Cennetten Mektuplar #5572 – Kendi aleyhinize imzaladığınız o “tutuklama emrini” yırtıp atın

Open your heart to loveTanrı dedi ki;

Bazen istenmeyen düşüncelerinizin olması, (düşünmek istemediğiniz şeylerin aklınıza gelmesi) tabii bir şeydir. Arada bir, kendi kendinizle konuştuğunuzu duyuyorsunuz ve kendinize olumsuz şeyler mırıldanıyorsunuz. Sanki kendinize dost değil, sizi engelleyen başka birsiymişsiniz gibi davranıyorsunuz. Adeta kendi kendinizi arkadan vuruyorsunuz. Sanki kendinizle alay etmekten başka bir amacınız yokmuş gibi, kendinizde kusurlar buluyorsunuz. Kendinizi yüceltmek yerine, aşağı çekiyorsunuz.

Kendinize karşı yeniden sadık bir dost olun. Kendi kendinizin hayranı olun. Varlığınızı takdir edin. Hatalarınızı kafanıza takmayın. Bırakın gitsinler. Hatalı bir şeyler yaptığınızda, kendi kendinizi cezalandırmayın. Yaşamı kolay kılın, ağır bir yükmüş gibi taşımayın. Amacınız “hafiflik” olsun. Kalbinizi ferah tutun ve kalbi bütün olun. Yaşam ne kadar ciddiye alınabilir ki, yaptığınız hataları unutamayasınız? Bazen hatalarınızı tekrar tekrar sayıyorsunuz. Sanki kendinizi suçlamak ve aşağılarda tutmak için çok gerekliymişler gibi, onları duvar panonuza iğneliyorsunuz.

Oysa en doğrusu, kendinizi yüceltmektir. Kendi kendinizin rakibi olmak zorunda mısınız? Sevecen bir öğretmen gibi olmak yerine, kendinize karşı sert bir öğretmen gibi mi davranmak zorundasınız? Şimdiye kadar gördüğünüz en iyi öğretmeniniz kimdi, hatırlıyor musunuz? Bir zamanlar onun sizde fark ettiği cevheri, şimdi siz kendinizde görmelisiniz. Unutmayın! Siz kendinize nasıl davranıyorsanız, etrafınıza da öyle davranırsınız. Artık kendinizi balçıkla sıvamaktan vazgeçin. Kendi kendinizi cezalandırıcı düşünceleri bırakın. Kendinize nazik davranın. Kendinize karşı konuksever olun. Suçlarınızı bağışlayın. Amansızca kendinizde hata bulma huyunuzdan vaz geçin ve bu huyunuzu affedin. Kendinizi bunların esaretinden kurtarın. Moralinizi yerle bir etmek, matah bir şey değildir.

Ne tür bir ıvır zıvır uğruna, kendi kendinizi aşağı çekiyorsunuz ki? Kendi kendinizi içinde hapsettiğiniz bu aşırı umursamazlık ya da hiçe sayma hali, bir tür “kırılmış ego” durumu mudur? Yoksa sizi aşağılarda tutmak isteyen ikinci bir kişilik hali midir? Haydi, Ben daha ona kadar saymadan ayağa kalkın! Şu an her şeyde en iyisi olamıyorsanız, hiç olmazsa en kötüsü olmayı kendi kendinize dayatmayın.

Hayatınızda yaptığınız hatalardan vaz geçebilirsiniz. Sizi kahreden, belki gururdan dolayı kendinize ve/veya başkalarına duyduğunuz saygıyı görmezden gelmenize sebep olan hataları… Bunca zaman, kendinizin haklı olduğunu ve diğerinin haksız olduğunu kanıtlamak istediniz. Bunca zamandan beri rol yapmak zorunda kaldınız. Sanki hayatınızdaki hatalar sizi değersizleştiriyormuş gibi, sanki kendi kendinize işkence etme cezasını hak ediyormuşsunuz gibi, bunca zamana kadar mahcup bir yüzle dolaştınız. Sizi hata yapmaya sürükleyen o fikirleri ve onların sizi nerelere getirmiş olduğunu bir türlü atlatamıyorsunuz. Kendinizi yiyip bitirdiğiniz bu tür düşünceleri, zihninizden atın artık.

Aslında yaptığınız en büyük hata, olmamış kılamayacağınız (eski) yanlış düşünce ve davranışlarınız için hala daha kendinize yüklenmenizdir. Oysa artık yapabileceğiniz tek şey, tutunduğunuz “suçluluk kancasını” bırakmak ve yeniden başlamaktır. Bir takım hatalar yaptığınızdan dolayı bir aptal olduğunuzu düşündüğünüz için, kendinizi cezalandırmayı tercih edebilirsiniz. Ancak o dönemlerde bir şeyleri bugünkü kadar iyi bilmediğinden dolayı kendisini, bir aptaldan başka kim cezalandırabilir ki? O halde sizi böyle huzursuz eden şey, bir ego çatışması mıdır?

Zira yapılan birçok hata, olmadığınız bir kişi gibi davranmaktan (ya da davranmak zorunda kalmanızdan) kaynaklanmaktadır. Ve bu durum da sadece bir tür kafa karışıklığıdır, bir suç değildir. Ve siz de bu kafa karışıklığından kurtulacağınız yerde, bu durumu daha da güçlendiriyorsunuz ve böylece kendinizi asla affetmiyorsunuz. Gururu bir kenara bırakın ve kendinizi bağışlayın. Diyelim ki geçmişte gereksiz bir şey söylediniz ya da yaptınız. Ama hala daha kendinizi suçlamaya devam ediyorsunuz. Herhalde “Aptal, aptallığından vaz geçmez” diye düşünüyorsunuz ve böylece diplerden yukarı bir türlü çıkamıyorsunuz.

Hayalinizde kendinizle ilgili bir resim vardı ve siz bunu hayata geçiremediniz. Dolayısıyla, BENİM yarattığım varlığı onurlandırmak yerine, hayat oyununda başarısız bir yıldız (esas oyuncu) rolünü oynamayı tercih ettiniz. BEN sizleri KENDİ suretimden yarattım. BEN sizi, bu “kendi kendinizi hırpaladığınız yıpratıcı egoya dayalı duruma” düşürmedim.

Kendinizi cezalandırmak, kendi kendinize biçtiğiniz müebbet hapis cezası değil de nedir?

Kendi aleyhinize imzaladığınız o “tutuklama emrini” yırtıp atın. Çünkü böyle bir durum, gelişiminizi dört duvar arasına hapsetmek demektir. O duvarlardan kurtulun. Modası geçmiş algılardan uzaklaşın. Gölgelerden çıkıp aydınlığa geçin.

Bu mesajı çeviren Mor Alev Dostuna ve ileten Gloria Wendroff’a çok teşekkür ederiz. Orijinalini http://heavenletters.org/ da bulabilirsiniz.

Bu dönemde hayatınızın her yönünde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek (Öz) Benliğinizin rehberliğini almak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Telif Hakkı© 2016 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir
Copyright © 2016  by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

9 comments

  1. Yine çok uyumlu bir zamanla ve tabii ki mor alev. Gerçekten bloğun ruhu ve enerjisiyle onu takip eden insanların her zaman ihtiyaçlarına göre yazılar var burada. Dün gece ben de hiç yoktan daha önce hiç denemediğim bir meditasyon yaptım. İçimden bir ses bana sen boşlukta, uzayda bir düşünceden, bilinçten ibaretsin dedi. Hiç birşey bilmiyorsun ve hiç birşey yapmak zorunda değilsin. Sadece süresiz bir zaman boyunca burada kal. Önce sıkıldım ve aklıma benim gibi başkalarının olup olmadığı geldi. Bunu bilmiyorsun dedi ses. Düşünme. Uzunca bir süre daha bekledim. Sonra farkettim ki daha ne kadar böylece beleyeceğim belli değil. Belki sonsuzluk boyunca, tüm bu zamanı katlanılır kılabilmek için kendimi sevmeliyim. Sonra bir ses; Tanrı kendini sevgiden yaratmıştır, bizler O’nun parçalarıysak kendimizi sevmeden evrendeki ışık yaratımının parçası olamayız, dedi. Bu benim kendi kendime yapabileceğim bir meditasyon türü değildi. Sanırım enerjiler bize kendimizi severek yüksek benliğe ulaşabileceğimizi söylüyor. Teşekkürler Mor Alev.:)

    Liked by 1 kişi

  2. Beni büyülemeyen bir mesaja daha rastlamadım.teşekkürler.enerjisi çok yüksek olan bu mübarek ayda o sevgili yaratana gittikçe daha yakın olmak üzere yolculuğumuz daha hafif daha kolay daha keyifli olsun.bayram da , günde, her anımızda ,mübarek olsun.hamdolsun.moralev kardeşim size ve alıntı larını tercüme ettiğiniz yeryüzü dostlarımıza teşekkürler.hergün biraz daha iyi olmak bize bağlı .yeterki bir parça gülücük bulunduralım cebimizde.dostlar başaracağız…

    Samsung Galaxy akıllı telefonumdan gönderildi.

    Liked by 1 kişi

  3. Tum vucudumda ozellikle sol bacagim Ve kolumda isirgan otuna degmisim gibi Bir karincalanma var Ve geceleri beni uyutmuyor. Sebebini bulmaya calisiyorum. Cok huzursuzum.

    Beğen

    1. Sevgili Fabeka, öncelikle bir doktora görünmenizi öneririm. Ayrıca meditasyonunuz sırasında bedeninize bu karıncalanmalarla size ne mesaj vermek istediğini sorabilirsiniz. Sevgilerimle

      Beğen

    2. Benzer karıncalanmaları ben de yaşıyorum vücudumda… henüz anlayabilmiş değilim

      Beğen

  4. Tutuklama emri sona erdirilmiş çünkü
    4 temmuz tarihinde gökyüzü bu emri, ”ÖZGÜRLÜK” emrine dönüştürmüş 🙂

    4 temmuz yaşgünümüzde bizi Sirius yıldızı ve yeni ay desteklemişti. Sadece gökyüzü değil yeryüzü ve tüm hücrelerimizin ebedi desteği tam 🙂

    Olması gereken zaten oldu ve olması gereken de zaten olacaktır.

    Yapmış olduğum HER şeyi Onurlandırıyorum
    Yapmamış olduğum HER şeyi de Onurlandırıyorum

    Verdiğim TÜM kararları Onurlandırıyorum
    Vermediğim TÜM kararları da Onurlandırıyorum

    Yapmış Olduğum Her şeye Sevgilerimi gönderiyorum
    Yapmamış Olduğum Her şeye de Sevgilerimi gönderiyorum

    Verdiğim tüm kararlara Sevgilerimi gönderiyorum
    Vermediğim tüm kararlara da Sevgilerimi gönderiyorum

    TÜM SEÇİMLERİME SEVGİMİ GÖNDERİYORUM
    TÜM SEÇİMLERİMİ ONURLANDIRIYORUM

    Kendimi
    her yaptığım, her yapmadığım,
    her söylediğim, her söylemediğim,
    her düşündüğüm ve her düşünmediğim
    HER HALİMLE, kendimi kabul ediyorum, kendimi ONAYLIYORUM,
    BEDENİMİN HER ZERRESİNİ SEVGİMLE KALBİMİN ÜZERİNDE KUTSUYORUM,
    Beynimin TÜM sinaptik bağlantılarına, nöronlarıma, Beynimin HER kıvrımcığına bol bol SEVGİ oksijenleri gönderiyorum, BEYNİMİ ONURLANDIRIYORUM 🙂

    KENDİMİ SEVİYORUM HEM DE HER HALİMLE ÇOK ÇOOOOKKK SONSUZ 🙂

    MOR ALEVCİĞİM İYİ Kİ VARSIN 😉

    Liked by 1 kişi

  5. Sevgili Mor alev içimimi okudunuz:) Bu yazdıklarınıza ek olarak sormak istediğim bir soru var. Bir süredir tanıdık tanımadık insanlar arasında bulunurken inanılmaz rahatsız oluyorum. Kaçmak istiyorum. Enerjimin düşmeye başladığını hissediyorum. Kendimi en rahat hissettiğim yer evim. Bir de bu konuları rahat konuşabildiğim arkadaşlarımın yanında iyiyim. Yalnız kaldığım anlarda da gayet iyi hissediyorum. Bugün benzer bir şey yaşadım ve arkadaşlarımın beni yanlış anlayabileceklerini düşünüp çok üzüldüm. Bu durumu nasıl değerlendirmeliyim bilemedim. Bu iyi yönde bir değişim mi yoksa tam tersi mi?

    Beğen

Yorumlar kapatıldı.