Sevgili Dostlarımız, Sizleri çok seviyoruz
Çağlar boyu, dünya gezegeniniz medeniyetlerin gelip gittiğini gördü. Sıcak ve soğuk iklim döngülerini, çekilen ve genişleyen okyanus dönemlerini gördü. Bir okulda öğrenciler değişip büyüse de sınıflar nasıl her yıl tekrarlanıyorsa, ruhunuzun eğitimi için yeryüzü de bazı dersleri tekrar tekrar sunuyor. Öğretmenler değişiyor. Durumlar farklı oluyor. Buna rağmen, ezelden beri dersler aynı kalmıştır.
Keyifli dersler var, çileli dersler var. Sağlık ve esenlik dersleri var, acı dersleri var. Zihinlerinizi yönetmeyi öğrendikçe ve istediğiniz şeye odaklandıkça, daha mutlu titreşiminize uyan derslere çekiliyorsunuz.
Varlığınızda titreşiminize uymayan bir ders asla bulunmaz. Bunu biliyorsunuz, buna rağmen pek çoğunuz bize aynı soruyu soruyorsunuz. “Neden iyi insanlara kötü şeyler oluyor? Ben iyi bir insanım. Neden bana kötü şeyler oluyor?”
Sevgililer, varlığınızın bir seviyesinde, “iyi bir insan olmakla” ilgili şöyle yanlış bir inancı taşıyor olabilirsiniz: Diğerlerine kendinize verdiğinizden daha fazla vermelisiniz, kendinizi kurban etmelisiniz, etrafınızda diğerleri çile çekerken siz kolay, zarif, lütuflarla dolu ve güzel bir hayata layık değilsiniz.
Düşünceleriniz söylediklerimizi onaylasa da, kalplerinizi tarayın ve bakın acaba orada istediğiniz hayata karşı direnç gösteren ya da korku dolu bir parça var mı?
Eğer size bunu yapmak neşe-keyif-coşku getirmediği sürece, bir başka ruha yardımcı olmasanız da sevileceğinizi söylesek, bir sonraki rica sizinle eş titreşmediğinde ruhunuza sadık kalıp “hayır” diyebilir misiniz? … yoksa suçlu mu hissedersiniz?
Eğer size bir daha asla acı çekmeniz gerekmediğini, zarafet, kolaylık, esenlik, bolluk, neşe-keyif-coşku dolu olan yolu her zaman seçebileceğinizi söylesek, kendinize dürüstçe şu soruları sorabilir misiniz?
- Hiç şikâyetim olmasa ben kim olurdum?
- Ne yapardım?
- Eğer sorun çözmek ya da diğerlerinin dertlerini paylaşmak olmasa, hayatımın odağı ne olurdu?
- Kimi kaybederdim?
- Kim kıskanırdı?
- Kim onlara vermemi ve onlara bakmamı beklerdi?
- Fevkalade güzel bir hayata sahip olmaya istekli miyim… sevdiklerim aynı şeyi seçmese bile?
- Bu soruya evet cevabı versem, bencil mi hissediyorum?
Bu ve buna benzer sorulara bakarken, belki de içinizde çok istediğinizi bildiğiniz şeylere direnen enerjiler olduğunu çok çabuk göreceksiniz. Bu direnç parçalarına dürüstçe bakın ve onlar bırakıp gidene kadar onları sevin.
Lütuf okyanusları, güzellik nehirleri hayatınıza akmak istiyor. Dünya gezegeninizde büyük neşe-keyif-coşku dersleri var. İçinizdeki bilinçaltı dirence dürüstçe bakın ve onu ışığa getirin, çok çabuk size keyif veren dersler ve sınıflara yönlendirileceksiniz… dünyanın geri kalanı kendini ne kadar karıştırırsa karıştırsın.
Siz, İlahi Işıktan başka bir şey değilsiniz. Bütün dersler sizin tam da olduğunuz gibi mükemmel olduğunuzu idrak etmenize yardımcı olmak için burada, her dakikada, her nefeste.
Sizleri çok seviyoruz.
Melekler
Ann Albers’a ve Meleklere bu mesaj için çok teşekkürler.(www.VisionsofHeaven.com)
Enerjilerin çok yoğun olduğu bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, hayatınızı tam potansiyeliyle yaşamak, Yüksek (Öz) Benliğinizle daha yakın ilişki kurabilmek ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Sevdim, Şükürle Aldım. İstekli Lütuf Okyanuslarına, Güzellik Nehirlerine Hayatımı, Kalbimi Açtım. Ardına ve sonsuza kadar.
Teşekkürler Melekler, Teşekkürler Mor Alev.
İyilikler Güzellikler Dualar Gülücükler dilerim Hepimize.
Sevgimle.💙💚💜
BeğenLiked by 1 kişi
Tüm Arkadaşlarımla aynı şeyi tekrarlayacağım, böyle bir eş zamanlılık mümkün mü??
Yıllardır hayalini kurduğum, ama ya iş ya başka sebeplerle ertelediğim bahçeli ev hayalimi bu hafta sonu sadece 10 dk içinde dirençlerime son vererek gerçekleştirdim. Ama o da ne, içimde daha derinlerde kör noktalarda saklanmış ne kadar suçluluk duygusu varsa yüzeye çıktı. İnsanlar aç geziyor düşüncesinden, yakınlarıma ayıp mı olur fikrine kadar. Başkaları büyükler ne der düşüncesinden peki ya yarın ya pişman olursam korkusuna kadar… Serbest bıraktıkça buzdağı… Sanki dünyanın açlık sorununu ben yaratmışım gibi (ki ben varsam katkım var farkındayım ama demek istediğim tüm suçu almak ezilmek altında)
Sonra zihnim rasyonelize etme çalışması için de suçladı beni…
Sonra bu duyguların hepsini kabul edip bütünledim. Böyle bir hafifleme nasıl mümkün olabildi anlamıyorum ama sanki resmen başka bir müzik çalıyor kalbimde…
ve bi uyandım ki, bu yazı!!!
Sevgili Mor Alev,
Bir türlü seansı ayarlayamadık ama EN KISA sürede, seyahatlerim biter bitmez kapınızı çalacağım. Seanstan da ziyade gözlerinizin içine bakarak TEŞEKKÜR ETMEK İÇİN!!!
sevgiler
Bilge
BeğenLiked by 1 kişi
Bu sabah bu yazıyla karşılaşmam tesadüf olamaz herhalde. Tam da sürekli veren taraf olduğum bir arkadaşlıkta artık “Hayır” demenin vicdan azabını yaşıyorken, bu mesaj zihnimi ve duygularımı berraklaştırdı. Çok teşekkürler…
BeğenLiked by 1 kişi
Merhaba sevgili Mor Alev,
Bugün ki Derslerinizi Seçmek yazınızla beraber diğer yazılarınızı düşündüğüm zaman aklıma şöyle bir soru geliyor. Tüm yazılarınızda pozitif düşünce, iyi niyet, geçmişi salıvermek vb. gibi insanın Evrimleşmesini olumlu yönden etkileyecek ve Dünya’yı daha iyi bir yer haline getirmek için olması gereken düşünceler ve eylemlerden bahsederken, alınması gereken dersler ile bazen olumsuzluğa, bazen negatif düşünce kalıplarına bazen ise büyük acılara düşmüyor muyuz acaba? Böyle düşününce Dersler almak ve Dünya’yı daha iyi bir yer haline getirmek birlikte çatışmıyor mu acaba? İnsan dersler alıp üzüntü halindeyken nasıl yoğun bir pozitif düşünce kalıbıyla İnsanın Evrimine yardımcı olabilir? Alınacak onca ders ile İnsanlar sınanırken, nasıl derslerini düşünmeyi bırakıp akışta kalabilir ve Dünya’ya kolaylıkla yardım edebilir ki? Yani bir nevi demek istediğim alınacak dersler Evrimimizi yavaşlatıyor gibi. İnsanlar ders almadan da, o dersleri hiç akıllarına getirmeyip Evrimi hızlandırabilir sanırım öyle değil mi ? İnsanları bazen kötü düşünceye sürükleyen karşısına çıkan o dersler değil mi? Evet salıvermek dediniz, o salıvermek gereken zamanı daha güzel dünyaları yaratmak için harcamak mümkün değil mi?
Teşekkürler Mor Alev,
Sevgiyle kalın.
BeğenBeğen
Sevgili Melissa, yazıyı okuyunca içinizde bir direnç oluştu, değil mi? İşte Meleklerin kastettiği tam da bu! Çünkü sorunuzun cevabı zaten yazıda. Önyargınız dersin acılı olması yolunda, buna binlerce yıl boyunca programlandığınız şey de diyebiliriz. Ders neden üzüntülü olsun? Hiç sevdiğiniz bir ders almadınız mı? Okulu düşünün… Hiç mi sevdiğiniz bir sınıf yoktu? Hiç mi keyifli bir sınav yok? Hiç mi elektrik şokuna tabii tutulmadan öğrenemiyoruz? İşkence yoksa sonunda mutluluk da mı yok? Aşk için illa ki dağlarda tüneller mi açmalıyız? Bu konu tam da Michael’ın drama bağımlılığı dediği şeye getiriyor bizi. İsterseniz ilgili yazıyı arşivlerde bulabilirsiniz. Bakın, kısaca bu yargılar, düşünceler binlerce yıllık bir şartlanma dizisi ve salıvermek de zaman alabilir. Ama bütün bu yanılsamalar da bir gün kaybolup gidecek. Sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
geçen haftaki çalışmamızdan sonra dün ilk defa bu anlamda konuşmalara girip, gece 2ye kadar süren mükemmel bir sohbet içindeydim. Konuştuklarımızı bu sabah burada okumak çok keyifli:) seviyorum ben bizi:)
BeğenLiked by 1 kişi
❤ ❤ ❤
BeğenBeğen
“Sevgililer, varlığınızın bir seviyesinde, “iyi bir insan olmakla” ilgili şöyle yanlış bir inancı taşıyor olabilirsiniz: Diğerlerine kendinize verdiğinizden daha fazla vermelisiniz, kendinizi kurban etmelisiniz, etrafınızda diğerleri çile çekerken siz kolay, zarif, lütuflarla dolu ve güzel bir hayata layık değilsiniz.”
burası biraz tehlikeli bir aktarım taşıyor. farkında olmayan birinin bu bilgiyi belirtildiği gibi doğrudan çekmesi çok muhtemel. özellikle, kurban edilmeye alıştırıldığımızdan dolayı okuyucu zihnin bu bilgiyi olumlaması çok yüksek bir ihtimal ve ihmal olabilir. dikkatinize önerilerimizle.
BeğenBeğen
Sevgili Berkant, bu mesaj bir gün önce yazdıklarımın tam devamı niteliğinde ve ben kesinlikle tehlikeli bulmuyorum. Bu doğrudan özdeğeri düşük bireye siz değerlisiniz, siz enerjinizi başkalarına bağlı olmadan yükseltebilirsiniz diyen parçadır. Bizim enerjimiz yüksek değilse, kimseye yardımcı da olamayız. Bunun için de önce kendimize iyi bakmalıyız, sonra diğerlerine. Bizde olmayan bir şeyleri başkalarına vermemizin imkanı yoktur.
Ama bir önceki okuyucuya da dediğim gibi bu mesaj sizde bir şeyleri tetiklemiş olabilir. Amaç da budur. O inançlara bakmanız ise mesaj görevini yapmış demektir. Sevgilerimle
BeğenBeğen
Sevgili Berkant, neden “kesinlikle katılmıyorum” dediğim konusunda biraz daha açıklamaya gitmem gerektiğini hissettim. Katılmıyorum çünkü bu, uyanma sürecine henüz başlamış arkadaşların potansiyeline ve anlayışına inanmamak, güvenmemek gibi bir hali getiriyor. Ben blog hamilerinin yönlendirdiği bu mesajlardan her okurun kendine ait anlayışı ve enerjiyi aldığına inanıyorum. Buna hiç böyle şeyler düşünmemiş insanlar da dahil. Umarım kendimi açıklayabilmişimdir. Çok teşekkürler
BeğenBeğen