Bugün dikkatlerinizi hisleriniz konusuna çekmek istiyoruz. Bu mesaja “hisler enerjik sinirlerinizdir” başlığını koyduk ve bu söylemi açıklayarak bunu daha iyi anlamanızı ve bütünün hayrına kullanmanızı umuyoruz.
Her birimiz enerjiden oluşuyor, belli bir frekansta titreşiyoruz ve bu da deneyimlerimizi yönetiyor. Her biriniz hiç sonu gelemeyen şekilde titreşimsel enerji dalgaları yayıyorsunuz. Artık çoğunuz “Çekim Gücü Yasası” kavramıyla tanışıksınız. Sadece eş-titreşimde olduğunuz bir şeyi deneyimleyebilirsiniz. Fakat siz ne yayıyorsunuz?
Hisleriniz kendinizi ayarlamış olduğunuz titreşimsel “radyo kanalını” size bildiren göstergelerdir. Ancak insanların çoğunluğu sürekli olarak etraflarındaki deneyimlere tepki verirken, düşüncelerinin şartları tarafından belirlenmesine izin veriyorlar.
Görüyorsunuz değil mi, elinizi ateşe soksanız, elinizdeki sinirler size elinizin acıdığını bildirir. Çok çabuk elinizi ateşten çekersiniz. Elinizi ateşte bırakıp, aynı zamanda diğerleriyle ne kadar acı çektiğiniz konusunda konuşmazsınız. Ya da elinizde ateşte tutmaya devam ederek hissettiğiniz acıyı haklı kılmaya çalışmazsınız. Buna rağmen, pek çok insanın korku, duygusal acı, hüzün, kaygı gibi olumsuz duygularla aynen bunu yaptığını seyrediyoruz.
Hisleriniz en sade haliyle çok çabuk size duygusal acı veren şeyi deşifre etmeniz ve ondan uzaklaşmanız için enerjik sinirler olarak çalışır. Aynı fiziksel sinirlerinizin size hızla fiziksel acıyı haber vermesi ve bunun sebebinden uzaklaşmanızı ya da o şeyi durdurmanızı sağlaması gibi. En başında niyetiniz, hisleri neyi sevip neyi sevmediğiniz konusunda berraklık kazanmanıza yardımcı olması için kullanmanızdı.
Duygularınızı enerjik sensörler ya da sinirler olarak en basit haliyle olumlu ya da olumsuz bir deneyim yaşayıp yaşamadığınızı bildirmesi için kullandığınızda, çetin, olumsuz ya da acılı olarak tanımladığınız şartları deneyimlemekte çok daha az vakit geçireceksiniz.
Hatırlayın, odaklandığınız her zaman genişler. Hislerinizi gemideki rota defteri ya da bir pusula gibi kullandığınızda, dümeni size acı verenden uzağa ve sevdiğinize, keyif aldığınıza, sizi iyi hissettirene doğru çevirebilirsiniz. İşte bu yüzden diyoruz ki, hisleriniz sadece enerjik sinirlerinizdir. Size acı veren her şeyden çekilin ve dikkatlerinizi sevdiğiniz her şeye verin.
Umarız bugün bir şekilde size hizmet edebilmişizdir.
Sevgide ve Işıkta, bizler Melek Rehberleriniz
Bu mesaj için Melek Rehberlere ve Taryn Crimi’ye çok teşekkürler. (Angelic-Guides.com)
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak, böylece potansiyelinizin tamamını gerçekleştirmek üzere Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Hem de nasıl Mor Alev! Çok teşekkürler! Sevgi ve minnetle!
BeğenLiked by 1 kişi
💓
Windows Phone’umdan gönderildi
________________________________
BeğenLiked by 1 kişi
Merhaba Mor Alev,
Aslinda yazıda ne denmeye çalıştığını anlıyorum ama bir yandan da size acı verenden uzaklaşın derken bu her zaman mümkün değil, olayın içinde kalmak gereken zamanlar da var. Sürekli zor ve sıkıntılı durumlardan uzaklaşırsak, sorunları nasıl çözeceğiz? Ben çoğunlukla içinde kalıp beni rahatsız eden enerjiyi sevgiye dönüştürmeye çalışıyorum ki tam da bu yazıdaki gibi başka bir yol da arıyorum artık çözümleme ve dönüştürmeden farklı. Daha kolay, daha akıcı, daha kendiliğinden nasil olur bu acaba? Sevgiler 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Nurdan, çok doğru bir soru. Burada Melek Rehberlerin enerjik açıdan konuştuğunu hatırlayalım öncelikle. Melek Rehberler “kaçın” demiyor, “hisleri görmezden gelin” de demiyor. Fakat ünlü Einstein sözü gibi sorunları yarattığımız bakış açısından doğru çözemeyiz. Yani acıyı dindirmek için elimizi ateşte tutamayız. O zaman olumsuza değil, çareye odaklanmalıyız. Size acı veren şeyi yapmayı durdurmanız gerekiyor. O şeyi yapmayın. En basit haliyle Melek Rehberler bunu söylüyor. Sorunun içinde kalmanız işinize yaramaz. Mesajı aldığınızda artık o olumsuz hissin işi bitmiştir. O noktada yeni çözümlere uzanmalıyız. Yeni çözümlere de olumlu olana odaklanarak uzanırız. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
Herkese Merhabalar,
Ateş örneği en güzel örneklerden olmuş, ancak bu kadar duru olabilirdi…
Benim kavrayışıma düşeni paylaşmak isterim.
Bir fiziksel acı ile teması kestiğimizde, bu aslında bizim içimizde bir deneyim kaydı bırakır. Ancak bunu korku ve travma yaratmak için değil, ateşin doğasını tanımak, kabul etmek ve birikimimize eklemek için kullanabiliriz. Ateşin hissettirdiklerini acı sonrası inceleyebilir tanımlayabiliriz. Sonrasında kabul verip gidebiliriz.
Aslında duygulara kabul vermek ile bu örnek çelişki içinde değil. İlk okuyuşta öyle gibi gelse bile kulağa, burada bana iletilen tezatlık taşımıyor; içinde yarattığın dramadan çıkıp berrak ve objektif bir duruşla duyguya kabul verebilmek. Bir sıkıntı ya da acı yaratan durumda, bu durumu ilgi sevgi vs gibi ihtiyaclar ya da kahraman / kurban rolleri için kullanmadan, duyguya objektif mesafede kalıp gozlemleyebilmek… işte o mesafe ateşe soktugumuz eli çekme refleksi ile aynı şeydir. Umarım bu refleksimiz gelişir. Duygularımızı dramalarımız için kullanmayız…
Çok sevgiler
BeğenLiked by 5 people
Süper. Çok teşekkürler. Sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
Bazen bildiğimiz şeylerde de uygulama aşamasında gözden kaçırdığımız noktalar olabiliyor. Bu yazı bana küçük ama önemli bir noktayı hatırlattı. “Odaklandığımız şeyleri büyütüyoruz.” genel olarak insanlığın acıya daha çok odaklanma eğilimi var. Bu nedenle acıyı büyütüyoruz. Toplumun koyduğu kurallar da sürekli neşeyi, mutlu olmayı engelleyici şekilde organize edilmiş. ( ayıplar, yasaklar, günahlar…) İnsan oğlunun keyif aldığı her şer şeyde önüne bir engel konuyor, uzun süre odaklanmasına engel olunuyor toplumca. Bireysel olarak, neşe, huzur ve mutluluk içerisinde olma eğilimimizi arttırmamız halinde kendimize ve çevremizdeki insanlara yardım edebileceğimiz konusunu bize hatırlattığı için Başta Mor Alev’ e, Melek Rehberlere ve Taryn Crimi’ye çok teşekkür ediyorum. Sevgiyle kalın…
BeğenLiked by 3 people
2013 yılından itibaren farkındalığımı arttıtdığın, çok boyutlu bakmayı öğrettiğin ve İlahi Benliğimi anlamamı, dinlememi
sağladğın için, Gönüllü Öğretmenliğin için çok teşekkür ederim, Sevgili Mor Alev.
Namaste, 💜💜💜
BeğenLiked by 2 people
Evladımla ilgili çok büyük bir çıkmazdaydım, sürekli sorup duruyordum, ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım, kim olmalıyım, rehberlik istedim. bu yazınızı okurken nasıl olduğunu anlamadım, mausumla bir yere dokundum sanırım ve birden karşıma aşağıdaki yazı çıkıverdi. Cebrailin tam da benim takıldığım bir noktada verdiği bir mesajdı bu. Ben sadece teşekkür etmek istedim.
https://moralev.com/2017/10/07/bas-melek-gabriel-cebrail-kabullenmek-durumlari-sevgi-cercevesinden-dogru-algilamaktir/
BeğenLiked by 4 people
Ve en derinde aslında ne ateş kalıcıdır ne de acı değil mi?
Olanın bize yaşattığı hissin içinde yuvarlanmadıkça, hislerimizi abartmadıkça, hislerimize tutunarak geçmiş denen yüksekten gelecek denen vadiye bakmadıkça sanırım şifa kendiliğinden geliyor gibi…
Deva hastalığın içindedir derler. Ama devayı “ben” bulamam; ben onu yanlış yerde ararım. Ben onu dışarıda, benim dışımda bir yerde ararım. Ama müsade edebilirsem şayet olana, çare kendiliğinden belirip çıkar gelir.
Tıpkı ateşin zamanla sönüp, yok olması gibi.
Tıpkı ateşten yanan elimin, iyileşip geçecek olması gibi.
Tıpkı hislerimin, gelip geçecek olması gibi…
BeğenLiked by 2 people
Bu akşam ne güzel herkes döktürmüş yorumlara bayıldım. Yazının yanında yorumları okumakta ayrı bi zevk verdi. Yeni yeni açılmalar oluyor, farkındalıklar… bu ay çok yoğun geçiyo ve çok çok mutluyum sizi seviyorum…
BeğenLiked by 2 people
Sevgili yorum yapan dostlar, gerçekten de bu yorumlarınız çok aydınlatıcı oldu. Her birinize katkılarınız için çok teşekkür ederim. Sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
❤❤❤🙏
BeğenLiked by 1 kişi
Bundan daha iyi nasıl anlatılabilirdi?? Çok teşekkürler…
BeğenLiked by 1 kişi