Arkturus Grup Mesajı: Hiç kimse yitirilmemiştir

Diversity - Photo by Schlegel DoyleArktruslular Grubu olarak sizleri sevgi ile selamlıyoruz.

Birçoğunuzun acı çekmesine neden olan bu şiddet zamanlarında, sizleri derinden anlıyor ve bu yüzden umut dolu mesajlarla karşınıza geliyoruz. Yükselişin güçlü yüksek boyutlu enerjileri, bu dönemde hem Dünya’yı hem de üzerinde yaşayan herkesi etkiliyor. Ve neler olduğunu anlayamayan kişilerin, bildikleri tek şey olan “hayal kırıklığı ve korku” vesilesiyle etrafa saldırmalarına neden oluyor.

Bu enerjiler, eski ve modası geçmiş olan her şeyin açığa çıkmasına hizmet ederek, algısı açık olan kişilerin içinde değişim arzusunu uyandırmaktadır. Ancak her zaman söylediğimiz gibi, herkes kendi bilinç seviyesine göre bir şeyleri algılar ve hareket eder. Son dönemlerde bu kadar çok şiddet olaylarını görmenizin nedeni de, bundan dolayıdır. Zira güçlü yeni enerjiler, uyanmış kişiler kadar henüz uyanmamış olan kişilerin bile fark etmesi için,  derinlerde gömülü olan korku, öfke ve olumsuz duyguların yüzeye çıkmasına neden olmaktadır. Uyanmış olan birçok kişi, ne tür olursa olsun ortaya çıkan eski enerjileri fark etmekte ve onları temizleyerek (arındırarak) geride bırakmaktadır. Fakat yaşamı hala daha 3D bakış açısından algılayan uyanmamış kişiler, düalite (zıtlık) ve ayrımcılığa dayalı çözümler doğrultusunda hareket etmektedir.

Kısacası herkes, ışığın yeni ve yüksek frekanslarını deneyimlemektedir. Yetkili pozisyonlarda bulunan kişiler de, “mağdur ya da kurban” olan kişiler de… Ayrıca herkesin içindeki duygular, yüzeye çıkmak üzeredir… Ve şu anda Dünya’da meydana gelen değişimler nerede anlayışla karşılanmıyorsa, orada gösterilen tepkiler de mevcut bilinç seviyelerine göre farklılık sergileyecektir.

Bir ırka karşı nefret duygusu, geçmiş yaşamlardan gelen eski ve derinlerde gömülü olan hücresel hafızadan kaynaklanabilir. Bu duygu, mağduriyet (kurban) ya da zorbalık gibi tam anlamıyla ayrımcılık enerjisinde yaşanmış olan hayatların sonucunda oluşmuştur. Bunun altında “karmik” unsurlar yatabilir. Bugün siyah tenli olan bir kişi, önceki ömürlerinden birinde pek ala beyaz tenli bir “ırkçı” ya da bir “köle taciri” olmuş olabilir. Bunun yanı sıra, insanlığın uyanmasına yardımcı olmak amacıyla dünyevi yaşamlarında şiddet uygulamayı gönüllü olarak kabul etmiş ve bunu da ruhsal planlarına katmış olan ruhların da bulunduğunu bilmeniz, çok önemlidir.     

Bir ırk düşmanı ya da bir zorba (kabadayı), korku duygusuyla dolu olan ve bu duyguyla hareket eden bir bireydir. Bu kişi her ne kadar tehditler savursa da veya şiddet taktikleri uygulasa da, o kişiyi bunu yapmaya iten olgu, korkudur. Bu tür kişiler, sebepsiz yere kişilerin yetkilerini ellerinden alma, işkence etme, azarlama, ceza verme veya öldürme güdüsü içeren hücresel hafızalarını, genellikle diğer ömürlerine taşırlar. Ve kendilerinin de bir daha asla mağdur duruma düşürülmesine fırsat vermeme konusunda kesin kararlıdırlar. Hücrelerinin derinliklerine kazınan bu yemin, genellikle ufacık bir olayla tetiklenir ve eyleme dönüşür.

Bir ırkçının ya da zorbanın “ruhsal sözleşmesi”, aslında kişinin kendisini sevmesini (öz-sevgi) ve maneviyatının güçlenmesini sağlayan bir bilinç seviyesine erişmesine yardımcı olacak insani (dünyevi) deneyimleri içerir. Fakat bu kişi yeryüzünün enerjisiyle buluştuğu andan itibaren (Dünya’ya yeniden doğduğu andan itibaren), artık böyle bir ruhsal sözleşmenin ve yüksek maneviyat duygusuna kavuşma arzusunun olduğunun farkında bile değildir. Ve eğer “eşitlik” (insanların eşit olduğu) gayet normal bir durum olarak kabul edilirse, kendisinin şu veya bu kişiden “daha iyi / daha üstün” olarak görüldüğü toplumdaki “hayali” gücünü veya konumunu kaybedeceğinden korkarak, bildiği tek şey olan “ilkel davranış” şekline geri döner. Böylece kendisini “yetkili/güçlü” hissetmek adına, baskı veya şiddet gibi 3D araçlarını kullanmayı seçer.

Daha önceleri statükodan (mevcut durumdan) memnun olan pek çok kişi, şimdiye kadar değer verilen çoğu yaşam kuralının sadece eski inanç sistemine dayalı kavramlardan ibaret olduğunu algılayarak, artık değişimin ve tüm insanlar arasında birlik olmasının gerekliliğini idrak etmiş durumda. Size göre Dünya, sanki geriye gidiyormuş gibi gelebilir ama hiç de öyle değil. Tam tersi, Dünya uyanıyor! Artık bazı yasaların, inanç sistemlerinin ve statüko durumlarının, eskiden olduğu gibi körü körüne kabul edilecek kadar güçlü enerjiye sahip olmaması, insanlara zorla ya da günah diyerek kendilerine ait olmayan fikirlere veya inançlara uymaları için baskı yapılması yerine, kendi kendilerine seçim yapabilme imkânı sunuyor.

Varolan Her Şey, Bir’in kapsamında ve Bir’den olmadır. Her zaman böyle olmuştur ve sonsuza kadar da böyle olacaktır. Çünkü mevcut olan sadece BİR’dir.  Evet, sonsuz şekil ve çeşitlilikte bireysellik olmasına rağmen, her birey daima BİR’in bünyesinde bir parçadır. Bu yüzden… Başkaları hakkında ne düşünüyorsanız, ne olduklarına inanıyorsanız ya da onlara ne yapıyorsanız, bunların hepsini gerçekten kendiniz için düşünüyor ve kendinize yapıyorsunuz demektir. Çünkü SİZ, o BAŞKALARI dediğiniz kişilersiniz. Bu gerçek, sadece meditasyon ya da spiritüel grubunuzda konuşulacak güzel bir konu değildir. Yaşanması gereken, bir gerçektir.

Ne tür bir enerjiyle hizalanırsanız, onu deneyimlersiniz. İnsanoğlu olarak sizler, hem inandığınız şeyin enerjisiyle hem de bu inanca yüklemiş olduğunuz enerjiyle hizalanıyorsunuz. Peki, siz kendinizi hangi enerjiye uyumluyorsunuz? Gerçeğin enerjisine mi, yoksa “görünüşe” dayalı kavramların enerjisine mi? İşte “Çekim yasası” budur. (Hangi enerjiye uyumlanırsanız, onu kendinize çekersiniz.)

Sık sık içinizdeki o sessiz ve sakin yere çekilip kendinizi merkeze alın ve gerekli kararları, seçimleri veya davranışları buradan eyleme geçirin. (Maneviyat anlamında) tam filizlenme aşamasındayken arkaya yaslanıp, “Her şey yolunda. Tek gerçek Yaratandır… Her şey sadece bir yanılsama” diye düşünüp hiçbir şey yapmamak spiritüellik değildir. Çünkü siz bu gerçeğin bilincine tamamen vakıf oluncaya kadar, bunların hepsi sadece birer cümle olarak kalacaklardır. Yine de, sadece bu gerçeği kabullenmek ve onurlandırmak bile, önemli bir ilk adımdır. Zira bu ilk adımın sonrasında, atmanız için yönlendirildiğiniz hangi beşeri adımlar var ise, o adımlarla ilerliyor olacaksınız.  

Bazılarınız harici bir müdahalede bulunmamak, ancak olaya karışmış olan herkese sadece Işık tutmak veya ışık göndermek üzere yönlendirileceksiniz. Kimileriniz ise barışçıl bir gösteriye katılmak, imza kampanyasında bir dilekçeyi imzalamak veya bir liderlik rolünü üstlenmek üzere yönlendirileceksiniz. Ancak bunların hiç biri, intikam enerjisine (ayrımcılık enerjisine) dayalı eylemler olmayacaktır. Her zaman, (Birliğin idraki içinde) spiritüel anlamda düşünülmüş ve Sevgiye dayalı eylemler olacaktır.

Bazıları vardır ki, bir takım sorunlarla defalarca karşı karşıya kalırlar ve bir noktada öyle bir bıkkınlık yaşarlar ki, “yeter artık!” diye bağırırlar. İşte bu nokta, yüksek frekanslı bir varlık olmayı ve yüksek frekanslı açılardan bakmayı öğrenecekleri yolculuğun başlangıcıdır. (Mor Alev: Burada Baş Melek Michael (Mikail)’in geçen yıl bize anlattığı “Artık Yeter!” enerjisinin bir başka tarifini görüyoruz. Bağlantısı burada.)

İnsanoğlunun büyük bir kısmı, şimdilerde böyle bir durumla karşı karşıya gelmektedir. Şunu bilin ki gözlemlediğiniz her şey, maddesel anlamdan ya da dış görünüşünden çok daha fazla derin mana taşımaktadır.

Spiritüel bir varlık olarak “maneviyat” duygusuna tam anlamıyla haiz olmak için atılması gereken ilk adım, zaten bu duygunun içinizde olduğunu idrak etmektir. Bu duyguya erişmeniz gerekmez, çünkü o duygu sizi asla terk etmemiştir. O sizin varlığınızın fark edilmeyi bekleyen gerçeğidir. Kendinizi, spiritüel olmaya çalışan bir insan gibi değil de, “insani deneyimler yaşayan spiritüel bir varlık” olarak görmenizin zamanı gelmiştir.     

Üçüncü boyut dünyanın zıtlık ve ayrımcılık üzerine kurulu tüm kavramları ve inanç sistemleri, aslında çok yüksek bir merdivenin en alt basamağıdır. İnsanların çoğu, bu merdivenin üst kısımlarında kendilerini yeni ve harika yerlere çıkaracak olan sonsuz sayıda basamağın bulunduğunu fark etmedikleri için, alt basamağa adım atmaktan korkmaktadırlar.

Sevgi, herkesi Bir’in içinde birleştiren enerjidir. Yüksek boyutlu enerjiler Sevgi, Birlik ve Bütünlük enerjileridir. Yükselişin anlamı budur. Ancak yüksek frekanslarla aynı rezonansta titreşebilmek için,  hala daha düşük frekanslarda titreşen şeylerin fark edilmesi ve temizlenmesi gerekir. Bunun için de tüm düşük frekanslı enerjilerin, yüzeye çıkması lazımdır. Her “arınma” işlemi, bilinçli bir haldeyken (uyanıkken) gerçekleşmez. Birçoğu, siz gece uyurken gerçekleşir. Hayatınızda belirgin ve köklü değişiklik yapacak olan şeyler, bilinçli olarak (uyanık halde) dikkatinizi vermenizi ve arındırmanızı gerektiren meselelerdir.

Her canlıyı birbirine bağlayan enerji, Dünya’nın “sevgi” dediği, ancak bireysel bilince göre yorumladığı kavramın çok ötesinde bir gerçekliktir. Bu “bağlılık” enerjisi, zıtlık ve ayrımcılık ağı ile sarılmış olan bir bilinç tarafından yorumlandığı zaman savaş, tecavüz ve suiistimal gibi olaylar şeklinde, (yani canlılar arasında ayrım olduğu inancını yansıtan türlü şekillerde) tezahür olacaktır. Bu tür sevgi, sadece “layık görülen” kişilere ifade edildiğinden dolayı, her zaman sınırlı ve kişiseldir.

Oysa aynı enerji daha gelişmiş bir bilinçle yorumlandığı zaman, kendiliğinden ve bilinçli olarak düşünülmeden kişinin kendisi ve tüm canlılar arasındaki “bağlılığın” manasını yansıtan bir şekilde, (yani hiç kimseyi kayırmaksızın ve herkesi sevgi kapsamına alacak şekilde) tezahür edecektir. Bu tür bir Sevgi enerjisi, layık olma kavramına ya da renk, dil, görüntü veya finansal statüye dayalı bir enerji değildir.

Başkalarını yargılamamaya gayret edin. Çünkü her birey, o an erişmiş olduğu en yüksek bilinç seviyesinin doğrultusunda hareket etmektedir. Hayata bilincin düşük seviyelerinden bakan ve o doğrultuda yaşayan kişiler, bildikleri şeylerden çok daha fazlasının olduğuna ya da sevgi enerjisinin herkesi kapsadığına dair hiçbir fikre sahip değillerdir. Herkesin evrimleşme süreci devam etmektedir. Ancak evrimleşme, bir anda gerçekleşmez. Bu yolculuğun ciddi bir şekilde başlaması için, kişinin yaşadığı deneyimler sonucunda kendisini evrimleşmeye açmaya ve gelişmeye hazır hissetmesi gerekir. Bazılarının bu yolculuğa hazır olması, birkaç ömür bile sürebilir.

Gerçi son zamanlarda Dünya’da meydana gelen olaylar, birçok kişiyi içinde bulundukları hipnotize durumundan çabucak uyandırıyor. Zaman artık doğru zamandır ve büyük bir çoğunluk, bu yolculuğa artık hazır durumdadır.

Bu dönemde yeryüzüne ulaşan yüksek titreşimli enerjilerin yoğunluğu, oldukça fazla ve sizler de bunu çeşitli şekillerde hissediyorsunuz. Bazı ruhlar, daha sonraki bir dönemde yeni enerjilere bedenlenmek umuduyla sadece gitmeyi seçiyor. Bu durum, insanoğlunun gerçekleştirmek istediği ve şimdilerde de gerçekleştirdiği “merdivenin bir sonraki basamağına topluca ayak basma” girişimidir.

Sık sık “sessiz farkındalık ve tefekkür” içinde dinlenerek, bu konuştuklarımızı düşünün. Günlük yaşantınızın her suretini, kendi merkezinize çekilerek yaşayın ve gerçekliğini görünüşe göre değerlendirdiğiniz için pek hoşunuza gitmeyen her surete sevgi gönderin. Korku, öfke, hayal kırıklığı, tiksinti duyma vb. gibi duygularınız kabardığında, onları bastırmamaya veya karşı koymamaya çalışın. Çünkü onlar, inanç sisteminizi anlamanıza yardımcı olan araçlardır.

Her şey plana göre yürümektedir. Şimdiye kadar hiç kimse gerçekten ölmemiştir. Hiç kimse, Bütün’den ayrılmamıştır ve asla da ayrılmayacaktır. Hiç kimse yitirilmemiştir. Hepiniz, bunun bilincine varabilmek için bu muazzam yolculuğa çıktınız.

Bizler Arktruslular Grubuyuz.

Çeviren Mor Alev Dostuna, Arkturuslulara ve mesajı ileten  Marilyn Raffaele’e çok teşekkürler. (www.onenessofall.com).

Bu dönemde salıverme, arınma, kendinizi tanıma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, potansiyelinizin bütününü gerçekleştirmek üzere Yüksek (Öz) Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Telif Hakkı©2016 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Copyright © 2016 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

8 comments

  1. Teşekkür ederim, deneyimlediğim her olayı algılayabilmeme inanılmaz yardımcı oluyor yazılarınız. Her yayınızı büyük bir merakla okuyorum, büyük bir merakla bekliyorum. Bu yayınız için de tekrar teşekkür ediyorum iyi ki varsınız.

    Liked by 1 kişi

  2. muhteşem, aydınlatıcı, ilham verici ve HAKİKATe çağıran bir mesaj… bu emeğinize ve yüreğinize ne kadar teşekkür etsem az.
    yargılamama kısmı için çok çaba sarfediyorum çünkü bu konuda henüz BİRlik duygusunu tam hissedemiyorum. 3D de hata ve kabahat sayılan şeyler için hukuk çerçevesinde yargılanmaları ve ceza almalarını istiyorum suçlara bulaşanların, 4 yaşında çoçuğa tecavüz edenlerin… Ama derinde o ruha ışık ve sevgimi yollamayı başarabilmeye başladım. içinde acı ve korku olmayan dışında acı ve korku yaratmaz… işte burda kabul ve yargı sınırı hala bende tam oturamıyor, umuyorum ki ben de evrimleştikçe yol aldıkça kabım da genişleyecek.
    lütfen hep yaz sevgili moralev, lütfen hep çevirilerinle destek ol sevgili moralev dostu ve lütfen bizi BİR olduğumuzu hatırlatın tüm diğer boyutların ışık ve sevgi varlıkları…

    Beğen

  3. okuduğum her cümleyi anlıyor algılıyorum zaten gün içinde yaşamış farkında olmuş oluyorum….inanılmaz yardımı oluyor mesajlarınızın teşekkür ederim….kendimi teyid ediyorum…sevgimi yolladım herkese….

    Liked by 1 kişi

  4. Ben de şunu anlayamıyorum bir türlü… Eğer her şey zaten çoktan Tek ve Sonsuz Yaratıcının zihninde çoktan olup bitmiş ise biz neyin çilesini çekiyoruz yahu…

    Beğen

    1. Sevgili Yılmaz, bu gerçeği kabul edememenin çilesini. Başımıza gelen her şeyi BİZ getiriyoruz. Sorumluluk bizde. İllüzyonda istediğimiz kadar kalabiliriz. Bize hediye edilmiş özgür irademizle kendi gerçeğimizi yaratıyoruz. Sevgilerimle

      Beğen

Yorumlar kapatıldı.