Yeni Ay Boğa’da: Meşaleler ve Kılıçlar – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

enlightenedSevgili Okuyucularım, bu gece (6 Mayıs) saat 22.29 da gerçekleşecek olan yeni ay bir süper ay, yani dünyaya çok yakın ve etkileri de bir o kadar güçlü. Şu anda beş gezegen birden geriye gidiyor ve bizi içe döndürüyor, bununla beraber Plüton güneş ve ayla harika bir üçgen açı yapıyor. Ayrıca, toprakta Jüpiter’le bir büyük üçgen açı da var ki, getireceği olumlu enerjiler saymakla bitmez. Merkür, Kuzey Düğümünü destekliyor, yani gideceğimiz yolu açıyor. Mars ise “aşk meleği” derecesinde, kalbimizi açmamız konusunda bize yardımcı oluyor. Bu arada son aylarda çok bahsettiğimiz ünlü T Kare açı Satürn, Neptün ve Jüpiter arasında devam ediyor.

Fakat biz burada aydınlık ve karanlığın savaşından bahsedeceğiz, peki bu nasıl olacak?Güneş ve Ay (yani yeni ay) 17⁰ Boğa’da. Sabian Sembolü ise;

“Materyal kuvvet taraftarlarını temsil eden kılıçlar ile aydınlanma taraftarlarını temsil eden meşaleler arasındaki sembolik savaş”

Biliyorsunuz, her bir yeni ay, yeni bir başlangıcı getirir. Gelişmekte olan astrolojik yılın içinde bir mihenk taşıdır ve yolculuğumuzun bir sonraki aşamasını gösterir. Ay ve güneş birliktedir, yeni niyetlerimizi ve fikirlerimizi destekler, tabiri caizse bir sonraki “trend”i belirler.

Bu sembole bakarsak aslında çok kolay aydınlıkla karanlığın çatışmasına şahit olacağımızı hatta bunu yaşayacağımızı söyleyebiliriz. Ama o kadar basit değil. Çünkü bu savaş sembolik!

Semboldeki “kılıçlar”a bakalım. Burada bahsedilen günümüz dünyasındaki fiziksel güçtür, parayı, askeri gücü, ekonomik ve sosyal sistemleri düşünün. Bu güç olumlu niyetlerle ve ışıkla kullanıldığında herkese refah ve mutluluk getirebilir. Olumlu kullanılmadığında ise neler olduğunu hepimiz biliyoruz… Sefalet, esaret, güvensizlik, baskı, terörize edilen halklar, savaşlar…

“Meşaleler” ise ışığı temsil ediyor. Fiziksel güç aydınlanmanın bir parçası olabilir, Uzak Doğu sporlarında olduğu gibi, ama asıl olan ruhun genişlemesi ve bu sayede şefkat ve sevginin yayılarak tüm yapı ve sistemleri de ışığa kavuşmasıdır.

Dane Rudhyar’a göre “Kılıçlar” egoyu, “Meşaleler” ise ruhun ışığını anlatıyor. Gautama Buddha’nın Bodhi ağacı dibinde yaşadığı iç savaşı örnek veriyor. “Ego-benlik sadece bu materyal ve zihinsel dünyadaki güçleri kullanmayı bilir. Oysa gerçek benlikler ruhun ışığına sahiptir, o ışık sonsuz ŞİMDİ de bulunmaktadır ve bulunduğunuz andan yükselir.” Ego mu, içimizdeki ışık mı? Binlerce yıldır aynı Buddha gibi bu ikisi arasında seçim yapmaya zorlanıyoruz.

Oysa artık yeni bir yol var. Ve bu savaşa sembolik de olsa ihtiyacımız yok!

Bundan birkaç hafta önce Steve Rother’ın “Grup” olarak isimlendirdiği Işık varlıklarına yaptığı kanallığını dinlerken kelimelere dökemediğim bilgeliğin, son derece net bir ifade ile kucağıma konduğunu hissettim. Bu yeni ayın Sabian sembolünün söylemek istediklerini de en doğru şekilde anlatıyordu:

“Bu zamanda dünyanızda iki farklı yön oluştu. Bir taraf sevgiyle ilerlemeyi umuyor, diğeri korkuyla ilerlemeyi umuyor. Biz size hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu söylemeyeceğiz bile, buna karar vermek her bir bireyin ve insanlığın sorumluluğudur. Ancak size şunu söyleyelim, bunlar sizin için açıkça zıt iki yöndür. Sevginin zıttı nefret değildir, korkudur. Bunu idrak ettiğinizde, tarafınızı seçebilirsiniz. Şimdi, lütfen şunu anlayın Sevgililer, bu bir savaş değil. Sıklıkla karanlığa karşı savaştınız. ‘Ah, evet, karanlığa karşı savaşmalıyız, aydınlık ve karanlık arasındaki savaş’. Hatırlayın, karanlığa karşı ışıkla savaştığınızda, elinizde kalan tek şey deste deste gri oldu! Bir şeyden korktuğunuzda savaşa gitmek zorunda hissediyorsunuz. Bunu düşünmenize ya da bir başkası söylediğinde hemfikir olmanıza yol açan temel korkuya bakın. Şimdi, bu aslında kapıları kapatıp taraf seçmeye çalışmaktan çok entegrasyonla ilgili. Bu, insanlığın henüz tam olarak ayırmayı öğrenemediği devasa bir evrimleşme…”

“… Hepiniz BİRsiniz. Herkesin birbirini suçlayıp işaret ettiği bir seçim sürecinden geçerken (ABD’deki seçim kampanyalarından bahsediyor) bunu söylemek zor. Bunu kişisel anlamda da yaşıyorsunuz çünkü bazılarınız kaybolmuş hissediyor. Enerjiniz ve emeğiniz istediğiniz derin etkiyi yapmıyormuş gibi de gelebilir. İşte size bugün bunlarla ilgili yardımcı olmak istiyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerinde bomba patlatan insanları nasıl affedebilirsiniz? Nasıl kendinizi onların yerine koyabilirsiniz? Ya birden bire kendinizi öyle bir durumda bulsaydınız, aniden içinizde derinlerde çok yanlış hissettiğiniz bir şey yapsaydınız, nasıl hissederdiniz? İşte her şeyi bu çözümleyecektir.”

ladder to light“Bu zamanlar, Sevgililer, uyum alanına adım attığınız zamanlardır. Aslında dünyada çok uzun zamandır olmadığı kadar çok uyum var. Ellerinden gelen her fırsatta size olumsuzluk getirecek kişilerle nasıl uyum sağlayabilirsiniz? İşte bu her şeyi değiştirecektir. Işık karanlığı kovalarken, ya da karanlık ışığı kovalarken, gerçek kazanan kimdir? Tartışması bile olmaz. Işık karanlığa doğru tutulduğunda, aydınlık gelir. Bu yüzden size diyoruz ki, aslında bunlar zıt kutuplar değildir. Sadece zıtlık (düalite) bilincinde o kadar çok yaşadınız ki bu fikirleri ve inanç sistemlerini dünyanıza taşıyorsunuz. Hatırlayın Sevgililer, onlar buraya ait değil. Bu çeşit tepkiler, aşırı uç grupların herkesin kalbine korku salma fırsatı yaratıyor. Ah evet, bu çok etkili olabilir ama sadece kısa bir süre için, çünkü kendi kendini dengeleyen bir sisteminiz var. İşte bu yüzden bu kadar çok ışık taşıyorsunuz ve sonunda dengeye geçtiğinizde dalganın önünden çekilirsiniz. Muhteşem bir hayatınız olur ve insanlık savaşacağına birlikte inşa etmeye başlar, aslında yıllardır bunu yapıyorsunuz”

Bu noktada Grup, bağışlamayı öneriyor. Gerçekten, derinden bağışlamayı. Bunun için büyük bir fırsat kapısının açıldığını da özellikle belirtiyor.

“Her şey şefkatle başlıyor, anlıyoruz bazen bu sizin için zor olabilir. Sadece bir kişiyi tanıyınca, hissettiklerini, inanç sistemlerini, onları yönlendiren şeyleri anlıyorsunuz. Bir bakın. Biraz araştırın, öfkenizi salıvermeniz için ne gerekiyor? Bir şey almak ya da bir yanlışı düzeltmek mi istemelisiniz? Kesinlikle hayır. Şimdi yine ışıkla karanlığın peşinden koşmaya başladınız, evrimleşmenizden zıtlığa geri adım attınız. … Karanlığın ışığı yendiği bir durum hiç oldu mu? Hayır, fizik kurallarınızda bile bu yok. Tek ricamız biraz daha ışık taşımanız, sadece tepkilerinizde değil bağışlamanızda da biraz daha ışık taşımanız.”

“… Ülkenize birden bire saldırılsa ne yaparsınız? İnsanlar önce kimin sorumlu olduğunu bulmak ister. Neden yaptıklarını ve nasıl bunu ödeteceklerini, intikam alacaklarını bilmek ister. Bu zıtlıktır, eski enerjidir. Einstein bir zamanlar bir problemi onu yaratan seviyeden çözemeyeceğinizi söyledi, yani çözüm bir basamak yukarıdadır. Hayal kırıklığı ve öfkeden çıkın, daha fazla ışık taşıma hedefini kendinize seçin. Düşmanlarınızı nasıl seversiniz? Ah, ne karışıklık olurdu? Ama olan aynen budur. Çünkü Evinizi bırakıp buraya gelirken o insanlar tam yanınızda duruyor olabilir. Dünya gezegenine gelirken gerçekten ellerini tutuyor olabilirsiniz. Ruhlar bunu sıklıkla yaparlar, peki bunu öğrenmek için ne gerekiyor? Eğer dünyanızda yeterince insanın bunu yapabileceği kritik eşiğe ulaşırsanız, bütün bunların temelindeki enerji çözülecektir. Birden bire organizasyonları, eğer buna organizasyon demek isterseniz, dağılacaktır. Bu negatif değildir ki gömülsünler. Bu ruhlar da aydınlanmıştır ve çok olumlu amaçlar için hizmet edebilirler.”

Grup sözlerini “geleceğinize bağışlamayı hediye edin” diye bitiriyor.

Yani, bu yeni ay, kesinlikle sembolik bir savaş. Bunu ikilemi hissedeceğiniz fırsatlar da karşınıza çıkacak. Öncelikle mücadele egoyla ruhumuz veya aydınlıkla karanlık arasında gibi gelebilir. Ama uçan halımıza binip biraz yükseldiğimizde aslında savaşın olmadığını görüyoruz. Bu manzarada sadece aydınlanma ihtiyacındaki gölgeler var. Bu ay bu fırsatı kullanalım. Bağışlayıp bağışlanalım. Önce kendimizden başlayıp, tüm dünyaya uzanalım. Işığımızı yükseltelim.

Yeni Ay enerjisi, diğer açılarla beraber bunu derinden destekliyor. Bu ilginç bir dönem, içe dönmeye davet edilirken dışarıda bir şey yapmıyormuşuz gibi görünebilir. Fakat içeride yapılacak çok iş var ve iç işleriniz bittiğinde gerçekte yolun yarısından çoğunu almış olacağınızı göreceksiniz.

Nasıl bir dünya istiyorsunuz? Hayal edin. Nasıl yaşamak istiyorsunuz? Hissedin. Planlar yapın, eski planları gözden geçirin ve gerekiyorsa değiştirin. Öfkelendiğiniz herkesi ve her şeyi affetseniz nasıl olurdu? Ne kadar hafiflerdiniz, onu düşünün. Mars bile “kalbin kapısını çalan aşk meleği” derecesindeyken, savaşı, mücadeleyi değil, sevgiyi ve ışığı kolaylıkla seçebiliriz. Egolarımızı aydınlatabilir ve onunla çok daha rahat bir işbirliğine girebiliriz.

Sevgili Dostlar, denge bu ay da büyük önem taşıyor. O yüzden denge çalışması çağrım devam ediyor. Önümüzdeki bu yepyeni ayda Koşulsuz Sevgi ve Mor Alev enerjisi sizlerle olması ve kalbinizde affetmenin muazzam gücünü bulmanız dileğiyle…

©2016 Mor Alev

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

5 comments

  1. Yine harika bir yazı, harika mesajlar… Bu sayfayı takip ettiğimden beri yazılarla hayatımda başıma gelenler, içsel mücadelem paralel gidiyor. Son iki haftadır yazdıklarınız, yazamadıklarınız, gerilim ve ardından gelen içsel rahatlama, bağışlama ve Yeni Ay’la gelecek olanlar… İçsel yolculuğumu bu blogdan okuyor olmak hayli ilginç, bir o kadar da mutluluk verici. Burada olan, aynı hissiyatları paylaşan herkes iyi ki var, bu enerjilerin var olması, bunları hissetmek çok özel coşku dolu içim. Dün doğum günümdü, gece yarısı doğmuşum. Doğum saatim gelip çattığında birden bire hıçkırıklarla ağlamaya başladım istemsizce ama neşeyle, şükranla, hayatımda ilk kez varoluşumu hissederek ağladım, sanki dünyaya gözlerimi o ilk açışımdaki gibi, yeniden doğmuş gibi. Çok garip hissediyorum son zamanlarda, bir o kadar da mutlu. İyi ki bu blog var. İyi ki bir aradayız..Sevgiyle…

    Liked by 1 kişi

  2. Sevgili Mor Alev, yazınızı okurken bir kere daha “gözlerime inanamama” durumu yaşadım! Grup’un geçtiğimiz ayın kanal mesajını izledikten sonra “affetme” konusunda anlattıklarını sizin de “bir şekilde” dinlemeniz gerektiğini düşündüm, yazmak istedim, hatta mesajı yazdım fakat yapmış olduğunuz çalışmanın zaten yeterince güzel olduğunu ve sizin de aynı mesajı bir şeklde akışta, başka bir kanaldan alarak vereceğinizi düşündüm… İnanamadım ama nitekim de oldu! Vpltaire’in “Saatçisi”nin saati çok mükemmel çalışıyor! Çok teşekkürler!….

    Beğen

  3. dun yurt disindan geldim havalimanina afim atar atmaz taksici cabuk cabuk binon kacalim burdan yukarda buyuk bir canta icinde bomba olabilir her taraf polis dolu dedi.. Nasil bindim korkudan! Her an hersey olabilir bu ulkede. trafik isiklarinda yesil yandigi halde iletlemeyen araca korna caldigimda kapiyi acip ne varr ne caliyorsun diyerek yanina kufurler savurarak yuruyen heran sana zarat verebilecek hale gelmis insanlarla ayni toplumda yasarken .. Korkuyu nasil sevgi ile yer degistirebilecegim? Korkuyorum ben! Sevgim var ama sevgim korkuyu yok edebilecek kadar guclu degil! Sevgi üretimi yapmam icin sakin huzur dolu etrafimda mutlu mesut insanlarin yasadigi agaclarda kuslar balkonumda deniz manzaram alısveris ederken kısa sohbetler ettigim dukkan sahipleri hava karardiginda guvenle yurudugum sokaklar yok artık! İsigim kendimi aydınlatmıyorki etrafimi aydınlatsin..nereye tasinsam? Nerde yasasam ayni! cokmu karamsarim? Uzgunum ama ben elele indigim aydinlanmis ruhlari egolarini soyup gercek benligini bulmus insanlari etrafimda goremiyorum..ucan halima binip baska bir gezegene gitmek istiyorum belki orda gul yetistiririm kimbilir!

    Beğen

    1. Sevgili Narcis, “nereye gitseniz oradasınız” diye bir söz vardır. Yani enerjinizi yanınızda taşırsınız, ona uygun deneyimler yaşarsınız. Enerjinizi yükseltmenizi öneririm. Örneğin, Cumartesi günü öğleden sonra ben de saatlerce dışarıdaydım. Hem de pek eğlenceli yerlere gittim denilemez. Bir hastamız vardı, en sıkıntılı yerlerden birine yani hastaneye gittim, trafiğe girdim, şehir merkezinde başka şeyler de yapmam gerekiyordu, vs… Ben sizin gibi şeyler yaşamadım. İnsanlar kibar, olaylar olumluydu. Beklentim de olumluydu, önyargıları bırakalı sanırım çok oldu. Ona göre deneyimler çıktı karşıma. Evet, insanlar acele ve dikkatsizlikle yolda size çarpabilirler ama bana çarptıklarında içten özür diliyorlar. Kendimden örnek verdim, çünkü en iyi bildiğim deneyimler benim yaşadıklarım. Yargı ve önyargıları salıverin, bakış açınızı flulaştıran alışkanlık ve inançları bırakın. Şikayet sadece olumsuza enerji katmaktır. Çözüme yönelin.Böylece gerçekliğimizi yeniden yaratırız. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Sevgilerimle

      Beğen

Yorumlar kapatıldı.