2017’nin Nefesleri Kesen Güneş Tutulması (Bölüm 1): Neden nefesler kesiliyor?

Sevgili Dostlar,

Güneş aydan 400 kat büyük ve dünyaya aydan 400 kat uzak. Ay ve güneş çok farklı olsalar da dünyadan bakınca boyutları neredeyse aynı. Böyle olunca da ay güneşin önüne geçtiğinde mükemmel şekilde güneşin önü kapanıyor, bu kapanmanın bile harika bir görüntüsü var, çünkü ay güneşten devasa şekilde büyük görünmüyor, nano-metrik bir şekilde ayın çapı daha kısa kalıyor ve bizlere muazzam güzellikteki güneş tacı görüntüsünü de hediye ediyor. Bu sadece bizim gezegenimizde olan bir doğa olayı olabilir mi? Başka güneş sistemlerinde, galaksilerde de buna benzer gösteriler var mı? Yoksa bu evrende sadece bu ufak gezegende mi böyle bir manzara oluşuyor? Bu, şairane bir gökyüzü olayı.

Karanlık bir gölge yeryüzünü süpürerek rotasında ilerlerken, biraz da modern zamanlar öncesi dürtülerimizi hatırlamıyor muyuz? Tanrılar ve Tanrıçalar bize ne diyorlar? Güneşin karanlık bir gölgenin etkisine girmesi insanın tüylerini biraz olsun ürpertmiyor mu?

Bilim insanları bizlere sabırla ayın bir kaya, güneşin de bir gaz kütlesi olduğunu anlatıyorlar, her ikisi de mükemmel uzaklıkta, buna anlam yüklemeyin diyorlar. Fakat bütün bunları söylerken onlar da biraz heyecanlanmıyor mu?

Bir astroloji meraklısı olarak elbette ben her şeyin ama her şeyin bir birine etkisi olduğuna inanıyorum, alıp verdiğimiz nefesin bile! Bu gerçeği bilim insanları da biliyor fakat henüz kanıtlayamadıkları şeyler konusunda her zaman muhafazakâr olmak zorundalar. Tüm tutulmalar bir yana, bu seferki tutulma hepsinden başka geliyor bana, size ve pek çok diğer astroloji-severe.

Neredeyse bir yılı aşkın bir süredir bu tutulma üzerinde notlar alıyorum, okuyorum, çalışıyorum. Bu tutulmayı hevesle ve heyecanla bekliyorum! Geçen ay o notları bir araya getirirken baktım ki, tarihten felsefeye, psikolojiye, antropolojiye kadar uzanmışım! Hah ha! Nasıl da kendimi kaptırmışım araştırma yaparken. Ve nasıl da heyecanla bu dönemi beklemişim. Anlayacağınız gibi o bilgilerin bir kısmı tamamen elendi. Kimi geçerliliğini kaybetti, kimi sadece benim aşırıya kaçan merakımdan kaynaklanıyordu ve geldik bu tutulma dönemine…

Acaba ne olacak? Hepimizin içindeki soru bu değil mi? Bana ne olacak? Bize ne olacak? Gözlerimizin önündeki 3D gerçeklikten pek hoşnut değiliz. Peki, nasıl çözüm gelecek? Cevap belki de şudur: Olanlar aslında şu anda oluyor, bulunduğunuz yerde ve zamanda. Bu geçişin tam ortasındasınız. Ben bu kelimeleri yazarken, ay tutulmasını geçtik, yani duygusal manzaramız tamamen değişti. Şimdi güneş tutulmasına doğru ilerliyoruz. İçimizde belki bir heyecan, belki de biraz korku var, atalarımızdan kalmış bir anı gibi. Ne olacak?

Tutulmalar

Öncelikle şunu açığa kavuşturalım, aslında her ay bir güneş tutulması yaşamaya yaklaşıyoruz, her yeni ayda ay ve güneş birleşirken. Sonra da şunu hatırlayalım, yılda iki güneş tutulması zaten yaşanıyor. Tutulmalar hakkında korku dolu konuşuluyor çünkü onlar değişim getiriyorlar. İnsanoğlu ise değişimden pek hoşlanmıyor.

Londra 1666, kâbusun ta kendisi! Yarım milyon nüfusu var. Önce 1665 den itibaren binler vebadan ölüyor, açlık ve fakirlik kol geziyor, ölümün kokusu her yerde. Sokaklarda eşkıyalar, yağmacılar, acıdan aklını yitirenler. Tam vebadan kurtulduk dedikleri ve biraz rahatladıkları zamanda bir fırıncıda çıkan yangın bütün Londra’yı sarıyor. 70000 kişi evsiz kalırken, kiliseler, işyerleri, köprüler, yanıp kül oluyor. Arkeolojik kazılarda ısının 1250 ⁰C olduğu ortaya çıkıyor. Gariptir ki, sadece 6 ölüm kaydediliyor. Aristokrat olmayanları, yani orta ve alt sınıf ölümleri saymamışlar, o yüzden tam sayıyı bilmiyoruz. Yılın başındaki vebadan, Eylül’deki yangına ve oradan da Aralık ayına geçiyoruz. Aralık 1666 da bütün Londra, sokaklarda yaşayan halkıyla birlikte büyük bir korku içinde. İnanılmaz zor bir yılı inanılmaz bir şekilde sona erdirecekler. Astrologlar 25 Aralık’ta bir güneş tutulması olacağını bildiriyor. Hala daha is kokan, yeniden derme çatma inşa edilen sokaklarda her köşede almanaklar ve kehanetler satılıyor, bu hal matbaaları da böyle zor bir yılda yeniden hayata döndürüyor. Halk kendini kıyamete hazırlarken, İngiltere’nin sonunun geldiğine, Londra’nın da Atlantis gibi batacağına inanıyor. Hezeyan kendini iki şekilde gösteriyor, ya kiliselerde cennete gidebilmek için hiç durmadan yalvaracaksınız ya da dünyanın zaten sonu gelmiş deyip kendinizi alkole vereceksiniz. Güneş tutulması geliyor, ortalık güpegündüz kararıyor, nefesler tutuluyor, son dualar ediliyor ve sonra güneş adım adım yeniden aydınlanıyor. Bu çok ilginç hibrid tutulmayla hiçbir şey olmuyor. İnsanlar biraz bekliyor ve sonra ana dönüyorlar. Yaşamaları gerekli, mahşer gelmedi. İşe koyulmak zorundalar ve günümüzde bildiğimiz Londra’yı ve bir anlamda İngiltere’yi yeniden inşa ederken pek çok mühendislik buluşuna da imza atıyorlar.

İşte bu bir güneş tutulmasının hikâyesidir. Çok korkulan tutulma batmakta olan bir krallığı ve onun başkentini hastalıklardan, yangınlar ve savaşlardan sonra yeniden kendine getiriyor ve yeniyi de, değişimi de armağan ediyor. Şimdi bunu bildiğimizde yukarıda sorduğumuz “ne olacak?” sorusu bambaşka bir bakış açısı kazanıyor değil mi? Olanlar zaten şu anda oluyor.

Eskiden astroloji bir hayatta kalma aracıydı. O zamanlar astrolojiye “nasıl mutlu olabilirim, nasıl gelişip evrimleşebilirim?” konularında öneriler için bakılmazdı. “Hava durumu nasıl olacak, ürün alabilecek miyiz, hayatta kalabilecek miyiz, av mevsimi nasıl geçecek?” diye bakılırdı. Hayatta kalma çabası öne çıkınca, odaklanılanlar felaket olasılıkları olurdu. Doğa olaylarına, kıtlığa, kuraklığa ve savaşlara karşı hazırlıklı olmak önemliydi. Binlerce yıl ataerkil düzende değişmemek güç sembolüydü. Hanedanların değişmemesi, düzenin değişmemesi, değişime ayak diremek için yapılan büyük evler, kaleler, hendekler, büyük servetler…

Bütün bunlara rağmen değiştik. Evrimleştik. Astroloji de öyle. Şimdi odak noktamız bambaşka. Artık hayatta kalmaya değil, gelişime odaklanıyoruz.

Neden Nefesler Kesiliyor?

Tutulma anında yeryüzünün aurasında bir kırılma olur ve derin uzaydan yeni elementleri içimize alırız. Bu da çok ama çok değişim demektir. Her yıl değişim. Bu tutulmanınsa kendine has bir özelliği var, Zodyak’taki her varlık katkıda bulunuyor, biri bile kenara çekilmiş değil. Büyük bir işbirliği söz konusu.

Birkaç hafta önce neden bu tutulmayı böyle önemsediğimizi, hakkında bu kadar çok yazılıp konuşulduğunu düşündüğümde o sırada dinlediğim bir podcast’taki bir sözle bir anda bir kıvılcım çaktı zihnimde: Çünkü tutulma Aslan’da! Aslan her şeyi büyütür! Sadece Aslan’da değil, Regulus’la da birleşik! İster istemez Aslan’ın büyüklük arzusunu, liderlik niteliğini ve melodram hayranlığını nitelikleri arasında taşıyacak. Sahnede bu tutulma bir yıldız gibi parlayacak, hatta şimdiden parlıyor! Her yer bu tutulmayla ilgili öngörüler ve bilgilerle dolu!

Sabit yıldız Regulus Aslan’ın kalbi olarak bilinir, 4 kraliyet yıldızından biridir. Aslan burcunda kimilerine göre 2160, bazı kaynaklara göre de 1500 yıl geçirdi. 28-29⁰ Aslan’daydı, astrolojik olarak (astronomik değil) kısa süre önce 2011’de Regulus Başak’a geçti, şu anda 0⁰ Başak’ta. Fakat bu öyle büyük bir yıldız ki, kapsadığı alan 29 Aslan – 2 Başak arasıdır. Regulus, yöneticileri yönetir. Yani kraliyetler, hanedanlar, cumhurbaşkanları, başbakanlar, CEO’lar, otoriteyle bağdaştırdığımız her şey Regulus’un alanına girer. Bu tutulma Regulus’la birleşmiş halde gerçekleşecek yani yeryüzünde bu tutulmadan etkilenmeyen tek bir yönetim bile kalmayacak. Özellikle de tutulmayla açı yapan yıldız haritalarına sahip ülkeler ve liderler…

Ve böylece şimdi geliyoruz, Trump etkisine… Trump’un yükseleni Regulus’la birleşik ve tutulma da tam orada oluyor! Tek etki bu değil, diğer gezegenleri de bu tutulmaya açı yapıyor, tam tutulma Amerika’yı da baştanbaşa geçiyor ve normalden uzun sürüyor. Yani tutulmanın ilk etkilerini ABD’de görmemiz çok mümkündür. Ve biliyoruz, orada olan her şey bizi de hayatlarımızın en ince detayına kadar etkiliyor.

Bir şey daha var ki, Regulus’un konum değişiminden dolayı “yöneten” kutsal dişi enerji Başak’la birlikte yükseliyor. Sadece daha fazla kadın yönetici görmemiz değil, kutsal dişi enerjinin temsil ettiği değerleri de yeniden yönetime getirmemiz mümkündür.

Liderlik niteliklerinin yeniden yazılması ve ataerkil düzenin tamamen değişmesi de söz konusu. Çünkü resmi olarak Regulus Başak’ta ve Başak halka hizmet burcudur, sadelik, alçakgönüllülük, saflık ve verimliliği temsil eder. Başak’taki Regulus yoğun bir temizlik üzerinde birkaç yıldır çalışıyor. Liderlik kavramı bu kadar kirlenmişken bu tutulma Regulus etkisini tam anlamıyla getirecektir. (Sadece Regulus değil, Satürn ve Siyah Ay Lilith’den de dolayı da yönetimlerde büyük arınma görüyoruz ama bu konu bir sonraki yazıda)

Bence bu tutulmanın en büyük etkilerinden biri kişisel anlamda gerçek Aslan yüreğimizle tanışmamız olacaktır. Asil, lider ve özgür parçamız, yüksek benliğimizle birleşmemiz çok olasıdır. Bu da yükseliş sürecinde büyük bir sıçrama anı yaratabilir.

Gerçek Aslan Kral ve Kraliçeler gelecek diye bir kehanette bulunabilir miyiz? Bence evet!

İşte bu tutulma bu yüzden ve bu yazı dizisinin devamında bahsedeceklerimden dolayı çok büyük ve nefesleri kesen beklentiler, hisler yaratıyor!

©Mor Alev 2017

NOT: Bu güneş tutulması bundan önce paylaştığım yeni siyah ay döngüsünün bir parçasıdır. Daha fazla detay için eğer okumadıysanız, o yazıya bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com