11 Ekim’de Jüpiter Terazi’den çıktı ve Akrep burcuna girdi. Büyük bir enerji değişimi… Siz de bu değişimi hissettiniz mi? 11 Ekim sadece bu hareketin olduğu gün değildi, aynı zamanda yeni bir dev enerji dalgasının yeryüzüne giriş yaptığı gündü. (11-11 Enerji Portalı) Birkaç yıldır dikkat ediyorum, numerolojik enerji girişleri (kapıları ya da portalları da diyebiliriz) hep büyük astrolojik hareketlerle birleşiyor. İşte 10 Ekim haftası da bizim için öyleydi. Dönüşüm/transformasyon sürecinde yepyeni bir alana daha girdik.
Jüpiter, hemen hemen her yıl burç değiştirir. Önümüzdeki 13 ayı Akrep’te geçirecek ve Kasım 2018’de Yay’a geçecek. En son bundan 12 yıl önce Akrep’teydi. 2005’de neler yapıyordunuz? Nasıl hissediyordunuz? Onların aynısını yaşamayacaksınız elbette. O dersleri aldık bitirdik ancak genel olarak önümüzdeki dönem hakkında size fikir verebilir.
Jüpiter dokunduğu her şeyi büyüttür, bunu biliyoruz. Bu sefer de Akrep’in ilgilendiği konular kişisel ve toplumsal gündemlerimizi dev başlıklarla meşgul edecek. Akrep gizli kalmış her şeyi yönetir, tabular onun alanıdır – tüm sırlar, tüm gizli yetenekler, derinlerde saklı mücevherler, cinsellik, ölüm, dönüşüm, yeraltı dünyası, kazılar, petrol, mezarlar. Akrep kazıp çıkaracak bir şey kalmayana dek derinlere inmeye devam eder. Bu yüzden Akrep kriz anları getirir gibi görünür, halının altına süpürdüğümüz şeyleri ortaya çıkarır ve onlarla bu sefer gerçekten ilgilenmek zorunda kalırız. Kaz, kaz, kaz, bastırılmış duygular, önyargılar, gizli tahminler, baskılanmış arzular ve kısıtlayıcı inançlar, hepsi ama hepsi gün yüzüne çıkmak zorundadır. Böylece en temel benliğinize, gerçek kendinize kavuşursunuz.
Tanrıların kralı Jüpiter Akrep’te en usta simyacı rolünü alır. Benliğimizin en derin parçalarını dönüştürür ve daha yüksek bilince çıkartır. Korktuğunuz gölgeler, utandığınız arzular, herkesten sakladığınız pişmanlıklar onun sayesinde altına dönüşür.
Jüpiter bunu yaparken de Akrep’in temsil ettiği her şey iyiden iyiye devleşecek, bizi meşgul edecek. Buna günümüzden ilginç bir örnek verirsem, cinsiyetçilik, cinsel ayrımcılık ve kadınların neredeyse her gün karşılaştığı tacizler bütün dünyada Jüpiter Akrep’e geçer geçmez gazetelerin baş sayfalarına taşındı. Karanlık anlaşmalar, göz yummalar, kurbanların daha da kurban edildiği durumlar… Hollywood’da başlayan açığa çıkarma hareketi diğer sektörler ve ülkelere de yayıldı. “Artık Yeter” enerjisi, Kutsal Dişi Enerji, Akrep’le işbirliği yapıyor, emin olun 13 ayın sonunda bu konuda gizli saklı pek bir şey kalmayacak. Türkiye’ye dönersek, bu konuda ülke kolektifi büyük bir uykudaymış gibi gelebilir ama değil, sadece durumlar henüz kaynama noktasına gelmedi. Bu ateş yanmıyor anlamına gelmiyor.
Kişisel hayatlarımızda ise buna ruh kazısı yapılacak bir sene olarak bakabiliriz. Birkaç ay önce yayınlamış olduğum bilinçaltı yazı dizisini hatırlıyor musunuz? Ona sıklıkla geri döneceğimizden eminim. Bilinçaltımızın bilinmez derinliklerinden yüzeye çıkanlar bizi şaşırtabilir, hayal kırıklığına uğratabilir ancak bunları başarıyla “altına” dönüştürebileceğimiz bir dönemdeyiz.
Akrep’teki Jüpiter müthiş bir simyacı, Merlin’i düşünün ama söz konusu Jüpiter olunca gücü belki 100 kat daha fazla. Ölüm ve yaşamın gizemli döngüleri, ruhumuzun gölgelerinde saklanan ve henüz bilmediğimiz, tanımadığımız güçlerimiz, yeteneklerimiz, evrenin hiç sona ermeyen enerji akışı, ruhumuzdaki sonsuz katmanlar… Bunların hepsi Akrep’teki Jüpiter’in alanına girer. Jüpiter enerjinin sonsuzluğunu, bundan dolayı bolluğun da sonsuz olduğunu öğretir. Enerji fiziksel değildir. Umutlarınız, heyecanlarınız, değerleriniz, inançlarınız da fiziksel değildir, işte bu yüzden yok edilemezler.
Eğer enerji kavramını iyi anlarsak, bolluk kavramını da anlayabiliriz. Bolluk bir zihin hali, bir “olma” halidir. Bolluk her yerdedir, sadece onu görmeye niyet etmeliyiz. Jüpiter bolluğun gezegenidir, nereye giderse orada bir bolluk yaşanır.
Fakat Jüpiter aynı zamanda abartır. Yani Akrep niteliklerinin abartılacağı bir zaman karşımızda. Akrep’in gerçek arayışı bir tutku halini alacaktır. Her köşeyi, her deliği didikleyebiliriz. Akrep’teki Jüpiter gölgelerinizin tam olarak ne olduğunu, nerede olduğunu gösterecek, bu sırada en büyük ışığınızı da bulacaksınız. Akrep ruhanidir, iç krallığımızı temsil eder. Sezgilerimiz Akrep’le güçlenir.
“En derin korkumuz yetersiz olmamız değildir. En derin korkumuz sınırsızca güçlü olmamızdır. Bizi en çok korkutan karanlığımız değil, ışığımızdır. Kendimize sorarız, ben kimim ki yetenekli, zeki, muhteşem, parlak ve güzel olacağım? Gerçekte, kim değilsiniz ki? Siz Yaratan’ın çocuğusunuz. Küçük oynamanızın bu dünyaya faydası yok. Etrafınızdaki diğer insanların güvensiz, yetersiz hissetmemesi için kendinizi küçültmenin aydınlanmakla hiç alakası yok. Hepimiz parlamak için yaratılmışız, aynı çocuklar gibi. İçimizdeki Yaratan’ın görkemini yaratıma sokmak, fizikselde ifade etmek için doğduk. Bu sadece bazılarımızın içinde değil, hepimizin içinde var. Ve kendi ışığımızın parlamasına izin verirken, bilinçdışı seviyede diğerlerinin de aynı şeyi yapmasına önayak oluruz. Kendi korkumuzdan özgürleşirken, varlığımız otomatikman diğerlerini de özgürleştirir.”
Marianne Williamson
İşte böylece, kendimizle ve toplumla yüzleşerek ışığımızı nasıl daha da aydınlık hale getirebileceğimizi öğreneceğimiz bir zamandayız. Evet, bütün güvensizliklerimiz, karanlık sırlar, güç savaşları, ölüm ve yaşam hakkında görmezden geldiklerimiz de ortaya çıkacak. Akrep’ten korkulur, çünkü çok güçlüdür.
Steven Forrest Akrep’i İçinizdeki Gökyüzü kitabında şöyle anlatıyor: “Başka hiçbir burç bu kadar acımasızca iç-gözlemsel değildir. Bu içsel yoğunluğun aynı zamanda dış etkileri de olacaktır. Akrep kendi içine yönelttiği delici bakışları dış dünyaya da aynı yoğunlukta çevirir. İçgüdüsel kuşkuculuğu, çevresindeki insanların karanlıkta kalmış sırlarını, en derinlerdeki güdülerini öğrenebilmek ve anlayabilmek için onların zihinlerini araştırmasına neden olur. Ve beklendiği biçimde, bunları bulmayı da başarır. Akrep’in kaynağı? Rahatlatıcı her yalanı, yatıştırıcı her yarı-doğruyu, her sahte pembe tabloyu bozmaya kararlı, sivri bir kama gibi keskin ve sessiz bir akıl. Kendini tanımaya kararlı bir akıl.”
Steven Forrest, Değişen Gökyüzü kitabında ise Jüpiter’i nasıl öğretmenimiz yapabileceğimiz konusunda şunları söylüyor: “Jüpiter bir şekilde fırsatı kapımıza getirir. Buradaki soru şudur: Biz onu algılayabilir miyiz? Yeni bir olasılık şimdi bize çok yakın duruyor. O nerede? Ne değişti? Biz kendimizi nasıl hafife alıyoruz, küçümsüyoruz? Jüpiter bir tetik noktasına yaklaştığı zaman, karakterimizin bir boyutu iyileştirilme ve yenilenme durumundadır. Bu iyileştirme bir kriz şeklinde de olabilir. Bir iflas, bir ayrılık, baskıcı bir ebeveynin ölümü – ben bütün bunları Jüpiter’in şanslı geçişleri esnasında gördüm. Kısıtlanmalar ve baskılar, biz bir kere bunlara alıştıktan sonra, bazen sırtımızdan kalktıkları zaman bizi amaçsız ve boş duygularla bırakırlar. Şansın yüzü bazen şefkatli, bazen serttir. Onu her iki yüzüyle de tanımayı öğrenin ve uzattığı hediyeleri – hala uzatırken – yakalayın. Büyük Jüpiter’i öğretmeniniz yapmanın yolu budur.”
Sevgili Bilge Baykuşlar, her açıdan çok ilginç, çok farklı bir döneme girdik. Bu geçiş sırasında neler öğreneceğimizi gerçekten merak ediyorum. Öğrendiklerimiz ise altına dönüştürdüğümüz hazinelerimiz olacak, çünkü ustaların ustası simyacı işbaşında!
©Mor Alev 2017
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Mor Alev 
Her zamanki gibi akıcı， anlaşılır ve insanın içini ısıtan bir yazı. Ama en çok 2005te yaşadıklarınız size genel bir anlayış verebilir kısmına takıldım kaldım. 2005 benim için güzel bir yıldı çünkü. Rahatlamış hissettiğim sevdiğimi sevildiğimi hissettiğim zamanlardı. Umarım dediğiniz gibi olur， amin 🙏❤
BeğenBeğen
Sevgili Mor Alev,
ne de güzel yazmış ne de güzel davette bulunmuşsunuz!
“Eline çamuru almaya korkma, ne ellerin kirlenecek ne ruhun. Potansiyeli altın olanı dönüştürmeye geldin!” demişsin bize… Bana öyle söylendi;)
Sevgiler
Bilge
BeğenLiked by 1 kişi
Yine muhteşemsiniz
BeğenLiked by 1 kişi
Sizin yazdıklarınızı okuyunca hemen takvime aldığım notlara baktım. 12 ekim dişil enerjide hissediyorum kendimi yazmışım.
Bir de 2005 mevzusuna o kadar sevindimki… Çünkü o zamanları ne kadar özlediğimi bir bilseniz… Çok hoş bir yazı olmuş yine，elinize，emeğinize sağlık ❤
BeğenLiked by 1 kişi
Gerçekten şöyle bir 12 yıl öncesine döndüğümde ortaya çıkan büyük aile sırrını düşününce gülümsedim. Ve daha iki gün önce annemin babamdan gizlediği bir sırrı babamın keşfetmesi üzerine bu yazıyı okumam yüksek sesle gülmeme sebep oldu. Sanırım çıplak kalmamız gerekiyor. :)) Ne kadar sır o kadar yük. Şimdi düşününce geriye bakıp hayatı sade yaşamanın ve gereksiz tüm yükleri atmanın ne büyük ferahlama olduğunu anlıyorum. Daha fazla almamız gereken ders varsa da hazırım. Eğer tüm dersleri almışsak da süreci çok keyifle geçireceğimize eminim. Aşkla kalın.
BeğenLiked by 1 kişi