Kitlesel Travma ve Yas, Biraz da Sohbet

Sevgili Dostlar, önceki gecenin darmaduman ettiği hayatımızın parçalarını yavaş yavaş toplamaya çalışırken öncelikle sizleri bu hayattan bir diğerine geçiş yapanlar, onların sevenleri, aileleri, yaralılar ve aslında şu anda travma geçiren tüm halkımız için müzik eşliğinde birkaç dakikalık saygı sessizliğine davet ediyorum.

Aşağıdaki şarkıyı sessizce dinleyin. Duyguların üzerinize yağmasına izin verin. Ben dinlediğimde bu sıcak yaz sabahında sanki enerjik bir yağmur usul usul yağıyordu. Gözyaşlarımızın şifasını düşündüm. Bizimle hisseden milyarlarca meleğin her birimize şefkatini verdiğini gördüm. Ama şimdi sadece dinleyin, sonra sohbetimize devam ederiz.

Klasik müzik ya da meditasyon müziği yerine bir pop şarkısını seçtim. Dün akşamüstünden beri zihnimde çalıyor.

Çelik ve et bir olduğunda kan akarsa
Akşam güneşinin renginde kuruyacaktır
Yarının yağmuru lekeleri yıkasa da
Bir şeyler zihnimizde hep kalacaktır
Belki bu nihai eylem olmak zorundaydı
Bir ömrün tezini onaylamak için
Şiddetten hiçbir şey kazanılamaz, hiçbir zaman kazanılmadı
Öfkeli bir yıldızın altında doğanlar
Ne kadar kırılgan olduğumuzu bize unuttururlar
Yağmur yağmaya devam edecek
Bir yıldızın gözyaşları gibi
Yağmur söylemeye devam edecek
Ne kadar kırılgan olduğumuzu

Evet, Cuma gecesinin bize hatırlattığı şeylerden biri fiziksel yaşamımızın ne kadar kırılgan olduğu idi.

Sevgili dostlarım, hüzün hatta yas yaşamak doğaldır. Kaybettiğimiz sadece yaşamlar olmadı, emniyet duygumuzu ve insanların sağduyusuna olan inancımızı da kaybettik. Bir gecede devasa bir travma yaşadık. O yüzden yasın aşamalarını yaşamamızın sağlıklı olduğuna inanıyorum. Kısaca, inkâr, öfke, hüzün, kabullenme ve en sonunda hayata dönüş. Bu sıralama değişebilir, biri diğerinden daha uzun sürebilir. Hislerin içinizden akmasına izin verin, belli bir aşamada fazla takıldığınızı hissederseniz, onu salıvermeye karar verin. Dün bize verilen çalışmada o yüzden “topraklanma” parçası da verildi. Elbette yası en sağlıklı şekilde ve en kısa zamanda aşmak istiyoruz ama doğrusu söylemek gerekirse ne kadar sürecek bilmiyorum.

Healing broken heartOlan bir başka şeyse yaşadığımız kitlesel travma. Ben dün bir gecede beynimde yeni nörolojik bağlantılar geliştirdiğimi fark ettim. Eskiden bana evimi, çocukluğumu hatırlatan ezan sesinin birden bire “şiddete çağrı” ile yer değiştirdiğini gördüm. Dün ne zaman ezan okunsa “galiba yine insanları dışarı çağırıyorlar” demeye başladım, çağırmıyorlardı tabii ama yine de ensemin ve çenemin kasıldığını hissediyordum. Yani sözün kısası, bir gecede beynimiz yıkandı! İşte buna travma tepkisi denir.

Ankara’daki dostlarımızın bomba sesleriyle yaşadıkları korkuyu, endişeyi düşünmek bile içimi yakıyor. O kapıyı kapatmak istiyorum ama bunun sağlıklı olmadığını da biliyorum. Dünkü çalışma her türlü travmayı sağlıklı bir şekilde atlatmamıza yardımcı olacaktır.

Peki ya çocuklarımıza bunu nasıl anlatacağız, onları nasıl şifalandıracağız? Bizim gibi enerji çalışmayanlar nasıl bütün bunlarla başa çıkacaklar? Travma Tepkisi ve Travma Sonrası Stres hakkında aynı anda birkaç yazı yazmaya başladım, amacım enerjilerle çalışsın çalışmasın, inancı olsun olmasın hepimizin kullanabileceği pratik önerilerde bulunmak. Belki oradan oraya yayılır ve bütüne faydası olur.

Ama arkadaşlar, sanırım çoğunuz benimle hemfikir, ben yoruldum, biz yorulduk. Nice saldırısından beri sürekli çalışıyorum, hem bedensel, hem zihinsel hem de enerjik olarak. Ailede eski hastalıklar, tansiyon dengesizlikleri, kalp çarpıntıları geri geldi, (travma sonrası stres semptomları), bizde varsa sizde de farklı farklı iyi hissetmeme durumları vardır. Önce kendi sağlığımıza bakmamız gerekiyor.

O yüzden bugün dün verilen enerji çalışmamızı yaptıktan sonra dinlenelim. Kendi gerçeğimize çekilelim. Biliyorum, gözlerinizin önünden o vahşet resimleri geçiyor. Bağları kesin. Aynı benim ezanla aramdaki olumsuz “şiddet çağrısı” bağını kestiğim gibi.

Bugün yalvarırım kendinizi korku saçan gazete ve televizyonlardan uzak tutun. Ne olduğunu biliyoruz, tekrar tekrar aynı sahnelere dönmek sadece psikolojimizde şifalanması çok zor yaralar açıyor. Cahil kalın demiyorum ama biraz dinlenin diyorum. Ben de öyle yapacağım. O yüzden travma sonrası ile ilgili yazılar ne zaman yayınlanır bilmiyorum.

En değer verdiğiniz kişilerle, en değer verdiğiniz aktivitelerle vakit geçirin. Ben sabahın erken saatlerinde tekrar müziğe yöneldim. Sizin şifanız da sizin en değer verdiklerinizde.

Eris bu sefer altın elmasını Türkiye’nin kalbine fırlattı. Bu konuda da sonra konuşacağız. Yarın yeni bir haftanın ve pek çok açıdan yeni bir hayatın başlangıcı. Ama siz anda kalın, dinlenin ve yarını yarın yaşayalım.

Dün yazdım, bugün de tekrar ediyorum. Biz bunu hep beraber aşacağız, alınan derslerin ne olduğuna bakacağız. Umutsuzluğa yer yok. Bizler Işığız, bizler Şifayız, bizler saf Sevgiyiz. Bu gerçekliği tamamen dönüştürebiliriz. Hep beraber, birlikteyiz, BİRiz!

Sevgilerimle

©2016 Mor Alev

Bu arada biraz tatsız bir not düşmek istiyorum. Facebook’taki makale bağlantılarının altına dün hakaret içeren, saldırgan ve önyargı dolu yorumlar bırakan ve diğerlerine bunları kopyalayan arkadaşlar, biliyorum öfkelisiniz, siz de travma tepkisi veriyorsunuz ama bu sayfa, bu platform saygı ve sevgi temelleri üzerine kurulmuştur. Beğenmediğinizi okumayın. Fakat okuyan ve faydalı bulan kişilere ve yazara da saygı gösterin. Sizleri Facebook’ta engellemek zorunda kaldım. İsterseniz bloğu okuyabilirsiniz tabii. Ama yaşam koçluğu, yoga öğretmenliği gibi mesleklerinizi hakkıyla yapabilmek için bunu aşmanız gerekiyor. Evet, Facebook özel bir şey bırakmıyor, mesleklerinizi de gördüm. Bu blogun önerilerini beğenmiyorsanız, mutlaka size uygun başka çalışmalar vardır, onlara dönün.

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

16 comments

  1. Moralev sevgilerimle…bilgilerin ve önerilerinden cok faydalanıyorum, bu sayfa sayesinde cok yol aldım. Sonsuz sevgilerimle..

    Liked by 1 kişi

  2. Önceden sürekli mailleriniz geliyordu.şimdi gelmiyor.çok rica etsem mail adresim nilgunmeteoglu2016gmail.Com sizi cok takip etmek istiyorum. Tşkler. …

    Beğen

    1. Sevgili Nilgün, bu halka açık bir blog olduğu için abonelikleri ben değil de siz yönetiyorsunuz. Acaba spam dosyanıza baktınız mı? Belki oraya düşüyordur mesajlar. Yoksa takip et butonuna tıklayarak yeniden abone olmanızı önermekten başka çare göremiyorum. Sevgilerimle

      Beğen

  3. hayatımda hiç yas tutmakla karşılaşmamış biri olarak, vücudum verdiği tepkileri anlamlandırmakta inanılmaz zorluk çektim. baş ağrıları, titremeler, denge sorunları, öfke, korku, her şey ilk defa bu kadar apaçık önüme döküldü. bu blogu okuyanlar nasıl olsa ne demek istediğimi anlayanlar olacaktır; umutsuzluk çok iyi geldi. hafifletti. inanç ise yerini güçlendirdi. kendime, evrene, ne yapmak, kim olmak istediğime inançtan bahsediyorum. içimden geçenleri derleyip toparlamam zaman alacak, o yüzden dün denk geldiğim bir şeyi paylaşmak istiyorum.

    “you may feel like you have been buried, but actually you have been planted”

    Liked by 2 people

  4. Yazılarınızla aydınlanıyorum Teşekkürler. İçinde bulunduğumuz bu dönem enerjilerin bizim üzerimizde yaptığı yıpratıcı etkilerdir , kişisel görüşüm zorda olsa sakin kalabilmektir yeni bir model önümüze sunuluyor neler olacak bilinmez iyi olmasını diliyorum.

    Liked by 1 kişi

  5. Ben de o Ankara’da yaşayanlardanım. Evim anayola bakıyor. Dün gece dalmışken, bir araç çok sesli geçti, istemsizce sıçradım. Sonra güldüm kendime. 🙂 Bir süre süre sonra zor durumlarda bile tepki vermeden işimizi yapmaya devam edeceğiz. Etrafa korku enerjisi yaymamız son bulacak ve bütün bunlar bizi daha da güçlendirecek.
    Şu durumda bop projesi Türkiye üzerinde gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bize ilgilenmemiz gereken bir şeyler verdiler, ama bu arada doğudan hiç haber gelmiyor. Bence uyanık olup bölgeye ışık saçıcı meditasyonlar yapmak gerek. Atatürk Kurtuluş Savaşında bu toprakları aynı nedenle çok iyi korumaya çalışmıştı. Gençliğe Hitabe’nin zamanı geldi. Biz de ışığımızı koruyarak bu oyunu bozabiliriz. En küçük ışık, En güçlü karanlıktan üstündür. Sevgilerimle…

    Beğen

  6. Sevgili Moralev,
    Şifalanacak çok şeyin olduğu bir coğrafyada doğup yaşamak bizim seçimiiz
    Son yaşadığımız olaylar hepimizi yaraladı üzdü hatta ümitsizliğe düşürdü ama olan her olayın mutlaka iyilik ,güzellik ve aydınlanmaya hizmet ettiğini asla unutmayalım
    Çünkü biz bir bütünüz kontrolünü ve ışığını kaybetmiş parçalarımıza sevgi ve ışık göndermektten onlar için Yaradana kalplerindeki ışıkla buluşmaları için dua etmekten başka çözüm yok .
    Sevgili Moralev önerileriniz enerji çalışmalarınız için çok teşekkür ediyorum
    Yüreğinizin sıcaklığını sevginizi hep içimde hissediyorum iyiki varsınız
    Ben ailemde anlayacak herkese korkuya kapılmadan sevgiye ihtiyacı olanlara sevgi göndermelerini öfkenin ve nefretin karanlık girdaplarına düşmemelerini anlatıyorum
    Sevgi ille kalın.

    Liked by 1 kişi

  7. Sevgili moralev duygularımı, yaşadıklarımı öyle güzel ifade ettiniz ki..Korku ve fiziksel semptomları tam bitti derken yeniden ortaya çıktı. Uzun zamandır yaşamadığım kalp çarpıntısı ve denge problemleri ve daha pek çok semptom….Daha yapmamız gereken çok şey derinlerde arındırılması gereken korkular var..sanırım bu kez iyice silkelenicez…Tam zamanında gelen önerileriniz için sonsuz teşekkürler…. Sevgi ve saygılar…

    Liked by 2 people

  8. Sevgili Mor Alev, bir süredir çok yorgun hissediyor, herşeyden uzak kalmaya çalışıyor ve sürekli uyuyordum. Birşeylerin geldiğini biliyordum ama hiç ipucu yoktu. Cuma günü elime Pema Chodron’un “Herşey Darmadağın Olduğunda” kitabı geçti ve okumaya başladım. Aynı günün akşamında herşey hakikaten darmadağın oldu. İnsanlara hizmet etmek amacıyla oluşup toplumlara acı ve ıstıraptan başka birşey vermeyen devlet yapıları, kandırılarak birbirlerine düşman edilen insanlar, hiç bir suçu olmadığı halde vahşice öldürülen genç insanlar, bir hiç uğruna yaşanan korkunç dram beni ve beraberinde herşeyi darmadağın etti. Durum ne kadar acı olsa da okuduğum kitap biraz olsun yolumu aydınlattı, hepimizin ışığı birbirimiz için, kısaca paylaşmak istedim.

    “Her şeyin darmadağın olması bir tür sınama ve aynı zamanda bir tür şifadır. Meselenin bu sınavı geçmek veya bu sorunu altetmek olduğunu sanırız, ama gerçek şu ki meseleler gerçekten çözülmez. Bir araya gelirler ve darmadağın olurlar. Tekrar bir araya gelirler ve tekrar darmadağın olurlar.
    İşte böyle olur. Şifa, bütün bunların olması için yer bırakmaktan gelir: keder için yer, rahatlama, bedbahtlık, sevinç için yer bırakmak(…..) Her gün bize açılmamız veya kapanmamız için pek çok fırsat verilir. En değerli fırsat olanları kotaramayacağımızı düşündüğümüz bir yere geldiğimiz zaman ortaya çıkar. Bu çok fazladır. Çok ileri gitmiştir. Kendimizi kötü hissederiz. Bu durumu içinden uygun bir şekilde çıkacak şekilde yönlendirebileceğimiz bir yol yoktur. Ne kadar çabalarsak çabalayalım işe yaramaz. Hayat bizi yerimize mıhlamıştır(….) Bu korku ve ürperme karşısında çözülmemek, fakat bunu mücadele etmeye son vermenin ve dosdoğru bizi tehdit eden şeye bakmanın zamanının geldiğinin bir mesajı olarak kabul etmek de bir başka sağlık işaretidir. Hayal kırıklığı ve kaygı gibi şeyler bize bilinmeyen bir alana girmek üzere olduğumuzu söyleyen habercilerdir(….) Ruhsal yolculuk umudun ve korkunun ötesine geçmeyi,
    bilinmeyen alana adım atmayı, sürekli ileri gitmeyi gerektirir…

    Beğen

Yorumlar kapatıldı.