucunda hayalleriniz, arzularınız ve özlemleriniz bir tarafta, gündelik gerçekler diğer taraftadır, aradaki büyük bir uçurum vardır. Ama ruhunuzun niyeti o farkı yok etmek, arada bağlantı kurmaktır. Böylece hayal ve arzularınıza inanabilir, onları gerçekleştirebilirsiniz.

İçinizdeki çocuğun elini tutun; ona içe dönmeyi ve şüpheyle, belirsizliklerle doluyken size gelmesini öğretin. Dışınızdaki dünyanın etkilerinden bağımsız olmayı öğretin. Ve böylece güçlü, sağlam ve dengeli olursunuz. Bu sayede ruhunuzun akışı Yeryüzüne yönlendirilebilir.

Bu adım adım ilerleyen bir süreçtir ve herkes için kendine özgü bir yolda ilerler. Bu süreçte size yardımcı olmak isteyen Gökyüzü ve Yeryüzü güçlerini hissedin. Aynı zamanda temel göreviniz olan aracılığı da hissedin. Bu görev sizin büyüklüğünüzden kaynaklanmaktadır. Bu görev, Gökyüzü ve Yeryüzü kuvvetleri, ruhunuz ve içinizdeki çocukla işbirliği yapmanızdır. Bana verdiğiniz zaman ve dikkat için çok teşekkür ederim. Sevgimle size uzanmak en derin dileğimdir.

Bu mesaj için Pamela Kribbe ve Yeryüzüne çok teşekkür ederiz. (jeshua.net)


Bu dönemde ruhunuzun potansiyelini bütünüyle anlamak, hayata nasıl geçirebileceğinizi öğrenmek, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın veya moralev@outlook.com adresine yazın.


Telif Hakkı© 2019 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir
Copyright © 2019  by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

11 comments

  1. Merhaba. Bu çalışmayı anlatmışsınız. Sadece hayal edip kanal mı olucaz. Başka birsey yok mu? O kısmı anlamadım biraz. Yani ruh solda çocuk sağda biz ortadayız. Enerji akıçı ruhumuzdan çocuğa mı olucak? Yada yaradandan gelen enerjiyi mi geciricez? Niyetimiz nedir burda?
    Teşekkürler🙏

    Beğen

    1. Sevgili S, aynen yazıldığı gibi… Siz içinizden gelen başka bir şey de ekleyebilirsiniz tabii. Sevgiler

      Beğen

  2. Ne muhteşem bir çalışma ve tam da zamanında ❤️ hem kendim hem ailem hem de öğrencilerime uygulayacağım..
    Minnettarım ve sevgilerimi yolluyorum ❤️

    Liked by 1 kişi

  3. Senin vesilenle bilgilenebildiğim her an için şükrediyorummm 💜 Bizi birleştiren hizalanmamız için şükrediyorummm 💚 Her paylaşımının bende yarattığı her bir açılma için şükrediyorummm 💛 Varlığına şükürdeyim sevgili MOR ALEV 🙏🏻🙏🏻🙏🏻😘

    Liked by 1 kişi

  4. Nedense icimizde cocuktan her bahsedildiginde onun yerine dunyaya yeni gelen bebegimi koydum . Kontrol duygularim ve korku ve endiselerimle yeni gelmis oldigu bu dunyada onu nasil da guvensizlige surukledigimi farkettim. En dogal sey olan emzirme sirasinda bile bebegim cok stresli aglama krizlerine giriyor.Bedenime ve ruhuma guvenmeyi seciyorum. Isigin gokyuzunden bedenime ordan da yeryuzune akmasina kanallik etmeye niyet ediyorum. Bedenimdeki tum aksakliklarin gitmesi, agrilarimin sifa bulmasini diliyorum. Mor alev sizden ricam ben bebegimi nasil sakinlestirebilirim nasil onu sevgi dolu ve huzurlu hale getirebilirim. Bununla ilgili bana isik olabilecek bir yonlendirme be yardima ihtiyac duyiyorum. Bu o ona cok yabanci olan dunyaya daha kolay uymlanmasi ve huzurlu bir bebek olmasini istiyorum.. dogum ve sonrasinda yasafigim surecte cok saglikli dusunemez hale geldim. Kendi isigima kavusmaya ve bebegime de yansitmaya cok ihtiyacim var. Yardimci oldugun icon simdiden tesekkur ederim sevgiler

    Beğen

    1. Sevgili Gül,
      Siz stresinizi salıvermeden bebeğiniz büyük ihtimalle rahatlayamayacak. Neden anneliğin, bir kadına en doğal gelen dürtüsel bir durumdur bu, sizi bu kadar germesine, bu kadar korkutmasına izin verdiğinizi düşünün. Duyduklarınızı atın gitsin. Okuduklarınızı da unutun. Siz, taş devrinde bile anne olmayı biliyordunuz, bu genlerinizde var. Yoksa insan cinsi hayatta kalamazdı. Bir de şöyle düşünün, bunu çok anneye söyledim, evet bebeğiniz şu anda pek çok fiziksel şeyi kendi yapamaz. Kendini besleyemez, kendini temizleyemez, vs. ama o buraya gelmeyi seçti ve sizin çocuğunuz olmayı seçti ve bunu bilinçli yaptı. Yani sizde bir sorun yok! Hata yapamazsınız. Bir başka gerçek de şudur, şu anda evet o bir bebek ama o buraya gelmeye karar vermiş büyük bir ruh. Hepimiz öyleyiz. Hepimizin devasa yardım ekipleri var. Onun da var. Bu fikirler sizi biraz olsun gevşetebilir. Çünkü sanki ihtiyacınız olan şey bu. O zaman aranızdaki bağla harikalar yaratabilirsiniz. Sevgilerimle

      Beğen

  5. Merhaba dolunay sonrası okuyorum
    okumam yaklaşık 2 saat sürdü.Bazı yerleri tekrar okuyarak bazen gözlerimi kapatıp hissedip yazanları içimde bulmaya anlamlandırmaya çalışarak.sizinle yaklaşık 2 yıl önce tanışmıştım(zor zamanlardı,hayatı dünyayı geçekler gerçek gibi olanlar nedenler sonuçlar yani dünya,insan,yaşama dair bildiğim inandığım  herşeyi sıfırlayarak yeni doğmuş bebek gibi farklı heryerden bilgi toplamaya ve anlamlandırmaya çalıştığım zamanlar) hergün yazılarınıza bakıyordum çünkü ilginç bi şekilde hislerim düşündüklerimle eşzamanlı yazılardı.yaklaşık 1 yıldır yazılara bakmadım diyebilirim çünkü reddediş zamanları yaşıyodum sanırım sorgulamalarımı askıya alıp sadece yaşadım yada savrulma dene bilir.bi kaç gündür geceleri eski yazılarınıza baktım kimim ne istiyorum .çok güzel yazılara denk geldim ilginçtir çoğu melek mesajlarıydı.gece açtığım bi sayfayı okuyamadım ve bugün bi bakayım dedim dolunay yazınızdan sonra bu yazıyı okudum ve zamanında hissetiğim düşündüğüm ama belki reddettiğim şeyler karşımda.bu 2 saat içinde içinde inanılmaz bi canlanma oldu tıpkı yaşam formülü gibi ve hemen bi kalem alarak kendimce bulduğum formülü hepsini hızlıca not aldım inanılmaz yazarken daha da aktı sanki.kimim,ne istiyorum .ne yapmam gerekiyo sorusunu çok sorardım.Hertürlü sorularıma nasıl cevap almam gerektiğini,cevaplara nasıl yönelmem gerektiğini çok iyi anlattı bana ve daha biçok şey.bu yazıda sanırım herkes kendi yaşadıklarına sorularına göre bi cevap ve hayatından örneklendirmeler görecektir. tesadüf olmadığına herzaman inanmışımdır.insan dünyaya gelip gidene kadar değişim devam ediyo hep bi şeyler ariyo aramak önemli aramadan bulunmuyo belki ,belki aratılıyo bişekilde.Ama hiç bişey tekbaşına olmuyo çevresel etkilere kontrolümüz dışı olaylara çok kızıyoruz sıkça. İşin gerçeği bize yol levhası bu dış etkiler oluyo ve girdiğimiz yada zorunda kaldığımız yollarla yeni bi yol öğreniyoruz ve öğrendikçe gelişip nasıl bi yoldan gitmek istediğimiz ve onların nerelerde olduğunu bilmiş oluyoruz.insan ömrünü düşününce aslında nekadar çok dış etki okadar çok kısa sürede güzel neşeli yada biz nasıl istersek öyle bi yolu bulmamız erken gerçekleşiyor.Sizde benim hayatımda gerçekten Eureka dediğim yolların tabelası olduğunuz için teşekkür etmek ve sizin hayat yolunuzda hiç tanımadığınız ama yollarınız kesiştiği insanlardan birini ve ona ne ifade ettiğinizi bilmeniz için yazmak istedim.yolunuz hep ışıklı neşeli  bilgece ve çok uzun soluklu olması dileği ile sevgiler.. çok uzun oldu biliyorum ama okuyanlara  tanımadığınız bi yoldaştan selâmlar sevgiler ..

    Liked by 1 kişi

  6. Merhaba bugün dolunay ertesi ve dün gece tamda bu konularda sıkıntılı rüyalar görüp, sonra sol alnimi karanlikta feci kapıya vurdum.Sabahtan beri kötü hissedip üç gündür ertelediğim moralevi okuyum dedim. Evet bu yazıda ve en sonucusunda bana ne olduya tamda denk gelen cevaplar var.
    Hemen senası yapıyorum teşekkürler. Sevgi ile kal ..

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.