Arkturus Grup Mesajı: Hücresel Arınma ve Eşitlik

masculine feminine unity by Elspeth McLeanSevgililer,

Kendinizi ve Gaia’yı daha yüksek frekanslara doğru genişletirken, katmanlarca yoğun molozun arasında yolunuzu cesurca açtığınıza şahit oluyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.

Çok iyi bir iş çıkarıyorsunuz, merkezde ve tetikte kalmadığında en evrimleşmiş olanı bile kolaylıkla aldatabilen dış görünüşe bakarak bundan asla şüphe duymayın. Bu demek değildir ki, asla olumsuzca tepki vermeyeceksiniz veya kendinizi görünüştekilere direnç hissederken bulmayacaksınız. Fakat bunları destekleyen ya da yerinde tutan hiçbir İlahi yasanın olmadığı anlayışı aracılığıyla tercüme etmeyi çok çabuk öğrenirken, bu şeylerin bir zamanlar üzerinizdeki gücünü kaybettiğini ve sizleri aynı şekilde etkilemediğini bulacaksınız. Buna Işık-işi denir.

Bu, asla bu konulara dâhil olmayacaksınız ya da içinizden gelen çağrıyla böyle durumlara yardımcı olmayacaksınız anlamına gelmiyor. Ancak bütün bunları uyanmış farkındalık seviyesinden yapacaksınız yani illüzyonların rüyasında uykuda olduğunuzdan daha evrimleşmiş halde.

Pek çoklarınızın içinde ve dışında yer almakta olan değişimlerden konuşmayı arzuluyoruz. Değişim her zaman kişisel ya da küresel bilinç içindeki enerjinin niteliğini değiştirmesini anlatır. Dış manzara her zaman bir bireyin, bir grubun ya da dünyanın ulaşmış olduğu bilinç durumuyla uyum halindeki zihninin ruhani gerçekliği yorumlamasıdır. (Dualite/zıtlık ve ayrımcılıkla dolu bir bilinç kendini aynen öyle ifade eder – zıtlık ve ayrılık deneyimleri yaşanır) Siz yaratıcılarsınız.

Bir bireyin bilinci evrimleştikçe, zihni daha yüksek ve daha iyi formları tercüme eder. (Zihin pasta kalıbı, bilinç hali ise sıvı hamurdur.) Bu noktada tüm seviyelerde dert veren meseleler deneyimleyenleriniz ruhani açıdan başarısızlıklar yaşamıyor ya da geriye gitmiyorsunuz. Aksine şimdi entegre etmeye uygun olduğunuz daha yüksek Işık frekanslarına yer açmak üzere arda kalan eski hücresel anı katmanlarınızı deneyimlemeye, araştırmaya ve arındırmaya hazırsınız. Geçerliliğini yitirmiş enerji, yeniye ve daha yükseğe taşınamaz.

Pek çoklarınız kişiler, yerler, şeyler hayatınızdan kayboluyormuş gibi görünürken duygusal hüzün deneyimliyorsunuz. Fakat değişim sıklıkla sadece şimdiye dek bildiğinizin değişmesidir. Pek çok şey bir şekilde daha yeni ve daha iyi formda yeniden hayatınızda belirecektir, bu arada artık uyumlu olmadığınız diğer kişiler, yerler, şeyler ise en basit haliyle hayatınızda silikleşip kaybolacaktır. Sevgililer, sürece güvenin, ona izin verin işlesin ve hatırlayın bir şeyin çözülüp kaybolması asılsız bir kavramdır (illüzyondan kaynaklanır).

Uyanmamış üç boyutlu bilinçte yaşanmış hayatlar düalite/zıtlığa ve ayrılığa dayalı bir dünya yarattı. Bu düşüncelerin pek çoğu bireysel ve evrensel hücresel hafızada aktiftir ve hala daha gerçek olarak kabul edilmektedir.

Bazı şeylerin iyi ve bazılarının kötü olduğuna dair alışılagelmiş inanç bunlardan biridir çünkü iyi görünüşler de kötü görünüşler gibi birer kavram olmaktan başka bir şey değildir. İyi ve kötü zıtlık çıtasının sadece iki ucudur. Arkalarındaki gerçekliği anlamak için her şeye daha derinden bakın.

Ülkeler, gruplar, bireyler ilişkilerden, işe, sağlığa ve daha pek çok şeye kadar, her şeyin “doğru yolunu” destekleyip, tutunmasını sağlamaya çalışıyorlar. İnanç sisteminizi dikkatle inceleyin, çünkü orada şimdiye dek asla sorgulamış olmadığınız ve en sade haliyle kabul ettiğiniz fakat artık sizin andaki evrimleşmiş bilinç durumunuzla eş-titreşimde olmayan çok şey bulacaksınız.

Eski inançları salıverme süreci sıklıkla aynı inanç sistemi tarafından bir arada tutulan gruplar ya da aileler arasında çatışmaya yol açar. Kişinin temeli sorgulanması ya da gerçek olarak kucakladıklarının büyük bölümünün sadece sorgusuz sualsiz kabul etmiş olduğunuz bir otorite figürü veya grubun yaratığı bir inanç sistemi olduğunu anlayarak birden bire ufalanıp parçalanması oldukça korkutucu olabilir.

Gününüzde yaşanan çalkantının büyük bölümü İlahi dişi enerjinin entegrasyonu ve dişi-eril enerjilerin dengelenmesinden kaynaklanıyor. Her iki cinsiyetle ilgili inançlar ufalanıp dağılmaya başlıyor. Erkeklik ve kadınlık hakkındaki kavramlar filmler, kitaplar, otorite figürleri tarafından reklamı yapılmaya, toplumlara işlenmeye devam ediliyor. Fakat her gün daha fazla insan uyanıyor, sorguluyor ve cinsiyet oyununu oynamayı reddediyor. (Cinsiyetçiliği ve ayrımcılığı reddediyor.)

“Gerçek” erkek uzun zamandır sert, korkusuz ve duygusal olmayan olarak tanıtılıyor. Bir oğlanın erkek olmasına yardımcı olacağı inancıyla bu fikirler sıklıkla çocukluktan itibaren erkeklere telkin ediliyor. Bu da İlahi dişi enerjinin akışının pek çok erkek için tamamen engellenmesiyle sonuçlandı. İlahi dişi enerji hafif şekilde sızdığında bile, “erkekliğe yaraşmayan” şekilde hissettiler ya da onlara bunun böyle olduğu söylendi.

Dişinin dengelemesi olmadan eril enerjinin yaratımları savaş, tecavüz, taciz ve çatışma olmuştur, olmaya devam edecektir. O bilinç halinden evrimleşmiş fakat “erkek gibi” olmak için olumsuz şekillerde agresifleşmek üzere baskılanan erkekler için ise çok büyük bir iç karmaşa ve rahatsızlık yaratmaktadır.

Bazı toplumlar, gruplar ve ailelerde, dişiler hala daha zayıf ve bir erkek onun için kararlar vermediğinde fonksiyonlarını yerine getirme yeteneği olmayan varlıklar olarak görülüyor. Bu eski kavramlar hızla kayboluyor fakat görünüşteki erkekliklerini ve üstünlüklerini kaybetmekten korkanlar tarafından teşvik edilmeye devam ediliyorlar.

Kadınlar dünya savaşları sırasında öne çıktılar ve “erkeksi” işleri devraldılar fakat erkekler eve geri döndüklerinde kadınları toplumun uygun bulduğu rollere geri çevirmek için bir furya yaşandı. Bu, kadınların sadece en son temizlik ve mutfak eşyalarıyla ev kadını halindeyken mutlu ve tatmin olabileceklerini gösteren fotoğraflar, reklamlar, vs. aracılığıyla teşvik edildi.

Ana fikir, o kadar iyi yaptıkları işlerden kadınları ayırmak ve erkeklere geri vermekti, çünkü erkekler toplumun çoğunluğu tarafından “evin geçimini sağlayan gerçek kişi” olmalıydı. Bu kadınlar kendi eril yönlerini başarıyla kucaklamışlar ve ifade etmişlerdi, dolayısıyla dişi ve eril roller hakkındaki uzun zamandır kökleşmiş kavramlar hakkında yeni bir dünya bilincinin doğmasına yol açılmış oldu.

Eril enerji aktif, ol-an, yap-an enerjidir, dişi ise kabullenici, sezgisel, yaratıcı enerjidir. Her ikisi de fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhani şekillerde kendini gösterir. Dünyanızdaki acıların büyük çoğunluğu birinin diğeri olmadan yaratıma girmesinden kaynaklanmıştır ve hala daha bundan kaynaklanmaya devam ediyor. Bu ikisi en basit haliyle TEK olanın iki yüzüdür, asla ayrılmamalıdır.

Pek çok kadın başarılı olmak için erkek gibi davranmaları gerektiğine inanıyorlar ve bu yanlış bir inanıştır, aynı duygularını ya da dişi niteliklerini gösterdiğinde zayıf olacaklarına inanan erkekler gibi. Hayat her ruhta sonsuza dek var olan bu iki İlahi yönün zarif dansıdır. Her kişi tam ve bütündür – eril parçası (aktif, yapan, olan enerji) yaratan, kabul eden dişiyi korur ve destekler. Eril ve dişi kavramlarınız hakkındaki inanç sistemlerinizi dikkatle inceleyin. Herkes, hayatlar boyu yaşanmış olan üçüncü boyut deneyimler ve hala daha yeryüzünde teşvik edilip desteklenen kavramlar tarafından ağır bir şekilde programlandı.

Yükselişin daha yüksek frekanslarına geçebilmek için her bir birey kendi eril ve dişi yönlerini onaylamalı ve dengelenip ifade edilmelerine izin vermelidir. Bu süreç asla birini ya da diğerini kendine çekmek anlamına gelmez, bu süreç onları tanımak, onaylamak ve zaten içinizde oldukları için onlarla çalışmak anlamındadır. Bireyler hazır olup da bir yönlerini diğeriyle birleştirmeyi reddettiklerinde, sıklıkla bir “uyandırma zili” çalar, bu öyle bir durumdur ki inkâr ettikleri enerjiyi ifade etmek zorunda kalırlar.

Aynı erkek bedenin daha fazla eril enerji ifade etmesi gibi, dişi beden de daha fazla dişi enerji taşır. Dişi ve eril yönlerin birlikte çalışmasına, birlikte birbirini tamamlayacak şekilde akmalarına izin vermek güçlendirir çünkü bu sizin bütünlüğünüzün ve ne ve kim olduğunuzun bütünlüğünün ifadesidir.

Evrimleşme dengeyi getirmek ve İlahi Dişiyi entegre etmek üzerine çalışırken, şu anda öfke, hınç ve misillemelere şahit oluyorsunuz. Zamanla, bu durum sakinleyecek ve bu iki yön tek olanın iki yüzü halinde uyumla kendini ifade edecektir. Sonuçta eşitlik, kolektif bilinç haline gelecektir çünkü gerçek olan budur.

Herkes doğumdan önce kendi evrimleşme sürecine en çok hizmet edecek cinsiyeti seçer. Cinsiyet karışıklığı bir cinsiyette pek çok hayatlar yaşayıp da ruhun diğer cinsiyetin niteliklerini öğrenmesi ve deneyimlemesi gerektiğine karar verdiğinde yaşanabilir. İnsanlar sadece fiziksel bedenleri değil, aynı zamanda bilinçleridir o yüzden geçmiş hayatlarından tanıdık gelen enerjiyi deneyimlemeye devam ederler ve yanlış bedende olduklarına inanabilirler. (Mor Alev: Burada bir not düşmek istiyorum, Arkturuslular diyor ki, herkes seçtiği cinsiyette doğuyor, yanlış bedende doğan yok. Aynı zamanda şunu da eklemeliyim, bu söyledikleri bedenle ilgilidir, cinsel eğilimle değil. Çalışmalarımda gördüm ki, cinsel eğiliminiz de ne olursa olsun, eşcinsel, akışkan cinsel kimlik, heteroseksüel, vs., bunu da önceden belirleyerek geliyoruz. Sevgiyi bu yolla öğrenmeyi, öğretmeyi ve sevgiye böyle örnek olmayı seçiyoruz.)

Çok, pek çok hayatlar boyunca eksiksiz herkes hem dişi, hem de erkek hayatlar, tüm ırklar ve renkleri deneyimledi. Dualite/zıtlık ve ayrılık kavramlarına dayanan inançlar insan ırkının uyanışıyla kaybedenlerden olacaklarına inanlar tarafından teşvik edilmeye devam ediliyor. Fakat siz bunun dışına çıkmaya, illüzyona ait olanları geride bırakmaya hazırsınız. Siz hazırsınız.

Tüm yaratılıştaki Evrensel Bütünlüğü tanıyarak

Bizler, Arktruslular Grubuyuz.

Arkturuslulara ve mesajı ileten  Marilyn Raffaele’e çok teşekkürler. (www.onenessofall.com).

Bu dönemde salıverme, arınma, kendinizi tanıma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, potansiyelinizin bütününü gerçekleştirmek üzere Yüksek (Öz) Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Telif Hakkı©2017 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Copyright © 2017 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

8 comments

  1. Ülkemiz içinde bir uyandırma zili çalacak sanırım. Yine harika bir yazı sevgili Mor Alev. Teşekkür ederim.

    Liked by 1 kişi

  2. Hermafrodit olarak dünyaya gelenler bu bakış açısıyla nasıl açıklanabilir? Teşekkürler

    Beğen

      1. Haklısınız. Ve özür dilerim, sorunuzu gördüm, o anda başka bir şeyle uğraşıyordum, sonra da listede altlara kayınca atladım… Şimdi dönüp cevabı onun altına yazıyorum.

        Beğen

    1. Sevgili Kürşat, hata ya da tesadüf olmadığına göre bu bedeni de biz seçiyoruz. Burada düşünmemiz gereken bu bedenle neler öğrenebileceğimiz ve öğretebileceğimizdir. Kendimizi bütünüyle kabul edebiliyor muyuz? Sevginin rengi, cinsiyeti ya da şekli olmadığını anlayabiliyor muyuz? Bu çocuğun ebeveynleri onu olduğu gibi sevip kabul edebiliyorlar mı? Yoksa bu bedene ve dolayısıyla çocuğa hatalı ve mükemmellikten uzak olarak mı bakıyoruz? Aslında büyük dersler var burada. Alışılmış normun dışında bir bedeni seçen herkes için geçerli sorular bunlar. Neden kör ya da sağır doğmayı seçeriz, neden cüce ya da aşırı uzun boylu doğmayı seçeriz, neden zihinsel engelli doğmayı seçeriz, neden genetik bir rahatsızlıkla doğmayı seçeriz? Belki de sormuş olduğunuz durumu yaşayan birisi bu bedenle öğrendiklerini ve öğrettiklerini anlatsa bize daha da iyi olurdu. Sevgilerimle

      Beğen

      1. Rica ederim anlıyorum yogunluğunuzu. Ve cevabınız tatmin etti teşekkürler. Ama “kendini bütünüyle oldugu gibi sevip kabul etme” işini beceremiyorum. Dış görünüme takılan biriyim ne kadar salvermeye çalışsamda bu mümkün olmuyor. Çok şükür herhangi fiziksel bir sorunum yok ama insan bişeyler buluyor kendine göre. Beni bu soruyu sormaya iten merakımın altında yatan da bu duygu olabilir. Biz şuan içinde bulunduğumuz bedende olmayı kendimiz seçtiğimiz farkındalığını kazandırmanıza ragmen yine de tam olarak kabul edemiyorum. Mutluluğu neşeyi yaşamama engel oluyor çoğu zaman bu duygular. Bu bedende bu deneyimi yaşamayı kendim seçmemi neden kabul edemiyorum sizce? Kabul edemeyen herkes adına sormuş olayım.

        Beğen

        1. Sevgili Kürşat, genel olarak bedenimizi sevmemeye şartlandırılıyoruz. Bu, binlerce yıldır böyle. Kimimiz kendimizi yeterince güzel bulmuyoruz, geçenlerde bunun istatistiğini okumuştum, sanırım %90 larda. Kimimiz bedenimize bize ağrı ve acı veren bir varlık olarak bakıyoruz. Kadınlar “bir erkek olsaydım, neler yapardım” diyor, özgürlük arayışından olsa gerek, belli bir yaştan sonra insanlar genç olmak istiyor, küçüklerse büyümek, kendini ortalama güzel bulanlar daha da güzel olmak, toplum tarafından belirlenen normlara çok fazla uymayan güzelliği olanlarsa o ütopik, aslında var olmayan güzelliğe erişmek… Bir de cinsiyet, cinsel tercih çatışmaları var elbette. Yani içimizde sürekli bedenle anlaşmamaya şartlandırıldık, bunun büyük bir kısmı bizi yönetmek ve baskılamak için yapıldı, ne kadar değersiz hissedersek o kadar çok bize söyleneni uygularız. Şimdi bir de güzellik sektörü de var, bu yetersizlik duygusundan maddi çıkar elde edenler. Ama beni yanlış anlamayın, elbette bedenimize iyi bakacağız, sağlıklı beslenip, onu hareket ettireceğiz, hijyenimize dikkat edeceğiz ve bunları bedeni sevdiğimiz için yapacağız, sevmediğimiz ve değiştirmek istediğimiz için değil. Ama bütün yukarıda bahsettiğim şartlanmaları aşarsak daha sağlıklı ve mutlu olacağımızı da biliyoruz. Utanç ve beğenmeme duygusundan başlayarak salıvermeyi öneriyorum. Sevgilerimle

          Beğen

Yorumlar kapatıldı.