Dolunay Balık’ta: Paradoksun Ötesi – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

Sevgili Dostlar,

Bu kadar tatil yeter. Yoksa yetmez mi? Tatil, tatil gibi miydi, yoksa tatili tatil gibi yapmak için çok mu çalıştık? Bu tatilin yorgunluğundan kurtulmak için bir tatile daha mı ihtiyacınız var? Hayaller, hülyalar ve gerçekler… Robotik bir şekilde iş-ev arasında yaşarken daha mı az yoruluyorsunuz? Tatil bizi bize döndürdüğü için daha mı zor? Belki tatilin hayalini kurmayı seviyoruz, kendisine ise uzağız, ne dersiniz? Umudum, bu kelimeleri yazarken hepinizin dingin, rahat, tazeleyici ve zaman zaman da aydınlatıcı bir tatil yaşamış olmanızdır.

Fakat, bazılarımız için geçerli olabilecek bu örnek sorular, bu dolunayın bize verebileceği hisleri de çok güzel anlatıyor. Bir şeyler var ama yok, yok ama var… Bu dolunay tam bir paradoks!

Paradoksun tanımına baktığımızda kısaca şöyle anlatılmış: “Mantığa aykırı ancak doğru olan”, fakat belki şu sözler paradoksu çok daha iyi tanımlayabilir: “Özellikle daha derin gerçeğe yönlendiren cevaplanamaz bir soru ya da zor bir bulmaca”

Neptün’ün Dersleri

Bu dolunay Neptün’den geliyor. Ay, Neptün’le bir arada ve Neptün’ün yönettiği Balık’ta. Neptün arketipine baktığımızda onun gerçekten bu yaşamın dışında bambaşka boyutlarda, engin uzayda, hatta yoklukta ve “her şeylikte” geliştiğini görüyoruz. Anlaması da, açıklaması da zor. İşte bu yüzden, onun temsil ettiklerinden insani bir şekilde emin olamıyoruz. Elimizde tutup inceleyemiyoruz.

İşte böylece bir tuhaf mantığa adım atmış gibiyiz. Küçük benliklerimiz bundan hiç hoşlanmıyor. Neptün, hayata ruhani yaklaşımı, idealizmi, birliktelik bilincini yönettiği kadar, kendini ve başkalarını aldatmayı ve aldanmayı, algıda seçiciliği, kâbusları ve kuruntuları da yönetir. Temelde yaptığı şey, bu ikilemlerle bizi en büyük gerçeğe yönlendirmektir.

Böyle bir dolunay olduğunda, akıllar karışabilir, hangisi doğru, hangisi yanılsama? Tuhaf hisler ve düşünceler… Bununla beraber yaratıcılık ve bütünlük, cömertlik, sonsuz ilahi sevgi…

İyi haber şu ki, şu anda sezgilerimiz müthiş güçlü! Cevabı bulmak için sezgilerinize güvenebilirsiniz. Bu bize Balık ve Neptün’ün hediyesidir. Sezgilerimizi iyiden iyiye güvenilir yapan bir diğer faktör ise iki hafta önceki muazzam yeni ay ve güneş tutulmasıdır. Tutulma sırasındaki güneş tacı sadece görüntüde oluşmadı, kolektif taç çakramızı da olabildiğince genişleterek aktive etti. (Bunu daha sonra yine konuşacağız.)

Bu dolunayda Merkür tam da tutulma derecesinde, Saban sembolünü hatırlarsak eğer, “Okyanus’tan yükselen denizkızı insan formunda yeniden doğmaya hazır”. Bilincin okyanusundan fiziksel yaşama doğuş, dönüşüm ve eş-yaratım devam ediyor. Bundan emin olabilirsiniz.

O zaman paradoksa bir daha bakalım: Ay-Neptün kombinasyonu harika olabilir. Gitgide gelişen sonsuz yaratıcılık, romantizm, koşulsuz merhamet ve şifa…  Sonuçlar dalga dalga yayılabilir, kitlelere ulaşabilir.

Aynı zamanda bu kombinasyon sanrılar, kabuslar ve yanılgılarla dolu, oldukça somurtkan bir hal alabilir. Büyük aldanmalar yaşayabiliriz. Ne zaman aldansak, buna gönüllü olmuşuzdur. Ya gerekli araştırmayı yapmayız ya da sezgilerimizi görmezden geliriz.

Başak’ın Topraklayıcı Etkisi

Bütün bu saydıklarım için Balık’ın tam karşısındaki Başak’tan yardım almak en kolay çözümdür. Başak, detaylara düşkün bir arınma burcu olduğuna göre Balık’ın eğilimlerinden biri olan kendimizi çeşitli şekillerde uyuşturma yöntemlerimizi sorgulayacak ve onlarla vakit kaybetmemizi engelleyecektir. Bizi uçup kopmaktan kurtarıp, ayaklarımızın toprağa basmasını kalplerimizin de evrenin kalbindeki Yaratan enerjisine bağlanmasını sağlayacaktır. Kendimizi aşırıya kaçtığımız her şeyle uyuşturuyor olabiliriz, bazen bu kendini işine gömmektir, bazen aşırı yemek, aşırı internet ya da aşırı sosyal yaşam bizim uyuşturucumuz olabilir. Bizi bizden ve hayatı dolu dolu yaşamaktan uzaklaştıran her şey… Sonbahar ekinoksuna doğru yürürken, dengeye olan ihtiyacımızı hayatın her köşesinde hissedebiliriz. Bu dönemde, Başak eleme yoluyla gerçek hayalleri pek de anlamlı olmayan hülyalardan ve bağımlılıklardan ayıklayabilir, ona izin vermeniz yeterlidir.

Sabian Sembolleri:

Ay, “Tilki kürküne sarınmış hanımefendi” sembolünde. Burada pahalılık ve barbarca bir modayı, zarafet ve kabalığı, zevk ve zevksizliği bir arada görüyoruz. Fakat bütün bunlar zamana ve yere bağlı değil mi? Bundan yüzyıl önce kaç kişi gerçek kürkün bu kadar acıya yol açtığını düşünürdü? Gelişip evrimleştik ve şimdi kendimizi dünyanın diğer varlıklarından üstün görmüyoruz. Bir zamanların zarafet ve statü simgesi şimdi arzulanmayan bir şey haline geldi. Üzerimizden hangi kürkleri atmalıyız? Döneme ve benliğimize uygun davranıyor muyuz? Hangi geçmiş modalar, yargılar ve alışkanlıklar artık tamamen terk edilmeli?

Bu sembolde kürkün mink, samur, vs. değil de tilki kürkü olması da ilginç. Tilki zekidir ve aynı zamanda kurnaz. Kurnazlıkla sonuç elde etmenin de sonu geldi. Zaten, aldatmalar ve aldanmalarla yola devam etmek çok ama çok yorucu değil mi?

Güneş ise, “Aile ağacı” derecesinde. Balık ve Neptün, her şeyden önce hayaller, idealizm, yaratıcılık ve var olan her şeyle BİR olduğumuz gerçeğini bize sunduğuna göre, bunlara nasıl ulaşırız? Bu sembol bizi köklerimize dönmeye çağırıyor. En temel benliğimize döndüğümüzde aradığımız her şeyin orada yattığını ve sadece hatırlanmayı beklediğini görürüz. Köklerimize onu hatırlayarak güç veririz, sonra dallarımıza yeniden can gelir.

İnsanlığın Şifalanması, Ruh Grupları ve Evrensel Ailemiz

Hislerime göre, bu sembol aynı zamanda tutulma dönemi başından beri yaşadığımız derin arınmayı da anlatıyor. Kişisel değil, toplumsal ve kolektif arınmadan bahsediyorum. Hepimiz, bir bütün olarak köklerimize dönmeye çağrılıyoruz. İnsanlık nedir? İnsanlık bir kolektif olarak hangi sanrılarını terk etmeli, hangi hayallerine ve inançlarına sahip çıkmalıdır? İnsanlığın bütününü böylesi tökezleten, yavaşlatan bağımlılıkları nedir? Bu güneş tutulmasından itibaren, kişisel değil, ruh gruplarımız ve daha büyük evrensel ailemiz için çalışmaya başladığımıza inanıyorum.

Mars ve Merkür birbirine çok yakın giderken sabırsızlık hissedebilirsiniz, hatta öfkeyle konuşmalar yapabilirsiniz. Bazen fırtına bütün bulutları temizler, bazen ise ardında sadece yıkım ve daha çok soru bırakır. Önerim, öfkenizde bile arınmaya odaklanmanızdır. Satürn, yeniden ilerlemeye başladı, Merkür de ileri gitmeye başlamak üzere. Hızlanmayı kesinlikle hissedeceğiz.

Paradoksu “aklım karıştı!” şeklinde yorumlamak yerine, kalp merkezli elemeye giderek ve sezgilerimizi değerlendirerek ilerlediğimizde ve gücümüzü köklerimizden aldığımızda çok yol kat edeceğimizden emin olabilirsiniz.

Arkadaşlar, dünyaya baktığımızda üç ayrı kıtada devasa seller ve fırtınalar görüyoruz. Ülkemizde seller yaşıyoruz. Sanki Temmuz ayında başlayan tutulma dönemiyle birlikte dünya yıkanıyor. Bu arada güncel olaylarda da ateşe doğru bir tırmanış var, Kore meselesi, savaşlar, ırkçılık ve savrulan tehditler her gün yaşanıyor. İnsanlık dramı tırmanıyor. Ben bu dolunayın bizi topluca sevginin yüzlerinden “merhamet bilincine” çağırdığına yürekten inanıyorum. Görünürdeki paradoksun ötesinde hepimizin BİR olduğu gerçeği yatıyor. Köklerimiz BİR, ailemiz BİR, en güzel hayallerimiz bile BİR.

Dolunay, 6 Eylül sabah saat 10.02’de gerçekleşiyor. (İstanbul)

©Mor Alev 2017

NOT: Sevgili Dostlar, tatil süresince göndermiş olduğunuz mesajları ve yorumları sırasıyla cevaplayacağım, biraz zaman alacaktır. Gösterdiğiniz anlayış için şimdiden teşekkür ederim.

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

10 comments

  1. Size garip gelebilir, konularla ilgisi yok diyebilirsiniz, cok negatif bir yazı olduğunu da düşüne bilirsiniz. Cevap verip vermemek tabi ki size kalmış.
    Ölen evcil hayvanlarımiz nereye gider .ben 2 ay önce kızımı kaybettim. 7.5 yaşında ve benim için çok zor onu çok özlüyorum herseyden çok seviyorum geri gelmesini çok istiyorum.kizimin (köpeğim) ismi Çiko. Melekler onun Nerede ve nasıl olduğunu biliyorlar mi acaba? Kızımı çok özlüyorum beni gördüğünü yanımda olduğunu hissediyorum ama sürekli düşünüp Ağlıyorum ona sarılmak onu öpmek ona dokunmak istiyorum.cok merakedi yorum beni gerçekten görüyor mu cennette mi iyi mi ??? Kalbim çok acıyor. Çok kizginim herseye herkese kızımı kurtar a mayan Veterinerler e.bizim sevgimizi kiskandigini düşündüğüm insanlara hepsinden nefret ediyorum.melekler kızımı görüyorlar mi? Teşekkürler

    Beğen

    1. Sevgili Çiğdem, yastasınız ve bu anlaşılır bir şey. Onlar ailemizin bir parçası. Size koşulsuz sevgi ve anlayışlar diliyorum.
      Fakat burada şöyle bir inanç iletiyorsunuz; Bizim dışımızdaki varlıklar bizden ayrıdır ve biz onlardan üstünüz, bundan dolayı o ruhlara bakılmalıdır yoksa kaybolurlar ya da mahvolurlar. Benim bakış açıma göre bu doğru değil. Hepimizin, bitki, hayvan, insan, bakteri, taş, su, ne olduğu önemli değil, yüksek benliği var. Yani fiziksel yaşam bitince, hepimize ne oluyorsa evcil hayvanlarımıza da aynısı oluyor. O yüzden yine benim bakış açıma göre, bu sorunuz geçersiz. Köpeğiniz bütünden ayrı değil, daha az ya da daha fazla değil.
      Bu yaşadığınız, yasın aşamalarıdır. Öfke de bunun bir parçasıdır. Yasla ilgili araştırmalar yapmanız, hatta bir uzmandan yas danışmanlığı almanız çok faydalı olabilir. Burada geçmişten beri süregelen bir klinik depresyonun da başını kaldırıp “ben buradayım” demesini görüyor olabilirsiniz. Yine önerim bir psikolog terapistle görüşmenizdir. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Sevgilerimle

      Liked by 1 kişi

  2. Sevgili Mor Alev,
    Kore olayları ile ilgili hisleriniz ve öngörüleriniz var mı? Sevgiler

    Beğen

  3. sevgili moralev dolunayi zor bekledim iyi ki geldin; inanilmaz bir endise ve korku var icimde kafamda cesit cesit senaryolar dolaniyor gecmise yonelik ve gelecekle ilgili … sonra dusundum ki biraz olumlama yapmaliyim biraz meditasyon biraz dua ve biraz kendimi birakmaliyim az sonra oturup deniycem hepsini (bu duygu durumu bana mi ozel yoksa genel mi bunu bilirsem yardimi olacak simdiden tesekkurler )
    sevgiler

    Beğen

    1. Sevgili Ba Ba, yazıda şöyle demişim: “Aynı zamanda bu kombinasyon sanrılar, kabuslar ve yanılgılarla dolu, oldukça somurtkan bir hal alabilir.” Balık ve Neptün bizi yelpazenin bi ucundan diğerine taşıyabilir. Sebebi Başak yardımıyla arınmamıza yol açmaktır. Anda değilsiniz. Lütfen ana geri dönün ve sizi rahatsız eden bakış açılarını, inançları, yargıları salıverin. Sevgilerimle

      Beğen

  4. Hoş Geldin Sevgili Mor Alev ve iyi ki geldin,
    Gene onlarca ‘korkutan’ dolunay yazısından sonra, skaladaki sevgi boyutundan değerlendirmeyi okumak resmen su serpti.
    Kişilere olaylara takılıyoruz, çünkü tabiatımız bu:) bulunduğumuz boyut bu, oysa o X kişisi ya da ülke belki de bu vazifede nasıl da yorucu bir deneyim elde ediyor… O ve BIZ derken bile ayrımın tam ortasında titresiyoruz.
    Ve fakat benim iç yönlendirmeme göre bu BIRLIKin farkında olup, yine de bu dünyada ve boyuttaki vazifemiz ile ‘kutsal hayır’ ‘artık yeter’ veya içimizden ne yönlendirme alıyorsak harekete geçmeliyiz.
    Kendimde ve etrafımda sevdiklerimde gözlemlediğim en bariz şey şu ki: (farkındalığımızı ANI kaybettğimiz her durumda) her ne yapıyorsak bunu yaparken (bir eleştiri ya da bir karşı duruş da olsa) sevgiden kaynaklanarak yapamıyoruz. Çoğu zaman öfke ve korku ile bileleniyorum. Ne zaman ki karşı duruşlarımız ve daha iyisi için mücadele ve emeğimiz sevgi ile titreşir o zaman çok devasa hızda dönüşüm tetiklenecek.
    Dolayısı ile her daim fark edebilmek ümidimle…

    Liked by 1 kişi

  5. Hoşgeldin Mor alev😊
    Herkese güzel bir dolunay diliyorum. Olur bence. İnanırsak güzellikleri ayıklar çekeriz değil mi? 😉 Ben bir süredir uyuyamıyorum.Madem uyuyamıyorum bir iki saatte benden olsun deyip hazırlanıp attım kendimi dışarı…Sahilde bir süre yürüdüm şimdi deniz kenarı bir kafede çay kahve dinleniyorum.Mail gelince sen olduğunu anlamamın minnak gururuyla😄 Teşekkürler emeklerin için.Hepimize sevgi ve umut dolu günler diliyorum.

    Liked by 1 kişi

  6. Sevgili Moralev, küçük benliklerimiz gerçekten bundan hiç hoşlanmıyor. Çünkü yargılamak istiyor bilmek istiyor çırpınıyor bende buradayım diye. Ama tutulma öyle kuvvetliydi ki onunla gelen bir güç var içimizde. Güvenebiliyorsunuz, o küçük benin bilmediklerini biliyor,o küçük benin tersine panik halinde değil sakin ve herşeyin yolunda olduğunu söylüyor. Şuan benim hayatım da tam bir paradoks gibi. İkinci evliliğimde de boşanma kararı alınca küçük ben kendinide başkalarınıda hırpalamak istiyor bıraksam sanki kendini ortalığa atıp küçük bir çocuk gibi tepinecek ama tutulmadan sonra çok daha net hissedebildiğim benliğim bana herşeyin olması gerektiği gibi olduğunu benim yapmam gerekenin ilahi plana uyum sağlayıp yaşama devam etmem olduğunu söylüyor. Tutulmadan çok korkmuştum, birşeylerin değişeceğini hissediyordum ama biz ilginç bir şekilde bize yarar sağlayacak olandan korkabiliyoruz. Tam olarak neyin neden gerçekleştiğini bilemediğimiz için. Burada dolunay öncesi çok yoğun korkularla olanları okudum ve sizin onlara yardım etme çabalarınızı. Bu çok değerli bir destek. Sizi takdir ediyorum. Varlığınız bir armağan gibi. Minnetimi ifade edecek başka bir sözcük var mı bilmiyorum. Size yürekten selam, sevgi gönderiyorum…

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.