Sevgi Feryatları ve Travmayla Başa Çıkmak

Bodrum'da hayran bırakan gün batımıMelekler: Sevgi Feryatları

Sevgili Dostlarımız, Sizleri çok seviyoruz.

Dünyanızda acı ve şiddet gördüğünüzde, korkuya, öfkeye ya da umutsuzluğa düşmek hem çok kolay, hem de çok insanca. Ancak, her “kötü haberlere” şahit olduğunuzda, size sevgi fırsatı veriliyor. Olduğunuz Işık İşçisini gerçekten harekete geçirmeniz için bir şans tanınıyor.

Nefret dolu davranışlarda bulunanlardan nefret etmek yerine, bir dakika ayırın ve anlayın ki bunlar o kadar yaralı, ayrılık illüzyonunda o kadar kayıp, kendilerine karşı öylesine nefret dolular ve öylesine korku içindeler ki, sevgi için feryat ediyorlar.

Size onlardan hoşlanın demiyoruz. Sizden onların bu acı veren hareketlerine göz yummanızı kesinlikle istemiyoruz. Masumları korumak üzere elbette sosyal adaleti kullanacaksınız. Ancak, sevgililer, zaten olduğunuz sevgi olun. Yaratan’ın verdiği gücü her ruhta var olan ışığa odaklanmak üzere kullanın – o ışık ne kadar soluk olursa olsun. Kaybolanları, zayıfları, yorgunları, hırpalanmışları ve hatta kendi nefretleri, öfkeleri ve korkuları ile zincirlenmiş olanları bile yükseltmek için dua edin.

İçindeki gerçekle ve ışıkla bütün bağları kopmuş olanların bile ışığını sevebildiğinizde ruhunuz özgürleşir.

Bu sevgi dolu gerçekte, güvendesiniz ve korunuyorsunuz. Bu gerçekte siz “dünyadasınız ama o dünyanın ürünü değilsiniz.” Bu gerçeklikte, “ölüm gölgesinin vadisinde yürüdüğünüz halde, hiçbir şeyden korkmuyorsunuz”. Dünyanın cehennemlerinin ortasında bile ışık olabilirsiniz, gerçek olabilirsiniz, cennetin rahatlatıcı varoluşu olabilirsiniz.

Tanrı sizi kutsasın! Sizleri çok seviyoruz.

Ann Albers’a ve Meleklere çok teşekkürler. (www.VisionsofHeaven.com)

Travmayla Başa Çıkmak

Sevgili Okuyucularım,

Bu mesaj Cumartesi günü yazılmış ama bana dün öğlen ulaştı. Ne zamanlama değil mi? İşin ilginci aslında mesaj 50 kişinin hayatını kaybettiği Orlando saldırısından sonra gelmiş. Ann, aşağıda kendi deneyimini anlatıyor:

“Harika bir sabahta araba kullanıyordum, Orlando saldırısının haberini radyodan duydum. Durumdan tiksinmek, umutsuzluğa düşmek çok kolay olduğu halde, anında dua etmeye başladım. Sevginin karanlıktan çok daha güçlü bir şekilde yükseldiği gerçeğine sarıldım. Kan bağışları inanılmaz şekilde artıyordu. Bütün bir dünyadan etkilenenlerin ailelerine sevgi yağıyordu. Önyargının acı etkileri, pek çoklarını şoke ederek böyle yargılayıcı ideolojilerin felaket sonuçlarını anlamaya itti. Haberlerde birisinin şöyle dediğini duydum; ‘Herhalde bundan alınacak ders, hepimizin insan olduğudur. Hepimiz birbirimize yardım etmek zorundayız.’ Bu güzel sözlerle gözyaşlarına boğuldum. Dünya şimdi “alınan derslerden” bahsediyordu, en zor durumlardan bile alabileceğimiz dersler ve sevgi olduğu gerçeğini konuşuyorlardı.”

Ben de Salı akşamı günü bitirmeye hazırlanırken, sokağımızda bir komşu diğerine yüksek sesle haber verirken duydum bombalamayı. İnternetten kontrol ettim, doğruydu. Ve aynı Ann gibi anında dua etmeye başladım. Aslında, ailecek herkes içinden dua ediyordu. Koşulsuz Sevgimizi ve Mor Alev enerjisini herkese yolluyorduk, sadece orada etkilenenlere değil, içinde korkuyu ve çaresizliği hisseden herkese… Uzun süredir ilk defa geç vakte kadar uyanık kaldık. Sonra herkes sessizce dağıldı.

Benim bu gibi durumlarla başa çıkma yöntemim görmezden gelmek değildir, sanki olanlar olmamış gibi davranmayı kimseye önermiyorum. Çünkü bunlar biz görelim ve ders alalım, davranış kalıplarımızı, bakış açılarımızı, önyargılarımızı değiştirelim diye oluyor!

Öfkeye bağlı kalmamam, şikâyet etmemem insanlara tuhaf gelebilir. Arkadaşlar, benim öfkenin zehriyle harcayacak bir saniyem bile yok.

Ama hiç mi kızmıyorum? Evet, içimden öfke yükseldiğinde burada da yayınlamış olduğum yöntemleri kullanıyorum. Mesajı alıyorum, sonra kalbim sakin ve sevecen haliyle ne yapmamı öneriyorsa ona yöneliyorum. “Nasıl yardım edebilirim?” aklıma gelen ilk soru oluyor. Bu kadar. Bu son derece sade ve kolay bir çözüm. Sanırım o yüzden kimse uygulamaya yanaşmıyor, işe yaramayacağını düşünüyorlar. Ama size daha kompleks bir şey önermeyeceğim. Hayat ve gerçekler aslında çok sade. Sadelikte Yaratan’ın güzelliği yatıyor.

Dünya olayları böyle tırmanırken (ki tırmanacağını, deli bir Haziran geçireceğimizi, yaz aylarının çok hareketli olacağını biliyorduk), çaresiz ya da güçsüz hissedebilirsiniz. Ben pasaportları hazır, ilk fırsatta Türkiye’yi terk etmek isteyen çok kişi tanıyorum. Oysa enerjiniz ne ise onu yaşıyorsunuz, dünyanın neresinde olursanız olun.

Bu ülkedeki sessizliği, kendini bambaşka alakasız konularla meşgul etme arzusunu ve yanlış yönlendirilmiş öfkeyi tamamen travma tepkisine bağlıyorum. Bir ülkenin halkı bir yıldır yaşadıklarından sonra tamamen travma geçirmiş durumda. Travma tepkisi ise ya korku, ya öfke, ya da  donmaktır. Yani ya kaçar saklanırız, ya anlamsızca saldırırız, ya da tamamen duygusuz ve hareketsiz kalırız. Etrafınıza bir bakın. Nasıl tepkiler görüyorsunuz? Peki, travma tepkisinden, sevgi bilincine ve yapıcılığa nasıl geçeriz?

Dünya değişimin kaosunda kıvranırken, içinizdeki acıyla, korkuyla, öfkeyle başa çıkmak üzere bildiğiniz ama yine de hatırlamak isteyebileceğiniz birkaç yöntemi paylaşmak istiyorum.

Değişimi yaratacak titreşim gücüne sahip olduğunuzu bilin

Ann, yukarıdaki mesajın sonunda şunları söylüyor:

“Biz, birbirimizi değiştiremeyiz, geçmişte olanları da değiştiremeyiz. Kaybettiğimiz kişileri kesinlikle yeniden hayata döndüremeyiz. Haklı bir öfke hissedebiliriz, ancak çaresizlikten doğan öfkeye kendini hapsetmemek önemli. ‘Ya bu bana olsaydı? Ya sevdiklerime olsaydı?’ Güçsüzlük illüzyonu daha fazla şiddete yol verir, kendi kalp ve zihinlerimizde bile.

Çok daha güçlü bir tepki seçebiliriz. Şiddet titreşimini katlayıp artırmamayı seçebiliriz. Nefret etmemeyi, yargılamamayı, lanetlememeyi seçebiliriz. Kendimize ve diğerlerine yumuşak, düşünceli davranabilir, daha az yargılayıcı, daha az eleştirel ve daha fazla hoşgörülü olabiliriz. Böylesi acı yaratan, acı veren yaralı ruhların yükselmesi için dua edebiliriz. Nefret dolu olandan nefret etmeyerek, nefretin zehirli titreşiminden gücü tamamen geri almış oluyoruz ve sevginin titreşimini güçlendiriyoruz.”

Arkadaşlar, dün yayınlamış olduğum Mor Alev enerji çağrısı ve dua tamamen buna yönelikti. Dua şöyle diyordu: “Dünya bir Mor Alev gezegenidir, Dünya Yaratan’ın istediği saflıktadır.” Hepimiz kendimizi bütün sahne dekorlarından, süslerden, rolümüz için giydiğimiz bedenlerimizden, takıntılardan, etrafımıza topladığımız ıvır zıvırdan tamamen arındırsak, kendi özümüzü görsek, orada sadece saf sevgi var. Başka hiçbir şey yok.

Huzur getiren alışkanlıklar

Size ne huzur veriyorsa, ona vakit ayırın. Kimi yemek yaparken huzur bulur, kimi müzik dinler, kimi çocuklarıyla zaman geçirir, kimi meditasyon yapar. Bazıları kitap okur. Ann, uzun bir doğa yürüyüşüne çıktığını söylüyor. Size ne huzur veriyor? Ona odaklanın, sadece onu yaptığınız bir zaman yaratın. Daha iyi hissettiğinizi hemen fark edeceksiniz.

Tabiat

Toprak, deniz, bitkiler, doğanın tüm varlıkları, ufacık bir örümceğe odaklanmak, onun hareketlerini, titizce ağ örüşünü seyretmek bile çok çabuk, hatta ani rahatlık verir. Tabiatın şifasını deneyimlemeyi niyet edin. Yürüyün ya da parkta oturun, etrafınızda böyle bir ortam yoksa balkonunuzdaki bitkilerle ilgilenin, o da yoksa belki mutfağınıza bir saksı çiçek alırsınız. Böyle zamanlarda tabiat bize her zaman yardımcı ve dengeleyici. Geçen haftadan beri topraklanmanızı öneriyorum. Değişmedi, yine öneriyorum.

Bundan sonra ne yapmalı?

Bunu kalbinize sorun. “Nasıl yardımcı olabilirim? Ne yapmaya çağrılıyorum?” Kalbiniz sessiz kalmayacaktır. Belki şu anda hastanede yatan yaralılar ve aileleri için yardım gerekiyor ve siz buna çağrılırsınız. Belki daha geniş bir harekete çağrılırsınız. Belki ilk yardım öğrenmeye karar verirsiniz. Sizin kalbiniz ne diyecek bilmiyorum. Ama onu dinleyin. İşte böylece almamız gereken dersleri alırız ve evrimleşmemizde bir adım daha ilerleriz.

Sevgide kalın, merkezde kalın.

Mor Alev

©2016 Mor Alev

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

5 comments

  1. Sevgili Mor Alev,
    Teşekkür ederim.
    Senden ricam aşılarla ilgili de bir yazı yayınlaman ve farkındalık uyandırman…

    Beğen

    1. Sevgili Aycan, isterseniz bunu siz kendi platformunuzdan yapın. Bu blog korku temelli bilgilere kendini açmıyor. Aşılar konusunda da çok çelişkili bilimsel bulgular var, doğrulukları süregelen tartışma konusu. Ama benim kişisel olarak bildiğim şey şu: Verem aşısı sayesinde artık verem olmuyoruz, eskiden aileleri mahveden çocuk felcini yok ettik, ki bu bizim ailemizi de uzun yıllar önce etkilemiş olan bir rahatsızlıktır. Artık kızamıktan, kızıldan çocuklar ölmüyor. Bence aşılara dikkat vereceğimize, sağlıklı, neşeli, mutlu, yaratıcılıkları desteklenen bireyler yetiştirmeye odaklanmalıyız. Böylece hiçbir sağlık sorunu ne enerjik ne de duygusal olarak yanlarından bile geçmeyecektir. Sevgilerimle

      Beğen

Yorumlar kapatıldı.