Hilarion: Özgürlük, Sevgi, Birliktelik, Barış, Uyum Meşalesini Alın ve Yükseklerde Tutun

Jeremy Paul - Wildlife artistSevgililer,

Dünya çapında gelişen olaylar yoğunluğunu ve sıklığını artırıyor. Bu tesadüf değil, bu önceden düşünülüp taşınılmış bir plandır. Güç pozisyonlarının bazılarında insanlığın ve bu gezegenin en yüksek hayrına olmayacak şekilde davrananlar olduğunun farkında olun.

Bu enerjileri etkisizleştirmek için, siz Işık İşçileri, ışığınızı tutmaya, bütünün iyi, doğru ve saygın olduğuna inanmaya devam etmelisiniz. Eğer siz bu ilkeleri taşımaz, tutmazsanız, bu zamanlarda bunu kim yapacak?

Lütfen anlayın, bu enerjiler insanlığın kalplerindeki uyanışı gerçekleştiriyor. Olanlar ne kadar felaket görünürse görünsün, dünya çapında ne kadar çok kaygı verici eylemler yapılırsa yapılsın, bilin ki bu eylemler aslında insanlığın Yüksek Kalbini uyandırıyor.

Doğrusuna bakılırsa, şimdiye kadar yerleştirilen her şey, kaos yaratmaya çalışanların aleyhine işliyor. Ne kadar kaos yaratılmaya çalışılırsa, dünyada o kadar çok insan içlerinde derinlere iniyor ve kalpten konuşuyor, davranıyor ve düşünüyorlar. Bunun da bir dengeleyici etkisi oluyor, ıstırap yaratmak üzere yapılan her şey sıfırlanıyor ve gezegene daha çok yüksek titreşim ve frekans getiriyor.

O zaman, Sevgililer, görünürde olanın ötesine bakmaya çalışın, olayları geniş perspektiften görmeye çalışın ki onların içinde hapis kalmayın. Kaos gerçekleştikçe, durup seyretmek zor, anlıyoruz. Kardeşlerinize böyle davranıldığını seyretmeniz çok zor.

Siz Işık İşçilerinin yardımcı olmasının en iyi yolu, Işığınızı ve her şeyin İlahi plana göre geliştiğine olan inancınızı korumanız ve yüksek tutmanızdır. Bu kaotik güçlerden insanlığa ne fırlatılırsa fırlatılsın, insanlığın bunu tersine çevirme gücü var ve insanlığın yaptığı da budur. Sadece bunu ana akım medyanızda görmüyorsunuz.

Dünyanın her yerinde daha da çok insan yapılan hamlelerin farkına varıyor ve kaosu getirenler hala daha eski paradigmanın ufalanıp döküldüğünü; birlik, barış, uyum, birlikte çalışma ve sevgi paradigmasının hüküm sürdüğünü bilmiyorlar. Ve yeni paradigma hüküm sürecektir!

Gezegenin her köşesindeki insanlar anlamlı sorular sormaya başladılar. Neden 21.yüzyılın 2016 yılında işler geriye gidiyor veya geriye gidiyormuş gibi görünüyor? Sanki insan haklarında, karşılıklı saygı konularında hiç yol alınmamış gibi görünüyor. Ama bunların hepsi insanlığın kendini gözden geçirmesi için oluyor, böylece her bir şahıs kendi içine dönüp orada neler olduğunu keşfediyor. Sadece bu bile cesaret verici, çünkü sonra bunun dış dünyada da oluşmasına yol açıyor.

Gerçekte, nerelerde ırkçı düşünceler, zalim düşünceler hatta öldürücü düşünceler taşıyorlar? Çünkü bilin ki olan her şeyi insanlık yaratıyor. İşte bu yüzden sizleri güncel olaylar olduğu sırada seyretmekten biraz çekilmenizi istiyoruz. En yüksek ve en iyi olana uyumlanmanız için tabiata çıkmanızı öneriyoruz, bu sizin fiziksel, zihinsel, duygusal, astral ve eterik bedenlerinizin uyum ve dengede kalmasını sağlayacaktır. Bu sizin Tanrı Benliğinizle bir hizada kalmanızı sağlayacaktır.

Azınlıkta olanlara, rengi başka olanlara, diğer etnik gruplara sevgi ve desteğinizi verin. Olanlar evrenin hiçbir köşesindeki hiçbir gezegende kabul edilemez. Eğer siz, insanoğulları, ilerlemek ve gelişmek istiyorsanız, olanlara karşı sesinizi duyurmalı ve kardeşlerinize kardeş gibi davranılmadığını iletmelisiniz.

Tüm bu antik, zamanı geçmiş metotların ve eylemlerin bu gezegende sonsuza dek yok olmasının zamanıdır! Kişiler sadece onların isteklerine ses vermelerini engellemek için otoriteler tarafından uygulanan çeşitli metotlarla üzerlerine gelinmesini yaşamak üzere, protesto için ellerini havaya kaldırıp sokaklara çıkmak zorunda kalmamalı. Sadece içlerine dönmeliler, olduğunuz gerçeğin kökünden güç almalılar, siz Yaratan’ın Kutsal çocuğusunuz. Herkes, ırkları, kökenleri, renkleri ne olursa olsun, ruhlarında hiçbir fark yok! Bizler BİRiz Sevgililer!

Bu zamanda, insanlıkta bir yollar ayrımı var, bir dört yol ağzı. Savaş halinde olmak isteyenler var, hiç gerekmediği halde savaş başlatmak istiyorlar. İnsanlık savaş çığırtkanlığını çoktan aştı, insanlık uzlaşmamayı çoktan aştı. İnsanlık diğer milletlerin, kardeşlerinin üstesinden gelmek için kaba güce başvurma ihtiyacını aştı.

Ve böylece, Işık İşçilerinden rica ediyoruz, sevginizi, Işığınızı, şifanızı, merhametinizi dünyanızda düzenli ve metodik şekilde ortaya çıkan kaostan etkilenenler için kullanın.

Farkında olun, uyanın! Gerçekten ne olduğunu görün. Düzenli olarak gerçekleşiyor – buna dikkat edin. Tarihleri, zamanları, nasıl gerçekleştiğini, hepsini not alın. Bir döngü var, bir şablon var ve siz bu şablonu, döngüyü ayırt ettiğinizde, bu eylemleri sevecen ve enerjik yöntemlerle etkisiz kılabilirsiniz.

Bu gezegende gerçekte hiçbir kurban yok; sadece farkındalığı düşük olanlar var. Bir defa farkındalık geldiğinde, olanları nötralize etmek için pek çok yol bulunuyor ama bunların hepsi her bir insanoğlundan tek tek başlıyor. Ve böylece, biz de size katılıyoruz, özgürlük, sevgi, birliktelik, barış, uyum meşalesini alın ve yükseklerde tutun!

Duruşunuzu koruyun – bu gezegende şu anda neredeyseniz orası bu zamanda en yüksek amaca hizmet ettiğiniz yerdir. Görüyor musunuz, Sevgililer? Sancağınızı yüksek tutun, meşalenizi yükseklere kaldırın, ihtiyacınız olan her şey içinizde yatıyor.

BEN Hilarion

Sevgili Bilge Baykuşlar, eski okuyucular bunu neden söylediğimi bilir… Baykuş olma zamanı çoktan geldi. Geri çekilip olanları gözlemleyelim. Hemen tepki vermeyelim.

Geçen gün söz verdiğim gibi güncel olaylar hakkında dün ve bugün iki mesaj yayınladım. Daha pek çok mesaj var ve verilen bilgiler temelinde aynı: Kendinizi merkezde tutun, sevgiden ayrılmayın, bütün bunlar sona erecek, ermek zorunda ve bunu siz başaracaksınız, başkası değil!

Gördüğümüz şey, eski paradigmanın, yani eski düşünce ve davranış sistemlerinin yenisiyle değişmesi sırasında ortaya çıkan kargaşadan başka bir şey değil. Bana lütfen “güç pozisyonlarındaki kişiler kimler?” gibi sorular yöneltmeyin, siz zaten bunun cevabını biliyorsunuz. Yeni düzende rahatının bozulacağına inanan korku dolu ruhlardan bahsediyoruz, bu ruhlar aydınlığa çıkabilir mi? Evet! Herkes gibi onlar da Yaratan’ın evladı, onlar da onun kıvılcımını kalplerinde taşıyorlar ve onların da en çok istedikleri şey sevilmek ve kabul edilmek. Zaten yaptıkları her şeyi bu yüzden yapmıyorlar mı? Onlar dediğimiz aslında bizden başkası değil, hepimiz birbirimizin yansımasıyız.

Bu mesaj bizi iki farklı harekete çağırıyor. Biri tamamen yükselip büyük resmi görmemiz, diğeri ise tamamen içimize dönüp derinleri araştırmamız. Ayrımcılık, ırkçılık ne kadar içimize işlemiş? Ya intikam arzusu? Korkularımız? Emniyet hissimiz nelere bağlı? Bunların ne kadarı “gerçek” gerçek? (Buyurun size Yay’daki Satürn, gerçeklerimiz nerede?)

Benim kişisel görüşüm bu ülkede, en elit, en aydın, en düşünceli kesimlerde bile derinlerde bir yerlerde hafiften de olsa ırkçılık ve ayrımcılık yattığı yönünde. Tartışılabilir, ama benim izlenimlerim böyle. O yüzden, örneğin mülteciler konusunun uyanışımızda, kendimizi kendimize kanıtlamamız ve özsaygımızın yükselmesi hakkında çok büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Işığımızla bütün bunları tersine çevirebiliriz, bu ülkeyi ve dünyayı aydınlatabiliriz.

Bütün bunları bir düşünelim, “uçan halımıza” binip yükseklerden büyük resmi görelim. Sonra bir sonraki adımlarımıza karar verelim. Aklımızdan geçen her düşünce doğrudan gerçekliğimizi etkiliyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Siz ne yapıyorsunuz?   

Sabah notu: Bu yazıyı dün akşam saatlerinde hazırladım, sabah kontrol edip yayınlayacaktım. Gece bir şey beni uyandırdı. Hiç yapmam, bu sefer internete bakmak üzere cep telefonumu da alıp sessizce terasa çıktım. Parmaklarım gazete bağlantısına gitti ve bir saat kadar önce Nice’de olanları gördüm. İlk anda düşündüklerim şu oldu: “Yeter artık! İstanbul, Dakka, Bağdat, Ankara, Orlando, Paris, Brüksel, Mogadişu, Beyrut… Yeter! Ne istiyorlar? Hep beraber ölmek mi istiyorlar?” İçimden fırlayan öfkeyi görebilirsiniz… İnsanım… Hemen ardından saniyeler içinde ufak bir aydınlanma yaşadım. Gerçekten ölmek istiyorlar, hayatı hiç sevmiyorlar. Etraflarındaki güzelliği göremiyorlar, dünyanın sunduğu nimetleri hissedemiyorlar. Uçan kuşun kanatlarındaki mucizeyi, ufacık yaban çiçeğinin rengini, güzelim ev yemeği kokusunu, çocukların neşesini, kedilerin köpeklerin biz öğrenelim diye sergilediği masumiyeti… Hiç birini hissedemiyorlar. Ve o zaman niye uyandırıldığımı anladım. Hayatın güzelliklerini göremeyen, tadamayan, kalplerini kapatmış bu ruhlar için dua etmeye başladım. Kendimi “Lütfen, hayatın sizi sevdiğini hissedin. Yaşamın sizi kucakladığını, her adımınızda sayısız seçim şansı ve fırsat sunduğunu hissedin. Gözlerinizi açın, kalplerinizi açın” sözleriyle başlayıp devam eden bir enerji çalışmasının ortasında buldum.

Arkadaşlar, artık sizleri acilen Koşulsuz Sevgi ve Mor Alev enerjisi kullanmaya davet etmemi gerektirecek durumlar duymak istemiyorum, biliyorum siz de istemiyorsunuz. O zaman Işığımıza sahip çıkalım, meşaleyi yükseklerde taşıyalım. Dengemizi koruyalım. Sevgiden ve merhametten ayrılmayalım.

 Zadkiel’in Mor Alev duası için buraya tıklayın. 

 Marlene Swetlishoff ve Hilarion’a sonsuz teşekkürler. (www.therainbowscribe.com) Mor Alev tarafından çevrilmiştir.   

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak  ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Telif Hakkı© 2016 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir
Copyright © 20156 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

 

 

9 comments

  1. Muhtesem… hele bu kisim “Aklımızdan geçen her düşünce doğrudan gerçekliğimizi etkiliyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Siz ne yapıyorsunuz?”
    o kadar dogru ki…
    sanirim artik sadece suphelere takilip zaman kaybetmek yerine, sorgulamaya devam ederken tum inancimizla sevgiye gecmenin de vakti… elbette her birimizin yolculugu ve yolu kendince, hissediyorum ki buyugu kucugu olmaksizin her sey butune hizmet edecek, ediyor, ve oyle de oldu.

    Beğen

  2. “Gerçekten ölmek istiyorlar, hayatı hiç sevmiyorlar. Etraflarındaki güzelliği göremiyorlar, dünyanın sunduğu nimetleri hissedemiyorlar”
    Hepimiz için ne güzel bir anahtar kelime
    teşekürler Mor Alev ❤

    Beğen

  3. 2016 nın getirdikleri yazınızda ne dediyseniz deneyimledim ve deneyimliyorum hala. Umarım herşey dediğiniz gibi harika olur en saf sevgi çıkar 🙂 Sizinle tanışmayı çok istiyorum. Birlik olduğumuzu hissettirdiğiniz için çok teşekkürler:)

    Sevgiler saygılar Moralev:)

    iPhone’umdan gönderildi

    Beğen

  4. Düzenli olarak gerçekleşiyor – buna dikkat edin. Tarihleri, zamanları, nasıl gerçekleştiğini, hepsini not alın. Bir döngü var, bir şablon var ve siz bu şablonu, döngüyü ayırt ettiğinizde, bu eylemleri sevecen ve enerjik yöntemlerle etkisiz kılabilirsiniz.
    Neden bu kadar kesin bir cümle var, ben anlayamadım. İnternetten son bir yılda olan huzur kaçırıcı olaylara, eski yıllarda o gün neler olmuş bakmaya çalıştım. Bir fikri olan varsa lütfen paylaşabilir mi? Çünkü eğer böyle bir şablon varsa, bu tip olaylar kendi yaptığımız meditasyonlarla bile kolay bir şekilde değiştirilebilir.

    Beğen

    1. Sevgili Kapella, ben bunun için astrolojiyi kullanıyorum ve inanılmaz isabetli çıkıyor. Yani ben “Eris etkisi” ya da “güvenlik sistemlerinin güvensizlik sitemlerine dönüşmesi” gibi bir takım şeyler yazıyorsam, buna dikkat edilmeli. Ben her şeyi bildiğim için değil ama astroloji bize söylediği için… Bir takım çağrılarla sizleri enerji çalışmalarına yönlendirdiğimde bu da Blog Hamilerinden geliyor. Onlar perde arkasının da arkasını görebiliyorlar. Sevgilerimle

      Beğen

  5. Dünya bir Mor Alev gezegenidir, Dünya Yaratanin istediği safliktadir, Dünya bir Mor Alev gezegenidir, Dünya Yaratanin istediği safliktadir, Dünya bir Mor Alev gezegenidir, Dünya Yaratanin istediği safliktadir! Ve gerçktende öyle! Amin!

    Liked by 1 kişi

  6. Mor Alev,

    Türkiyedeki son durumlar dolayısıyla acilen yarın itibariyle bu hafta hergün toplu meditasyon şifaçalışması yapmamıza ne dersin?

    Bu yorumumu sadece size okumanız için gönderiyorum

    Sevgilerimle

    Beğen

    1. Bu gece uyumuyoruz. Bu dönem her an devam ediyoruz. Bir çağrı yaparım tabii ama aslında bu çağrıya bile ihtiyaç yok. Yüzlerce mesaj alıyorum. Herkes koşulsuz sevgide, endişelerini yenip mor alev enerjisi yollamaya çalışıyor. Işığımız çok parlak. Teşekkür ederim

      Beğen

Yorumlar kapatıldı.