Bilinçaltı İnançlar, Şablonlar ve Arınma (3/4)

Eğer okumadıysanız, bu yazının birinci bölümü için buraya, ikinci bölümü için de buraya tıklayınız.

Sevgili Dostlar,

Bildiğiniz gibi, bu yazı dizisi orijinalde üç bölüm olarak planlandı ama bir dördüncü bölüme de ihtiyaç olduğunu gördüm. Böylece Akaşik Kayıtlara da layık olduğu zamanı verebileceğiz.

Bildiğiniz gibi 10 Mayıs’ı 11 Mayıs’a bağlayan gece hemen saat 00.42 de harika bir Wesak Dolunayı var. Bu dolunay Akrep’te olduğu ve Plüton’la Güneş ve Ayın uyumlu açılarını da içerdiği için, ana teması ne olsa beğenirsiniz??? Bilinçaltı! İşte bu bloğun hamileri böyle çalışıyor, bir hafta önce bu yazı dizisine başlarken zamanlamanın böyle muhteşem olduğunu gerçekten “bilinçli” olarak fark etmemiştim. Bu dolunay büyük bir bilinçaltı temizliğe hazır olalım!

Geçen iki yazıda bilinçaltı inançların nereden geldiğini, neye hizmet ettiğini ve nasıl onların farkına varabileceğimizi öğrendik. Özetle:

  1. Bilinçaltı inançlarımız biyolojik ebeveynlerimizden ve atalarımızdan DNA yoluyla, geçmiş yaşamlarımızdaki deneyimlerimizden ve içinde bulunduğumuz toplumun kolektif bilinçaltından gelir.
  2. Bilinçaltı inançlarımızı da, olumlu ya da olumsuz, seçerek doğuyoruz.
  3. Bilinçaltı inançlarımızın, adı üzerinde, bilinçli olarak farkında değiliz.
  4. Yaşadıklarımıza bakarak bilinçaltı inançlarımızın neler olduğunu anlayabiliriz. Bu çok basit bir yöntem. Son yıllardaki enerjiler de bu inançların gün yüzüne çıkması için çok yardımcı.
  5. Bilinçaltı inançlarımızı salıvermek için onun yerine yerleştireceğimiz yeni inancı seçmeliyiz.
  6. Yeni inanca odaklanıp onunla ilgili kanıtlar görmeyi niyet ederek eski bilinci yavaşça ve bazen de derhal salıverebiliriz.
  7. Salıverme işlemiyle sadece kendimize değil, kolektif bilince de, atalarımıza da hizmet etmiş oluyoruz.
  8. Eğer bir inanç bizden önce bir başkası tarafından salıverilmişse, bununla ilgili bilgiler Akaşik Kayıtlarda bulunuyor, ona ulaşmayı niyet ederek işimizi çok daha fazla kolaylaştırabiliriz.

Bu blogda belki yüzden fazla salıverme yöntemi bulunuyor. O yöntemlerin öne çıkanları ise şu bağlantıda. Bunlardan herhangi birini yukarıdaki prensiplerle bir arada kullanabilirsiniz.

Şimdi, bu iki yazının üzerinden birkaç gün geçti ve sizler bu bilgileri sindirme fırsatı buldunuz sanırım. Böylece bu üçüncü bölüme geçiyoruz. Bu bölümde konumuz yine bilinçaltı, Akaşik Kayıtlar ve elbette bizlere artık yardımcı olmayan inançları en kolay ve zahmetsiz şekilde salıvermek.

Bu dizide bilinçaltı ve Akaşik Kayıtlar konusuna eğilmemin sebebi şudur: Bilinçaltımızın ne büyük bir hazine olduğunu anlarsak, ona bir engel olarak değil de bir lütuf olarak bakmanın yolunu açmış oluruz. Aynı şekilde, Akaşik kayıtları da anlayabilirsek, bir takım bilinçaltı ya da bilinçli yanılsamaları, inanç ve kalıpları çok daha rahat salıverebiliriz.

Bilinçaltının Yaptıkları ve Farkındalık

Yıllardır neredeyse her gün bilinçaltıyla çalışıyorum ve her şeyi ama her şeyi kaydetme ve hatırlama yeteneğimiz olduğu gerçeğini de her gün kanıtlarıyla görüyorum. Adına beyin dediğimiz bu muazzam ve mükemmel makine, bizim için bütün bilgileri dosyalıyor, arşivliyor ve gerektiğinde bilincimize çıkarıyor. Eğer, algıladığımız her şeyin, bütün anıların, detayların bilinçli olarak farkında olsak, bilinçli halimiz oldukça zorlanırdı çünkü bütün bu dosyaların arasından tek tek gerekli bilgileri arayıp bulmaya çalışmak çok büyük ve zorlu bir görev olurdu. Karar verme mekanizmalarımız yavaşlar, gerekli davranışları gerektiği kadar hızlı yapamazdık. Oysa arka planda otomatikman ve en mükemmel şekilde çalışan bir bilinçaltımız var. Ve kararlarımızı, seçimlerimizin da büyük çoğunluğunu “düşünmeden” alıyoruz. Bilinçaltı bu kararları bir saliseden de kısa süre içinde bizim için oluşturuyor. İlginçtir ki, son araştırmalara göre kararlarımızın %99 gibi büyük bir bölümünü farkındalığımız olmadan ve düşünmeden veriyoruz ama bu sırada bu dünyada kognitif yetenekleri en gelişmiş varlıklar olmakla da böbürleniyoruz. Oysa çoğu zaman düşünmüyoruz bile!

Ancak, evet bir ancak var, bu güzel sistemi binlerce yılda oldukça fazla yanılsama, işe yaramaz şablonlar ve inanışlarla doldurduk. Yani bilinçaltımız, bizim ona yerleştirdiğimiz programlarla çalışıyor ve bu programların bir kısmı fayda yerine zarar veriyor. Böylece iki bölümdür üzerinde konuştuğumuz artık bize yardımcı olmayan bilinçaltı inanış ve davranışları salıverme, arındırma konusu burada devreye giriyor.

İkinci bölümde bilinçaltı inanışlarımızın nasıl farkına varabileceğimizi konuştuk. Bu aslında çok basit ama günlük hayatımızda sürekli kullanmamız gereken bir yöntem. Böylece belli bir şablonu ya da inancı tam hedeften belirleyebiliyoruz.

Benim önerim, farkındalığınızı artırma egzersizleri yapmanızdır, yani düzenli meditasyon ve çeşitli farkındalık çalışmaları her zaman yardımcıdır. Bunlar bütün bir gününüzü almak zorunda değildir. Sadece birkaç dakika bir yerde, birkaç dakika başka bir yerde yapılabilir. En kolay ve her gün yapabileceğiniz farkındalık çalışması beslenmeniz sırasında olabilir. Bu yediğimi neden seçiyorum? Tadı, kokusu, dokusu, ısısı nasıl? Nasıl çiğniyorum? Bana lezzetli geliyor mu? Görev olarak mı yiyorum? Keyif alıyor muyum? İçimde bu yemeğe karşı bir minnet hissi var mı? Bu soruları sormak belki sadece 30 saniye sürecek ufak bir farkındalık çalışmasıdır ve fiziksel sağlığınıza da faydalıdır. Şimdi benim bilinçaltıyla ilgili görüşlerimi öğrendiğinize göre, bir de bu konuya Melek Rehberlerin gözünden bakalım:

Bilinçaltı Zihin Asla Unutmaz

“Neden bazı insanlar harika çalışan hafızalara sahiptir ve bazıları bir sürü şeyi unuturmuş gibi görünürler? Görüyorsunuz değil mi, insan hafızası ilginç bir şeydir. Gerçekte herkesin hafızası mükemmel çalışır. Peki, bu nasıl olabilir? Karşılaştığınız her bilgi derhal bilinçaltı zihninize “indirilir.” Ancak bu “anıya” sadece bilinçli zihniniz izin verirse ulaşabilirsiniz. Peki, neden bazı insanlar bilgileri unuturken diğerleri o kadar çok şeyi hatırlıyor? Aradaki tek fark, onların “hafızaları” ile ilgili inançları ve kişisel inançlarının onların bu bilgilere erişimlerine izin vermekle ilgili inanışlarıdır.

Bunu daha iyi açıklamak için bilgisayar benzetmesi kullanacağız. Düşünün, bilinçaltı zihniniz, öğrendiğiniz, gördüğünüz, okuduğunuz ve duyduğunuz her bilgi parçasını en doğru şekilde kaydetti ama bu bir “şifre” ile korunuyor. Eğer doğru şifreyi girmezseniz, bilgisayara giremeyeceksiniz. Neyi bilinçaltında, neyi bilinçli zihinde “depolayacağınız” konusundaki ayrımdan aynı zamanda inançlarınız da sorumludur.

Karşılaştığınız tüm bilgiler bilinçaltı zihninizde bulunur. Bilinçaltı zihin hiçbir şeyi asla unutmaz. Bilmenizi istiyoruz, karşılaşmış olduğunuz her bir olgu, unsur, açıklama ya da konuyu içinde barındırır. Bu bilgilere erişim için tek ihtiyacınız “şifredir.” Bilin ki şu anda sadece bu hayatta öğrendiklerinizden bahsetmiyoruz, tüm hayatlarınızda öğrendiklerinizi de buna katıyoruz.

Hayatlar boyunca öğrendiğiniz, okuduğunuz, duyduğunuz her şey bilinçaltındadır ancak doğrudan sizin tarafınızdan öğrenilmemiş bilgiler de Var Olan Herşey’in Akaşik Kayıtlarında “tutulmaktadır.” Elbette sizin bu bilgiye de erişiminiz vardır ve gerektiğinde oradan bilgi “indirebilirsiniz.” Bazıları Akaşik Kayıtlara “süper-bilinç” demeyi tercih eder. Verdiğiniz isim bir şey fark ettirmez. En basit haliyle biz bu yazıda, evrensel bilgilerin nerede tutulduğunu ve bunlara istediğiniz zaman ulaşabileceğinizi söylüyoruz.

Bunun ufak bir temsilinin teknolojinizde tezahür ettiğini görüyorsunuz. İnternet buna harika bir örnek. İnternette pek çok milyarlarca sitede inanılmaz miktarda bilgiler bulunuyor, ancak bu bilgilerden faydalanmak için onlara nasıl ve nerede ulaşabileceğinizi bilmelisiniz.”

Bilinçaltı Filtresi

Arkadaşlar, bilinçli zihnimizin bir filtresi var. Bu, biraz da yine interneti örnek olarak kullanırsak, bazı sitelere girmemizi engelleyen filtreler gibi çalışıyor. Örneğin, Wikipedia’ya giriş engellendiğinde böyle bir filtre kullanıldı. Tabii bizim bilinçaltı-bilinçli zihin geçiş filtremiz çok daha faydalı bir amaca hizmet ediyor. Örneğin, her saniye kalbimizin nasıl attığını düşünmek zorunda kalsak, başka şeylere vakit bulamazdık! Bunu da bedenimiz ve en derin bilinçaltımız yönetiyor. Gün içinde milyarlarca data noktası beynimize iniyor, sadece sabah işe giderken gördüklerimiz bile biz farkında olmadan zihnimize yazılıyor. Aslında olan şey şudur; bilinçaltımız bu bilgileri doğru dosyalara yerleştirir ve amacı ihtiyacımız olduğunda bu bilgilere ulaşımı sağlamaktır. Bunu defalarca her seansımda deneyimliyoruz. Hipnoterapi (sahne hipnozu değil), bu filtrenin bilinçli olduğumuz halde bir süreliğine çalışmayı durdurmasına ve böylece bilinçaltına ve diğer hayatlarımıza, diğer gerçekliklerimize ulaşımımızda çok faydalı bir araçtır. Melek Rehberler şöyle ekliyor:

“Tüm hayatlarınızda kontağa geçtiğiniz bilgilerin HEPSİNİ düzenlemeniz ve bakımını sağlamanız için bilinçli düşüncenizin büyük bir bölümünü buna vermek zorunda kalırdınız. Bunlar arzuladığınız zaman ulaşabilmeniz amacıyla bilinçaltında bulunurlar. Elbette tam bilinçli bir varlık olarak bir defa daha bütün bu bilgilere bilinçli olarak sahip olacaksınız. (Mor Alev: Yani bu hayattan geçiş yaptığımızda ya da yükselişi tamamladığımızda demek istiyorlar) Fakat bu gerçeklik (3D hayat) çok özel bir odaklanma gerektirdiği için bütün bilgiler bilinçli zihninizde olsa oyun dışı kalırdınız. Ancak bilgi hiçbir zaman kilitli kapılar arkasında tutulması için bilinçaltına yerleştirilmedi, sadece organize edilmesi ve bulunmasının kolay olması için depoya kaldırıldı. Bilinçli zihniniz bir filtre olarak da çalışır. O anda neyin faydalı veya ihtiyaca uygun olduğuna inanıyorsa, o bilgiyi açığa çıkarır. “Filtre” hâlihazırdaki inançlarınız tarafından şekillenir.”

Bilinçaltına Ulaşım ve “Şifre”

Melek Rehberler diyor ki; “Bilinçaltı zihninizdeki bilgileri bilincinizde öne çıkarmanın çeşitli yolları vardır. Öncelikle sizinle paylaşmış olduğumuz şu bilgiyi tamamen özümsemelisiniz: Karşılaştığınız bütün bilgiler bilinçaltı zihninizde depolanır. Bilinçaltı zihniniz asla hiçbir şeyi unutmaz. Bunu gerçekten bilip inandığınızda bilinçli olarak ihtiyacınız olan bilgileri alabilmek için bilinçaltınıza girebilirsiniz.”

“İhtiyacınız olan bilgilere ulaşmak için bilinçaltınıza giriş yapmak istediğinizde bizlerden yardım isteyebilirsiniz.”

“Bizleri uykunuzda davet edebilirsiniz. Bu bizler için sizinle çalışmak üzere harika bir zamandır, çünkü bilinçli zihninizin filtresi çalışmamaktadır. Sadece uyumadan önce bizimle çalışmayı niyet etmeniz yeterlidir.”

“Ayrıca lütfen hatırlayın, her şeyi detayıyla hatırlamak zorunda değilsiniz. Onun yerine bilinçaltında bir tarama yapıp ilgili bilgiyi bulmalısınız. Yani bir hesap makinesinin nasıl çalıştığını bilmeye ihtiyacınız yok, sadece nasıl doğru tuşlara basınca cevabı alacağınızı bilmelisiniz.”

Arkadaşlar, benim anladığım kadarıyla “şifre” bilinçaltıyla ilgili inancımızdır. İnanarak şifreyi çözüyoruz. Böylece salıvermek ve dönüştürmek istediğimiz bilinçaltı inançlarımızı da bilincimize çağırabiliriz.

Yarın görüşmek üzere. Buradaki alıntılar için Melek Rehberler ve Taryn Crimi’ye çok teşekkür ederiz. (angelic-guides.com)


Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.


Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

5 comments

  1. Merhaba sevgili Mor Alev. Teşekkür ediyorum size, Melek Rehberlere, Taryn Crimi’ye, Üstat Saint Germain’e, kanallık yapan tüm güzel Ruhlar’a. Bilinçaltı inançlar, şablonlar ve arınma konusundaki yazılarınızdan sonra, farkındalığıma gelen en hayati konular ve yaşam derslerim yeniden karşıma çıktı, şimdi bu konulardaki yanlış bilinçaltı inançlarımı salıyor, yenilerini yerleştiriyorum ve yeni inançlarımla ilgili kanıtları yaşamımda görmeye niyet ediyorum. Bu Wesak Dolunayında hep birlikte dönüşelim ve arınalım. Sevgiler…

    Liked by 1 kişi

  2. Sevgili Mor Alev
    Senden yazı gelen günleri seviyorum. Benim Akrep Dolunayı ile kişisel maceram Pluton Enerjisini Dönüştürmek üzerine. Bu konuyu düşünüyor ve zihnimde toparlamaya çalışıyordum. Bilinçaltı, şablonlar üzerine olan yazınla düşüncelerim çoğu açıdan paralel. Kendi deneyimimi toparlayarak yazmaya çalışacağım.
    Bazen bazı inançları salıvermek çok zordur. Hatta kişi, ilgili inançları bilinçli olarak da salıvermeyi reddedebilir. Bazense defalarca denese de onun peşini bırakmayan gölgeler haline gelebilir inançları. Hades’in cehenneminde öğrendiklerimizi bırakmak istemeyiz. Cehennemi yanımızda taşır dururuz.
    Pluton, nam-ı değer Hades ölüler diyarı olarak adlandırılsa da ben plutonu bu aralar sadece hapishane olarak algılıyorum. Bazı kişiler için plutonik enerji doğuştan gelen, yoğun ve tanıdık bir enerji olsa da bazı kişiler pluton ile ancak kendi kontrolünde olmadığını sandığı deneyimler tarafından tanıştırılır. Öyle ya da böyle herkes bir dönem plutonik enerji ile tanışıyor, az ya da çok.
    Plutonik enerji bana travmaları ve uzun süren hapishaneleri hatırlatıyor. Nerede yanlış yaptım, ben bunları hak etmedim gibi cümleler ya da yoğun korku, endişe nöbetleri, tam tersine intikam arzusu, öfke ve kibir… Beynimizi esir alan ve uzun yıllar başka bir şeyi düşünmemizi engelleyen tüm güçlü ve sert duygularda plutonun parmağı var sanırım.
    Bilinçaltı düşüncelerimize gelince… Bilinçaltıyla belli miktarda barışık olmasına rağmen; yine de bazı düşünce ve inançlarını bırakmakta zorlanan kişilere yönelik yazdığım bir yazı bu. Aslında sadece kendime anlatıyorum belki de😊
    Negatif düşüncelerden kurtulmak istediğimiz zaman yapmamız gereken öncelikle o negatif duygu ve düşüncenin niçin bizi esir aldığını anlamaktır. Biz ilgili negatif düşüncenin ve bunu yaratan deneyimin bir dönem kurbanı olduk. Plutona girmiş kişi öncelikle bir dönem kurban durumunda kaldığını kabul etmelidir. Kendine zarar vermek pahasına onu esir alan öfke duygusu, kibiri ya da tam tersine gücünü inkar ederek yaşadığı bu korku… Cehennemin tam içinde bir kurban olduğumuzu kabul etmeliyiz. Kurban olduğumuzu kabul etmeden cehennemden çıkamayız.
    Yaşadığımız deneyim kolay değildi ve bu yüzden onu salıvermemiz zor. Elbette bu bizim seçimimiz değildi. Fakat artık biz bu deneyimi içimize aldık ve ruhumuzun bir tarafı karanlık…
    Persephone ile Hades’in hikayesini okumanızı tavsiye ederim. Persephone için Hades’i tanımadığı günlere dönmek mümkün değildir. Artık Persephone bir ayağı yeraltında olan bir tanrıçadır. Persephone eski masum günlerine dönmek için çabalayarak arınamaz. Persephone Hades ile bağını kabul edip, Hades’in onu (Persephone istemese bile ) değiştirdiğini kabul etmelidir. Şimdi Persephone dünyaya baharı getirmek üzere geri döndü. Gözlerinde çocuksu parlaklık yerine karanlığı içine işlemiş ama baharı tercih eden bir tanrıça var.
    Persephone olmak kolay değildir. Fakat Pluton enerjisi ile tanıştıktan sonra onu kabul etmek ve dönüştürmekten başka cehennemden kurtuluş yolumuz yoktur.
    Cehennem korkutucudur fakat uzun süre cehennemde kalmış biri cehennemini sevmeye başlar. Cehennemden çıktığında ise cehennemine karşı içten içe bir sevgi besler. Hatırlamaktan kaçtığı cehennem günleri onun için hem sevgi, hem nefret, hem de korku barındırır. Bu kadar yoğun ve karmaşık duygular ise bırakılması zor bilişsel inançlar yaratır.
    Acı verici deneyimlerin getirdiği bilinçaltı şablonları yıkabilmek mümkündür. Fakat bazen içsel olarak acı verici deneyimler o kadar ağır basar ki salıvermek zorlaşır. Cehennemden çıkmış bir ruh için salıvermek demek bazen insanın kendi içindeki karanlıkla yüzleşmesi demektir.
    Yaşadığınız acı verici deneyime rağmen, kurban olmaktan çıkabilirsiniz ve fail olmanız da gerekmez. Doğuştan gelen özünüz ve tüm Tanrısal yeteneklerinizi kullanmanız için ilgili deneyimi yaşadınız. Artık kurşun geçirmezsiniz.

    Beğen

    1. Sevgili Vesta, yorumunuz uzun ve uzun bir cevaba da layık olduğu için ancak birkaç günde size dönebiliyorum. Efsaneler ve mitoloji insan psikolojisini anlamamıza yardımcı olurlar. Okumamı önerdiğiniz efsaneyi biliyorum elbette. Astrolojiyle ilgilenen kişiler mitoloji olmadan kaybolurlardı fikrimce. Evet bu çok önemli ama sadece mitoloji de yetmiyor, felsefe ve psikoloji, hatta antropoloji ve arkeoloji de astrolojinin geniş katmanlarını anlamamıza yardımcı olur. Çünkü bir hikayeyi sadece bir yönden incelemek yeterli değildir. Plütonik enerji tanımınıza ve Plüton hakkındaki yorumlarınızın bir kısmına kesinlikle katılmıyorum. Bu, siz yanlış biliyorsunuz demek değil. Sadece benim bakış açımdan olaylar hiç de böyle görünmüyor demek. Ben Plüton’un hayatımıza ve evrimleşmemize büyük katkıları olan muazzam bir güç olduğuna inanıyorum. Bizi hapishaneye kapatan elbette Plüton/Hades değil. Kendimizi hapsettiğimiz sanal duvarları bize gösterendir Plüton. Ama o duvarları görünce yapılacak işimiz olduğunu anlarız ve ilk tepkimiz olumsuzdur, çünkü değişimi sevmeyiz. O ilişki, o iş, o inanç, o kalıp gitmelidir. Eğer bunu biz yapmazsak sanal duvarları en sonunda Plüton bizim için yıkar, bizi hayat amaçlarımıza ve gelişimimize doğru yönlendirir. Derinlerde yatan arzuları, gölgeleri, en utandığımız parçaları görmezden gelerek gelişemeyiz. Onların orada bulunmasının bir hedefi vardır. Plüton tam aksine ÖZGÜRLEŞTİRİR! BİZİ GERÇEK BİZ YAPAR. Biz Plüton enerjisini dönüştürmeyiz. O bizi dönüştürür. En sonunda anlarız ki, Plüton itilmiş, saklanmış ya da reddedilmiş parçalarımızın sevilmek üzere bir araya gelmesine yardımcı olur. O an aynı zamanda salıvermenin gerçekleştiği andır. Ve aslında zor değil, kolaydır… Görmekten kaçmadığımız sürece… ve saçılmış, dağılmış parçalarımız kabul edildikçe bir bütün olarak sevilmediğimiz hiçbir zaman, hiçbir ihtimal olmadığını da anlarız. Bu, bu sefer bir bütün olarak yeniden doğuşumuzdur. Sevgilerimle

      Beğen

  3. harika….bi örnek vericem…bazen karşımdaki kişiye onun bana anlattıklarından yola çıkarak bir analiz ve veya bir cümleyle anlattıklarını kolaylaştırmak istediğimde aniden boğazıma kaçan tükürükten dolayı konuşamaz oldum içimden onun yaşaması gereken şeyler olduğuna ve benden etkilenmemesi gerektiğine inandım…..ve kulaklarının bunu duymaması lazım sanırım dedim…sustum başka konuya geçtik….bi kaç kere başka zamanlar da aniden gelen öksürük gibi durumları yaşayınca …..bu muhteşem sistemin nasıl dengeli olduğuna…. dengenin bozulmadığına inandım ve hayata güvenim tekrar teyit oldu….muhteşem bi sistem var…..nereye gidiyor bilmiyorum sadece…sevgimi yolladım

    Liked by 1 kişi

  4. tesekkur ederim. seni takip ederek cok yol aldim.arastirmalarin,kendi deneyimlerin tecrube ve aktarimlarin,astroloji okumalari sebian sembolleri.. yasamimda buyuk sıcramalara sebeb oldu. sayende 🙏🏻 wesak zamani sevgilerimi ve tesekkurlerimi kabul et sevgili rehberim.

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.