Dolunay Başak’ta: Radyo – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

Martina HoffmannSevgili Dostlar, Balık bir su burcu ama öğretmenim Tom Lescher Balık burcunu ve on ikinci evi sonsuzluk, uzay bile değil, “sonsuz sonsuzluk” olarak tarif ediyor. Sınırlar yok, ben yok, cisim yok, sonsuz bilinç ve olmak var. Bu dolunayın güneşi Balık’tan parlıyor ama aydınlattığı Başak’taki ay. Elbette Balık burcunun tam karşısındaki Başak ise yapmakla, kurallar, toprak, hizmet, fiziksel yaşam, kısacası yeryüzüyle ilgilidir. Balık-Başak ekseni büyük bir şifa ekseni olarak bilinir. Bu dolunay da bize farklı bir şifa armağan ediyor. Farkındalık şifası.

“Kendimizi en çok nasıl yaralıyoruz?” diye sorulduğunda cevap sıklıkla “inanç ve düşüncelerimizledir”. Yani Balık’ın alanında, o sonsuzluk ve potansiyel yüklü olma halinde inciniriz. Çarpacak bir duvar bile olmayan yerde bunu nasıl da becerdiğimize hayret etmemek mümkün değil! İnsan egosu o belirsizlik, sınırsızlık halini sevmez, kısıtlamaları sever, çünkü o zaman ne yapacağını bilir, kendince sorunları çözmeye çalıştıkça bir kahraman olur.  BİR olmak eski enerjideki egonun doğasına aykırıdır. (Yeni egonun, evrimleşmiş egonun nasıl çalışabileceği konusuna önümüzdeki yazılarda değinmeye çalışacağım) O yüzden Balık alanında kendimizi oldukça fazla kandırdığımızı görürüz. Kurban, kahraman, sonsuz sevgi sandığımız şeyler, sonsuz gibi görünen bunalımlar, bağımlılıklar, özveriler ve gerçek olmayan hikâyeler arasında kaybolabiliriz. Çünkü Balık’ta tutunacak bir şey yoktur. Balık bizi olasılıklara açarken uyarmaz, “sadece ol” der. Kapasitemizi kendi kendimize keşfetmemizi bekler. Bunda da haklıdır, en iyi deneyimleyerek öğreniriz.

Balık’taki güneş Başak burcundaki dolunaya yüzünü çevirdiğinde, bize “saçmalama!” dendiğini duyabiliriz. Başak merhametsiz değildir, aksine o ateşimizi ölçerken ince giyindiğimiz için bizi biraz azarlayan annemiz, bizi şifalandırırken aklımızı başımıza toplamamızı yumuşakça sağlayan Reiki ustamız, sınav kağıdımızı kontrol ederken hem hataları belirten hem de güzel bulduğu cevapların yanına çiçek çizen ilkokul öğretmenimizdir. Bize sonsuzdaki deneyimi (Balık) nasıl yeryüzüne indireceğimizi ve fiziksel dünyaya hizmet (Başak) için kullanabileceğimizi gösterir. Bunu öğrenirken işin iç yüzünü de anlayabilir, bir anlamda işletim kuralları konusunda da berraklaşabiliriz.

Radyoyu Onarırken

radioBütün bunlar da beni birkaç gündür çok güçlü bir şekilde bir çocukluk anıma götürüyor ama kaç yaşında olduğumu bile hatırlamıyorum… Evdeki neredeyse antikleşmiş Grundig radyo… Kısa dalga, orta dalga, uzun dalga… Radyo hala daha çok önemli bir iletişim aracı, dalgalarla yayılan bilgiler her zaman doğru olmayabilir, bazense parazitten ne söylendiğini anlamayabiliriz. Bazı zamanlardaysa radyo sürekli çalar ama ona odaklanmadığımızda arka planda bir uğultudur sadece. Radyo yayınları bir anlamda Balık burcu, bilgi ve müzik yayınlanıyor, sihirli bir şekilde o dalgalar anlamlı sözlere ve müziğe çevriliyor. Bir çocuk bunun nasıl çalıştığını düşündüğünde onun için bu mucizenin ta kendisi olabilir.

İşte böylece o radyo bir tamir için açılıp, dış kabı çıkarıldığında dalgaları yakalayan devrelere, ince işçiliğe, ufak kaynak noktalarına, bobinlere bakmak bir çocuğa büyünün iç yüzünü anlamak gibi gelebilir. Onu icat eden zihne de, sabırla nasıl çalıştığını anlatmaya çalışan büyüğüne de hayranlık duyar. Radyonun içi Başak’tır. Yayınlarsa Balık. Biri yoksa diğeri de yok… Belli bir emek, zaman ve adanmışlık olmasaydı, düşünceler fiziksele uygulanmasaydı, evrene yayılan dalgalardan hiç haberimiz olmadan yaşayabilirdik.

Bu dolunayın öncelikle iki mesajı var ve her ikisi de zihninizde ışık yakabilir:

  1. Mesajları alabilmek, Balık’ın temsil ettiği koşulsuz sevgiyi deneyimleyebilmek için tek aracımız olan bedenimize iyi davranmalıyız. Beden yokmuş gibi yapamayız, sadece zihnimizde ve hayallerde yaşayamayız. Ona ihtiyacı olan özeni göstermeliyiz. Günlük gerçekliğimiz nasıl? En temel ihtiyaçlarımızı baştan savma bir şekilde mi yerine getiriyoruz? Hayat fonksiyonlarımızı, günlük işlerimizi yerine getirirken gerçekten o anda mıyız? Devrelerimiz nasıl işliyor? Onları neyle besliyoruz? Fiziksel sağlığımız gerçekten çok önemli. Çünkü bu fiziksel yaşamda beden rahatsızsa, kozmik bilinçle olan bağlantımız da kopuklaşabilir. Neşe-keyif-coşku deneyimlerimiz daha ender bir hale gelebilir. Kısacası, eğer beden sağlığımız yerinde değilse enerjimiz düşer, arzuladığımız yüksek enerjili yayın yapan kanallara bağlanmamız zorlaşır. Ruh-zihin-beden üçlüsü bu dünyadaki deneyimimizi oluştururken üçünü de dengede tutmak bizim en önde gelen görevimizdir.
  2. İkinci mesaj ise radyonuzu hangi kanala ayarladığınızla ilgili… Beden tüm kanallara açık. Siz ne dinlemeyi seçiyorsunuz? Güneş, Neptün, Venüs, Chiron ve iletişim gezegeni Merkür Balık’ta. OLmak çok kolay. Özellikle Merkür’ün Balık’ta olması kesinlikle sezgilerimizi güçlendiriyor fakat bu aynı zamanda sisli bir ortam da yaratabilir, bir şekilde bizi gerçeklikten ayırabilir. Neye inanıp inanmayacağımızı dikkatle ayırmalıyız. Bu da yukarıda bahsettiğim üçlünün sağlığı konusunu yeniden getiriyor. Beden sağlıklı ve dengeliyse, zihin de onu takip eder, ruh bu ikilinin sağlığı için önemli bir unsurdur. İşte bu yüzden bundan iki gün önce Yeryüzü’nün mesajını yayınladım. İçimizdeki çocuk (küçük benliğimiz, egomuz ve zihnimiz) beden ve ruhla uyumlanmalı. Bu dolunay ise bunu yapmanın en güzel zamanlarından biri! (Bağlantısı burada)

Detayları Görmek

Bu dolunayın bize armağanı ise detayları anlamamız olabilir. Bu sayede tam bir değerlendirme yapabilir ve bir sonraki adıma karar verebiliriz. Radyonun içini göreceğiz, içimizi… Ardından tipik Başak davranışıyla büyük arınma gelebilir, hem fiziksel, hem de zihinsel arınma.

Bu arada hepimizden daha büyük bir mekanizma da iş başında, radyonuzu ayarladığınız kanala göre hepimizin bir parçası olduğu evrenin işleyişi ve onun içindeki rolümüz de gözlerimizin önünde aydınlanabilir.

Bu dolunayın Sabian sembolü “Duvağı çekilip alınan gelin” derecesinde. Bir anlamda neredeyse şiddetle perde kalkıyor. Gerçekleri görüyoruz. Görüntüyü beğenip beğenmememiz, yargılarımız bu noktada önemli değil. Önemli olan gerçekler. Bir keşifte bulunacağız.

Bu keşif ve aydınlanma sadece kişisel değil, toplumsal veya küresel sahnede de olabilir. Şimdiye dek bilmediğimiz bir şey artık sır değilse, tüm detaylarıyla reddedilemez şekilde önümüzde duruyorsa sonraki adımlarımız ne olmalı? Planlarımızı ve geleceğimizi nasıl değiştireceğiz?

Bu sembol, bir gelin gibi yeni bir hayata, yeni bir aileye, topluluğa giriş yapabileceğimizi de anlatıyor. Kimliğimiz değişiyor. Ve onu tanıma yolunda bu dönemde büyük bir mesafe alabiliriz.

Dolunay, 2 Mart sabaha karşı saat 03.51’de gerçekleşiyor. (İst.) Hepinize Başak-Balık ekseninde harika bir şifa ve aydınlanma dönemi dilerim.

©Mor Alev 2018

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

5 comments

  1. Gerçi her mesajınız ayrı güzel, adeta bir kitap gibi muhteşem fakat bu mesaj sanki benim için gelmiş! Çocukluğumda dinlediğim, daha sonra kendi yaptığım mikrofon ile gitarıma bağlayıp anfi haline getirdiğim ve sonra ida çindeki tüplü transistörlere bakıp hayran olduğum, ama (!) daha güçlü olsun diye kendim oturup bir anfi yaptığım fakat ses kalitesini hiç bir zaman yakalayamadığım O GRUNDİG RADYO!…
    Başak’ın “merhametli ve anlayışlı” zorlamaları, kabullenmeler, gereksiz olanları salıvermek, inançları neredeyse tümden reset’lemek ama tüm bunlar olurken içinde Sevgi’nin olmadığı veya eşlik etmediği hiçbirşeyin -deyim yerindeyse- maya tutmayacağını hatırlatmak, Beden, Zihin ve Ruh’un BİR eksende dengelenmesi…Bunlar benim gözlemlediklerim ve bu son süreçte olanları bir bir anlatıyor yazınız, okurken içimde yankılandı.
    Emeğinize, kalbinize sağlık, müteşekkirim varlığınıza.

    Liked by 7 people

  2. Yine muhteşem bir yazı sevgili Mor Alev…Grundig radyo bir kuşağın hatırladıkça gülümsediği bir detay bence. Benden bir yaş küçük erkek kardeşimle içine aynen anlattığınız gibi hayretle bakardık. Uzay üssü gibi gelirdi bize:) Ve Arkası Yarın tiyatrolarını dinlediğimiz o güzel anılar. Küçücük çocuklardık ama o zaman belki de başka bir alternatifin olmamasından dolayı dinlemek zorunda kaldığımız o şeyler bugün toplum geneline göre çok daha kültürlü ve muhteşem müzik zevkleri olan farkındalık sahibi güzel bireylere dönüştürdü bizi. Dilerim şimdi bu teknoloji çağında o küçük çocuk gibi kendimi sevgiyle besleyemeye devam edebilirim. Hepimiz için Beden, Zihin ve Ruh’un BİRLİĞİNİ diliyorum bende tüm kalbimle.

    Liked by 6 people

  3. Sevgili Mor alev artık öfkemize hırçınlıklarımıza bana ne anlatmaya çalışıyor diye dönüp bakabiliyoruz. Daha bilinçli hale geldik, en kritik anlarda bile “bi dakika ne oluyor içimde” diyebiliyorsak bence bu çok önemli bir gelişim. Bunda sizin payınızıda görmezden gelmek olmaz şimdi… Emeğiniz var resmen üzerimizde (en azından benim üzerimde başkaları adına da konuşmayayım) hakkınızı helal edin… Bu dolunaya gelince de benim içimde çok yüksek bir enerji yarattı ama ilk defa evet bu bu bu diyebildim… Hiç olmadığı kadar net gözüküyor şimdi manzara… Radyo örneğine herkes gibi bende bayıldım… Burada olan insanlara özellikle çabaları yüzünden ayrı bir değer veriyor ve saygı duyuyorum umarım hepimiz bu Balık-Başak dansından almamız gereken ne varsa max. seviyede alırız… Sevgiyle kalın hoşça kalın…

    Liked by 5 people

Yorumlar kapatıldı.