Yaşadığımız Dönem Üzerine Düşünceler (Ağustos 2017) – Son Enerji Dalgalarıyla Gelen Değişiklikler

Sevgili Dostlar, Jennifer Farley tarafından kanallığı yapılan kısa Yaratan Mesajlarını siz de benim kadar seviyorsunuz… Bugün onlardan ikisini bir arada paylaşırken hayatlarımızda hangi temel değişiklikleri yaptığımızı da birlikte göreceğiz.  Aşağıdaki düşünceler bir ilk deneme, daha sonra bu konulara yeniden döneceğimize inanıyorum.

Önce mesajların ilkine bakalım. 30 Temmuz Pazar günkü mesaj şöyle;

“Paha Biçilmez

Son enerji değişimleri yerleştiğine göre, kendiniz için yeni sınırlar belirleyip tanımanın vakti de geldi. Eski “ittirip kaktırma” artık paradigmanızın bir parçası değil. Elbette, çevrenizde eski yöntemlere devam edenler olacaktır, fakat bu önemli değil. Kendinize iyi bakın, kendinize iyi davranın ve hissettiğiniz insan olmaya devam edin. Evren’in gözlerinde sizler paha biçilmezsiniz! – Yaratan”

Son enerji değişimleriyle kastedilen geçen 23 Temmuz’da başlayan Aslan yeni ay, Satürn-Venüs zıt açısı, Mars ve Güneş birleşmesi, Galaktik yeni yılla girmeye başlayan Sirius enerjisi,   8-8 Aslan Kapısı enerjileri ve hepsine eşlik eden daha da güçlenmiş Yeni Enerji Spektrumu. Listelerken ben yoruldum! Ama hepsi bu kadar da değil! Aşağıda bu listeye devam edeceğiz.

Zorlamaya Son

Bize deniyor ki, “ittirip kaktırma” yani birilerine zorla bir şey kabul ettirme, zorla bir şeyler yaptırma zamanı geçti! Herkesin ama herkesin özgür iradesi çok değerli, ister romantik ilişkiniz olsun, ister işiniz ya da aileniz, ister toplumlar olsun binlerce yıldır devam eden zorlama ve zorlayarak başarıya ulaştığını düşünmek tam olarak SON BULDU!  Bu çok önemli.

Ah evet, etrafınızda giyimden nasıl oturacağınıza, kime ne söyleyeceğinize kadar zorlamalar görüyorsunuz. Öyle ki, birer yetişkin olarak nerede ne yapacağınızı bilmiyormuşsunuz gibi, iç muhakemenizin ve isteklerinizin hiçbir değeri yokmuş gibi hissediyorsunuz.  Hatta sanki bütün bunlar daha da artmış gibi geliyor. Aslında artmadı. Sadece bize artık bütün zorlamalar inanılmaz şekilde batıyor. Sevgilerini ve takdirlerini şartlara, koşullara bağlayan insanlar batıyor. Özveri batıyor. “Bu sevgi gibi mi?” diyoruz.

Bu enerjilerle bizler özsaygımızı yeniden tesis ediyoruz. Kendine saygısı ve güveni yüksek bireyler haline geliyoruz, ne okuyacağımız, ne düşüneceğimiz, ne yiyeceğimiz ve daha pek çok konuda yönlendirmeler bize direktifler, zorlamalar, hatta tehditlerle verildikçe bunları yapmamak istiyoruz.  Sonuç: İçte ve zaman zaman dışta isyan!

Sınırların Önemi

İsyan, direnç ve çatışma haline gelmeden nasıl yaşanır? Hislerim diyor ki, en büyük sınavı bu konuda veriyoruz. Bu konuda yukarıdaki Yaratan mesajı bize çözüm olarak sınırlar çizmemizi öneriyor. Sağlıklı, anlamlı sınırlar…

Böyle sınırlar koymak için benliğimizi, arzularımızı ve sevdiğimiz şeyleri iyi tanımalıyız. Kendimizi ne kadar iyi tanıyoruz? Kendimiz hakkında da bir sürü yanılsamayla yaşıyoruz, orası kesin! Aynaya baktığımızda kendimizle ilgili neler düşünüyoruz? Kendimize kendimizle ilgili ne hikâyeler anlatıyoruz? Bunların farkına varmalı ve gerçeği kendini kandırmalardan ayırmalıyız. Bu da büyük bir dürüstlük gerektiriyor. Katıksız dürüstlük için Baş Melek Mikail’in (Michael’ın) kılıcını kullanmayı isteyebilirsiniz. Etkileri harika oluyor. Kendinizle ilgili çağrışımları, tetikleyicilerinizi, kalıplarınızı ve yanlış düşüncelerinizi tamamen temizliyor. (Michael’ın kılıcıyla ilgili bilgiler bu bağlantıda)

Sınırlar belirlemek için ayaklarımızın yere sağlam basması da bir ihtiyaç. Kurban psikolojisindeyken sınır çizmenin imkânı yok. Kendinizi hayatınızın mağdur kişisi olarak görüyorsanız, otomatikman esarete mahkûm bir duruma geliyorsunuz. Dış şartlara mahkûm, başkalarının vicdanına mahkûm ve güçsüz… O başkaları çok sevecen insanlar olsa bile gücünüzü onlara teslim ediyorsunuz. Oysa bütün bir Yükseliş süreci kendi gücümüzü tanımamız üzerine kurulu. Bu konuda Konsey’in pek çok mesajını yayınladım. Pazartesi günkü mesaj da bu gücü bize hatırlatıyordu. (Bağlantısı burada)

Sınırlarımızı nasıl uygulamaya geçiririz? Gücümüzü hatırlayarak! Güç sakin ve özgüvenlidir. Hırçın ve panikli değildir. Güç, saygılıdır. Güç, sevecendir. Bütün bu prensipler uygulandığında güç, muazzam bir kudret haline gelir. Peki, diyorsunuz ki, “ben sesimi yükseltmeden, kavga etmeden nasıl artık yeter diyeceğim?” Önce enerjinizi derli toplu tutmalı ve kendinizi şüpheden ayırmalısınız. Bazen, hatta çoğu zaman konuşmaya bile gerek yoktur, enerjiniz sizi karşı tarafa anlatır. Çok sakin bir “kutsal hayır” isyanınızı zarifçe iletir. Kelimeler kullanarak ya da kullanmayarak.

En basit ve etkili yöntemlerden bir diğeri Mor Alev enerjisi kullanmaktır. Sınırlarınızı Mor Alev enerjisi ile çizin. Karşılaştığınız zorlama, zorla bir şeyler yaptırma durumlarına koşulsuz sevginizi ve Mor Alev enerjisini yöneltin. Bilin ki, dış dünyamız, zorlamalar ve yaptırımlar sadece bizleri yansıtıyor. Onun için kendinizi bu durumların kaynağı olarak görün. Kendinizi de Mor Alev enerjisiyle arındırın. (Mor Alevle ilgili tüm bilgiler bu bağlantıda)

Şimdi, madalyonun diğer tarafına bakalım. Belki zorlayan zorba sizsiniz! Bunu fark ettiğinizde nasıl hissediyorsunuz? Başarıya ulaşıyor musunuz? Mutlu musunuz? Sevginizi şartlara bağlamak nasıl hissettiriyor? Birine istemediği bir şey yaptırmak neden sizin için önemli?  Bu çok yorucu bir şey, değil mi? Bir şey kesin, alacağınız sonuçlar hep geçici olacaktır, sonuç alırsanız tabii. O yüzden, önerim başkalarından istediğiniz şeyleri neden istediğinizi düşünmenizdir. O şeyler olmasa da olur mu? O şeyler sizi değerli mi hissettirecek? Belki de böyle olması gerektiğini öğrendiniz. Belki de hayatta zorlamadan hiçbir şey elde edemediniz.

Bir deneme yapın. Zorlamayın. Yumuşak olun. Ve şu soruyu ciddi ciddi sorun: “Bu duruma nasıl sevgi getirebilirim?” Ve enerji değişimini seyredin! Sadece sevgi getirmeniz gerçekten yeterli. Sizi dinlemeyen çocuğunuz için çözümler aklınıza gelecek, belki eşinizi daha iyi anlayacağınız bir ufak aydınlanma yaşayacaksınız, belki de isteğinizin sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunu bulacaksınız. Lütfen, zorlamadan önce birkaç dakika düşünün ve hayatınızı değiştirin. İnandığınızdan çok daha güçlüsünüz. Her varlık sevgiye cevap verir. Sadece onun içinizden akmasına izin verin.

Sabır Bitti!

Bu bilgi aslında Yaratan mesajında bulunmuyor. Geçen hafta bir çalışmada bize gelen çok yeni bir bilgiyi paylaşıyorum. Buna kanallık yaparken benim şaşkınlığımı da zihninizde canlandırabilirsiniz! Şimdiye dek sabrı sevginin yüzlerinden biri olarak öğrendik, bu blogda da yazıldı, bazen adına ilahi zamanlama denildi, bazen öğrenme süreci denildi. Nasıl sabır kavramı alıp başını bizi terk eder?

Ama öyle! Beklemek bitti. Çünkü bu dönemde çizgisel zaman kavramı tamamen sona eriyor. Zaten bitmişti, biliyorsunuz.  Zamanı çok rahat bir şekilde bükebiliyoruz, esnetiyoruz, hızlandırıp yavaşlatabiliyoruz. Zamanda yolculuğa çıkıyoruz. Öyle olunca da adına sabırla beklemek, sabretmek denilen kavramlar da ortadan kalkıyor.

Sabır yerine gelen nedir? Yükselmiş farkındalık ve bilincimizle eş ilerleyen yaratma gücümüz! Michael (Baş Melek Mikail) diyor ki,

“Artık sabırla beklemek yok. Artık sürekli olarak enerjinizi yaratmak istediğinize eşitlemek var. Eşitlediğiniz anda yaratım fiziksel dünyanızda yerini alıyor. Olaylar dışınızda gelişmiyor. Enerjinizle ve enerjinizde gelişiyor. Sabretmek yerine enerjinizi eşitleyin ve yaratın!”

Sabır kavramı pasif bekleyişi ve umudu ama o umutla pek de fazla hareket etmemeyi anlatıyor. Sabırsızlık ise şüpheye, güvensizliğe, arzularınızın tehdit altında olduğu inancına işaret ediyor. Michael bizleri pasif katılımcılar olmaktan, hayatın gözümüzün önünde akıp gitmesinden, aktif katılımcı olmaya çağırıyor. Çünkü enerjinizi istediğiniz şeyle denk hale getirmezseniz, ne olursa olsun sabır bir sonuç vermeyecektir.

Paradigma Değişimi

Arkadaşlar, yukarıda verilen kısa ve öz bilgi, hayatımızı tümden değiştiriyor. Öncelikle yaratım gücümüzü yeniden bize hatırlatıyor ve yaşamımızda yönetmediğimiz hiçbir şey olmadığını bize anlatıyor.

Yaşadığımız değişimin muazzamlığını anlamak için paradigma kelimesinin tanımına yeniden bakmalıyız. Ben bu yabancı kökenli kelimeyi kullanıyorum çünkü daha kısa ve kullanışlı geliyor. Sözlüğe baktığınızda paradigma, gerçekliği gözlemleme halimizi oluşturan tahmin, kavram, değer, kural ve eylemler bütünüdür.

Son yıllarda çok alıştığımız pek çok kavram, değer ve kural arkada kaldı: Çizgisel zamanla başladık, affetmekle devam ettik, özveriye karşı uyarıldık, zorlamayla hiçbir şeyin başarılamayacağını öğreniyoruz, şimdi de yeni kişisel sınırlar oluşturun önerisi geliyor ve hemen ardından sabır kavramı yok oldu deniliyor.

Bu Rönesans’tan da, endüstri ya da dijital devrimden de ya da daha da geriye gidersek, taş devrinden çıkıştan da büyük! Gerçek ve su götürmez netlikte bir paradigma değişimi yaşıyoruz. Aklıma geçen yıl bize iletilen “Hızlandırılmış Zaman Çizelgesi” bilgisi geliyor. Hayatımızın ve bildiklerimizin böyle çabuk değişmesi başka bir şey olamaz. (Bağlantısı burada)

En derin kavramlarımız değişirken bizler yeni hayata, yeni kurallara nasıl uyum sağlayacağız? Buna tam bir cevabım bulunmuyor. Sezgilerim sürekli anda ve akışta kalmanın en iyi seçenek olduğunu söylüyor.

Ateşin Simyası

Yeni ay yazısında ateşin simyevi dönüşüm gücünden konuşmuştuk, bir astrolog dostum bu ayı her adımda bizi değiştiren bir ateşte yürüyüşe benzetti. Evet! Sadece astrolojik hareketlere bile baksak, bence haklı! Pazartesi günü Konsey’in dediği gibi her şey değişiyor. Ve yarından itibaren yepyeni bir plazma dalgasına giriyoruz. Yaratan mesajı dün şunu söylüyordu:

 “Bir Dalga Daha

Hazır olun… işte bir dalga daha geliyor! Gelişme dönemleri arasındaki ‘dinlenme zamanları’ git gide daha da kısalıyor gibi görünebilir, fakat bunlar öğrenmenizi ve gelişmenizi kolaylaştırmaya yardım edecek şekilde veriliyor. Bu değişim zamanlarında kendinize özen göstermeyi, iyi davranmayı ve sınırlarınızı hatırlamanız önemlidir.

Boğulmuş ya da şaşkına dönüş hissederseniz, kendiniz gibi düşünen diğer kişilerle bağlantıya geçin ve deneyimlerinizi paylaşın. Sevgi ve destek, duygularınıza ses vermek çok yardımcı olacaktır.

Son olarak, bu anlarda asla yalnız olmadığınızı bilmeniz zorunluluk derecesinde önem taşıyor. Bu biraz zorlu zamanlarda Evren başarılarınızla büyük gurur duyuyor ve bu yolun her adımında size yardımcı olmak için yanınızda – Yaratan.”

Arkadaşlar, gelmekte olan enerjilere bakarsak, Yarın Uranüs Koç’ta geri yolculuğuna başlıyor, Jüpiter ve Plüton 2020’deki büyük birleşmeden önce son kare açıyı oluşturuyorlar, ardından ay tutulması, Aslan Kapısı zirvesi, Merkür’ün geri yolculuğu ve büyük finalde de bu dönemin en büyük güneş tutulması var… İnanın, yazmadığım günler suçluluk duyuyorum! (Bunu da salıvermeliyim… 🙂 ) Fakat yaşıyoruz, an be an ilerliyoruz, değişip değiştiriyoruz. Bu astrolojik ayın başlangıcında bir soru sormuştum, “Akışta kalabilir misiniz?” Şimdi sizden ve kendimden rica ediyorum, “Akışta kalabilir miyiz?”

Ateşin simyası değişmemiş hiçbir şey bırakmazken, inançla, gücümüzün bilincinde olarak, her anı doyarak yaşayarak akışta kalalım. O çok çekindiğiniz adımları atın, ateş yakmayacak, sadece dönüştürecek.

İnancımız ve sebatımızla enerjiyi dengede tutalım. Sevgimizi paylaşalım. Dostlarımızla, ailemizle yumuşakça iletişime girelim. Belki müzik, belki bir yürüyüş ya da kendini serin sulara atıp Gaia’nın gönlünde arınmak sizin için doğrusudur. Belki sizin için biraz kestirmek ya da tam tersi yoğun bir idman anda kalmanın yoludur. Sizi ne neşe-keyif-coşkuda tutuyorsa, o doğru yoldur.

©Mor Alev 2017

Kanallığını yaptığı Yaratan Mesajları için Jennifer Farley’e çok teşekkürler. (https://thecreatorwritings.wordpress.com/)

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

30 comments

  1. her gün yazmadığınız için suçluluk hissetmeye devam edebilirsiniz, biz her gün yeni yazı bekliyoruz çünkü 🙂 teşekkürler

    Liked by 3 people

  2. Yazmadigin günler seni ozlediğim doğru ben de bununla başa çıkmaya çalışıyorum. Ocak ayından beri her gün seni okuyorum ve anladım ki senin yazılarınla es zamanliligi yakaladım ve en uygun hissettiğin anda yazmak en iyisi. Ben uzun zamandir yazdiklarinin yarısını sen yazmadan önce deneyimlemis oluyorum ve diğer yarısı ile deneyimlerimi duzenliyorum. Bazense aylardır beklediğim bir haberi veriyorsun çölde şu gibi. Bu müthiş bir hediye. Gerçekten degerlisin.

    Liked by 1 kişi

  3. Evet, en derin kavramlarımızın bu kadar değişmesi 5B ye geçtiğimizin işaretidir diye düşünüyorum. Yaşasın 5B 🤗

    Liked by 1 kişi

  4. Mor Alev. Bu nasıl bir emek? Nasıl bir güzellik? Ellerine, kalbine, varlığına sağlık. Çok yaşa. Her an her kelimenle bana yardım ediyor, ilham veriyor, yol arkadaşım oluyorsun. Kalbim hep kalbine dönük, sonsuza dek teşekkür ediyor, seviyorum. Minnettarım.

    Liked by 1 kişi

  5. Bu arada yarın benim yaşgünüm. Yani elbette bir zorlama:)) değil ama. Hediye almak istiyorum. Yani yarın da yaz, yarın da yaz, yarın da yaz:)))

    Liked by 1 kişi

  6. Bütün bir hafta ailecek birbirimizi kontrol ettik adeta zıvanadan çıkmış gibiydik. Hep farkındaydım fakat icimde önünü alamadığım bir ben ” ama sağlığı için bunu yapmalı” diye bas bas bağırıyordu. “Ben ne yapıyorum bu düpedüz karşı tarafı zorlamak ” dedim ve bıraktım.
    Tam rahatladım dediğimde babamın annemden aşırı ilgi talep etmesi ve annem bunu yapmadığı için anneme patlaması beni şok etti.
    Senin yazını okuyunca ikinci bi şaşkınlık yaşadım, yazi baştan aşağı bizi anlatıyordu. Eszamanlilik inanılmaz. İlaç gibi geldi. Çok teşekkürler. Varlığın şifa oluyor gerçekten. Bir ricam olacak , eril ve dişil enerjiyi ayrıntılı olarak anlatan ve dengeye getirmekte ilgili onerebilecegin bir kitap var mi? Sevgiyle..

    Liked by 2 people

        1. Merhaba Sevgili Mor Alev, ben de bu konuyla (dişil-eril enerji) ilgileniyorum ve geri dönüşünüzü mümkünse ben de merakla bekliyorum 🙂 Sevgiler..

          Beğen

          1. Sevgili Zeynep ve İpek, bu soruyu görünce ilk önce herhalde aklıma gelmedi bir düşüneyim dedim. Sonra bu konuda hiçbir Türkçe kaynak görmediğimi anladım. Kendi bilgilerimi de çok çeşitli kaynaklardan toplamış olduğumu ve aynı zamanda kendi kanallıklarımla öğrenmiş olduğumu da anladım. Sadece bu konuya adanmış bir kitap var mı, bilmiyorum, varsa da ben kaçırmış olabilirim. Mary Magdelene öğretileri sanırım bu konudaki en iyi kaynak ve onlar da internette kanallıklar şeklinde bulunuyor. Sevgilerimle

            Beğen

          2. Sibel merhaba. Bu konuyla ilgili kitabi buldum. Signum Eril ve Disilin Dansı- Arda Bafra- Doğan Yayınları.

            Liked by 1 kişi

        1. Sevgili Bukett, aslında kadın-erkek enerjiler ve denge hakkında birkaç hazır yazım var ama biliyorsunuz, blog ne zaman hangi konuyu isterse o zaman yayınlanıyor. Benim isteyip istemememin pek önemi yok. Sevgilerimle

          Liked by 1 kişi

  7. Aklıma takılıyor:

    bir bütün nasıl birlik olabilir ki!?

    Zaten bütünüz, aynı şeyiz, özümüz bir, aynı suyun damlalarıyız değil mi?

    Elimiz bir bütündür mesela değil mi?
    Atomların, hücrelerin, küçük canların birlik olup oluşturduğu bir bütün.

    (Tabii ki eder de) Tek bir hücre hiçbir şey ifade etmez; ama milyarlarca hücrenin birleşimi bütün bir eli oluşturuyor işte değil mi?!

    Elinize biraz bakar mısınız?

    O zaman o eli oluşturan tek tek hücreler gibi tek tek benler birleşip, hangi bütünü oluşturacağız/oluşturuyoruz?

    Anlatabiliyor muyum?

    Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye?! 🙂

    Sizi seviyorum. ♥️ 🙏

    Kötü yoktur, asla olamaz! Muhteşem bir Ağustos yaşayacağız, yaşıyoruz, yaşadık bile…

    Liked by 1 kişi

  8. İsteklerimizi gerçekleştirebilmek için enerjimizi onlarla eşitlememiz gerektiği yazıyor. Sabır veya sabırsızlık dışında bu eşitleme hakkında zihnimde fikir üretmekte zorlanıyorum. Bana yardımcı olabilecek yazılar varsa sitede yönlendirebilir misiniz?

    Beğen

    1. Sevgili Gül,

      Blogda bu konuda 4 yılda yayınlanmış yüzlerce yazı bulunuyor. Özellikle melek rehberlerden gelen yazılar size yardımcı olacaktır. Arşivlerde onları bulabilirsiniz. Ya da yöntemler bölümünde, bolluk bereket seçeneğine gidin, bazıları da orada. Sevgilerimle

      Beğen

  9. Harikasiniz💖 Herseyi tam ihtiyacim oldugunda buluyorum burada!
    Cok tessekurler emeklerinize🙏

    Liked by 1 kişi

  10. Ruh Tamircisi’nin yazdiklarinin altina ben de imzami atarim, cunku ayni seyleri hissediyor ve deneyimliyorum. Yasadiklarima tercuman olmus. Tesekkurler…

    Bu arada, birkac gecedir, gecenin ortasinda 03.30 – 04.30 arasi tam ruya gorurken ruyanin ortasinda uyaniyor ve cin gibi oluyorum. Bunda menopoza yaklasiyor olmamin mi yoska yukarida listelemekten ben yoruldum dediginiz son enerji degisimleri mi, yoksa hepsi birden mi etkili oluyor merak ediyorum. Dun bir arkadasim kendisinin de ayni sekilde gecenin bir yarisi uyanip fal tasi gozlerle nasil uyuyacagim diye yatakta donup durdugunu soyledi, gerci o da benimle ayni yaslarda ve menopoz konusu onun icin de gecerli olabilir. Bilemiyorum… Bunu deneyimleyen baska kimse var mi merak ediyorum. Sevgiler Mor Alev ve cok tesekkurler.

    Liked by 1 kişi

    1. Merakını gidereyim Sevgili İpek 🙂 Bu enerjiler bizi daha bir farklı etkiliyor demek ki. Günlerdir uykusuzum, ama ben sebebini bildiğim ve her enerji dalgasında böyle oldugum için kendime yumuşacık bir sesle “şiiişş sakiiin” diyorum.
      Kafamızı boşaltıp, gözlerimizi kapatıp, sadece sakince nefes alıp, gülümsemeyle beklemek gerek.
      Gününüz güzel geçsin 🙂

      Liked by 1 kişi

      1. Sevgili Zuzu seni gördüğüme çok sevindim. Özlemişim. Sevgilerimi yolluyorum. Hepimize kolay gelsin. Hepimizin yolu açık olsun.

        Beğen

  11. Sevgili Mor Alev, 8-8 Arslan kapısı günü yada gecesi yapılmasını / yapılmamasını tavsiye edeceğiniz herhangi bir davranış,eylem,meditasyon vs var mı? Teşekkürler

    Beğen

    1. Sevgili Selim, sessiz anlar ve mümkünse meditasyonla bu enerjilere kalpten hoş geldin demek ve teşekkür etmek bence yeterli olacaktır. Çok yüksek enerjiye maruz kaldığımız için şu sıralar gün içinde sık sık derin nefeslerle ana dönmek ve şükranda olmak da en iyi yollardan biri. Günü geldiğinde başka bir şey önermeye yönlendirilirsem, onu da yayınlayacağım. Çok teşekkürler.

      Beğen

  12. Mor Alev merhaba ben eril dişil enerjiyle ilgili kitabi buldum. Çok tesadüfi şekilde karşıma cikti 🙂 yazarının kitap tanıtım videounu da izleyince içim sıcacık oldu ve kitabi aldım. Signum-Doğan Kitap- Arda Bafra

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.