Dolunay Aslan’da: Gösteriş ve Gerçekler – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

A moon rise over the Great Pyramid of Giza over the Sphinx in EgyptNormalde Aslan dolunayı eğlence zamanıdır, kendimizi özgürce gösterdiğimiz, benliğimizi açtığımız ve özgüvenimizin yükseldiği günlerdir. Ben Aslan Dolunayını severim. 24 Ocak Pazar, sabah 03.45 de gerçekleşecek olan dolunay da bütün bu enerjileri taşıyor ama çok daha fazlası var bu sefer.

Sevgili Dostlar, bu ayın astrolojisi hakkında yeni ayda sizlerle paylaşmış olduğum yazıyı hatırlıyor musunuz? Ya geçen Cumartesi günkü “Çözünme ve Çözülme” enerjisini? 2016 da gerçeklerin peşinde koşturmaktan asla vazgeçemeyeceğimizi ve bu arada saflaştırmak ve saflaştırılmak üzerine büyük bir sürece girdiğimizi? Ne diyebilirim? Hepsi devam ediyor!

Plüton-Uranüs-Siyah Ay Lilith T Kare Açısı bir tarafta süregeliyor, Plüton ve Merkür bir daha birleşiyor, Ay-Güneş-Mars geniş de olsa bir başka T Kare açı oluşturuyor. Jüpiter Ayın Kuzey Düğümü ile birleşmiş durumda. Dağların tepesine de çıksanız, yorganın altına da saklansanız, eğer hayatınızda ilerlemenizi engelleyen durumlar, alışkanlıklar, gölgeler, inançlar ve ilişkiler varsa, onlarla yüzleşmek zorunda kalacaksınız. Ancak böyle hayatımızı ve benliğimizi saflaştırabiliriz. Ancak böyle gelişebiliriz.

Ayın Sabian Sembolü: “Resmi kıyafetini giymiş yaşlı adam, bir av gezisinden getirdiği ödüllerin yanında poz veriyor”

Fox Hunter 1Ay Aslan’dayken görülmek isteriz. Alkışlanmak, takdir edilmek, hatta biraz da başkalarından daha iyi olduğumuzu duymak isteriz. Cesaretimizin tanınmasını, belki de böylece toplumdaki yerimizin vazgeçilmezliğinin hatırlanmasını arzularız. Belki birilerine haddini bildirmeye çalışıyor bu yaşlı adam. Belki sadece egosunun okşanmasını istiyor. Belki de varlığını hatırlatmak peşinde.

Ne olursa olsun, bu görülme ve takdir edilme arzusunun temellerine inmeliyiz. Aslında ne istiyoruz? İçimizdeki çocuk neden bunca şekle girerek dikkat çekmek istiyor?

Günümüzde, bu Sabian sembolündeki davranış neredeyse trajikomik bir resim yaratıyor. Avlanılan hayvanlar, duvarlara asılmış postlar, resmi av kıyafetleri, artık kesinlikle onaylanmayan vahşi bir spor, (eski) erkekliğin kanıtlanması… Ama günümüzde ya da değil, burada büyük bir gösteriş çabası söz konusu. Aşırı makyaj, aşırı ve içten olmayan kahkahalar, abartılı davranışlar, aşırıya kaçan hediyeler vb. geliyor akla. Bu aşırılıklarla neyi saklamaya ya da neyi çok önemli göstermeye çalışıyoruz?

Bu hafta sonu aşırıya kaçmamaya dikkat etmeliyiz, yoksa söylemek istediklerimizi tamamen yanlış yansıtabiliriz. Gösteriş ve abartı yerine sade gerçekleri bütün ışığımızla aydınlatmak ve bunu kutlamak çok daha rahatlatıcı bir yol değil mi?

Güneş’in Sabian Sembolü: “Esrarengiz bir şifalı güçle ışık saçan Hindu yogi.”

Ayın tam karşısındaki Güneş ise bize çareyi getiriyor. Belki de bütün bu aşırılıkları fark etmek, gösterişi tanıyıp elemek bizlere son derece iyi gelecek. Unutmayın, dolunaylar ideal arınma zamanlarıdır. Buradaki ‘esrarengiz’ ve ‘şifalı güç’ kelimelerine bakarsak, çözümü alışılmış değil, belki de şimdiye dek hiç denemediğimiz yollarla getireceğimizi düşünebiliriz. Bu sembol bizi yaratıcı ve daha ruhani olmaya davet ediyor. (Bu enerji altında özellikle alternatif tıp çok başarılı olabilir.)

İçimize dönüp kendimizi şifalandırdığımızda, gösterişe ihtiyacımız olmaz. Yine bir Aslan gibi sahneye çıkabiliriz, benliğimizi, sanatımızı, arzularımızı ve başarılarımızı iletebiliriz. Ama bu sefer, gösterimiz içten olacaktır. Her şeyden önemlisi gerçeği yansıtacaktır.

Bu zamandaki T açılara, dolunaya ve enerjilerin toplamına baktığımızda, Zodyak’ın tamamının bizden istediği tek şeyin kendi gerçeklerimizi ifademiz ve kalbimizi takip etmemiz olduğunu görüyoruz. Aslında kendimiz için iyi ve doğru olanı kalplerimizde biliyoruz. Bütün bir statükoyu yerle bir etse bile, o bilgeliği dinlemek çok önemli. Eğer içinde bulunduğunuz durum dürüstlüğünüzü ve gerçeğinizi kurban etmenize sebep oluyorsa, sadece birazcık huzur ve emniyet hissi için o düzende kalmak, değişmemek artık isteseniz de seçenek olmaktan çıktı. Gerçekten olduğumuz kişiden taviz vermemize sebep olan her şey, ister ilişki, iş ya da eski davranış kalıpları olsun, bu zamanda değişmek üzere büyük bir baskı altına giriyor. Oyunun kuralları çoktan değişti ve bizler de direnmek yerine adapte olmalıyız.

Yardımcılarımız ise yanımızda:

  • natural healingVenüs Oğlak 1⁰ de, “Kabileler topluluğundan güç talep eden Kızılderili Şefi” sembolünde, artık çok iyi tanıdığımız bu enerjiyi yeniden aktive ederken bizlere kendi yaşamımızın lideri olduğumuzu ve hayatımızdaki her şeyi seçme hakkımız olduğunu hatırlatıyor.
  • Plüton ve Merkür dolunay sırasında bir arada Oğlak 16⁰ da, yine bildiğimiz bir derecede “Spor kıyafetleriyle okul bahçesini doldurmuş kızlar ve oğlanlar” derecesiyle birliktelik bilincini, dengeyi, özellikle kadın-erkek enerji dengesini öne çıkarırken, Merkür dolunaydan hemen sonra durup ileri gitmeye başlayacak. “Hastanede oyuncaklarla dolu çocuk koğuşu” sembolüyle, tekrar bizlere verilen şifa, bakım, sevgi, şefkat ve özeni vurguluyor.
  • Mars ise çok ilginç “Boğulmaktan kurtarılan adam” derecesinde.

Şifa dağıtılan bir zamandayız. Sadece kendiniz olun yeter. İnanın boğulmayacaksınız, aksine bu enerjilerle bir ihtimal çok uzun ve yavaş süren boğulmanıza bir son vereceksiniz, taze ve derin bir nefes alacaksınız.

Bu yazı biterken Michael’ın belki de defalarca yazmış olduğum rehberliği yine kulaklarımda yankılanıyor. Karar vermeden, tepki vermeden, hissettikleriniz ve düşündüklerinizi arındırmak için onun şu sözlerini hatırlayalım: “Bu sevgi gibi mi? Sevgi gibi görünüyor mu? Rengi, kokusu, tadı, dokusu, verdiği his sevgi mi?” Eğer öyleyse kalpten bir ‘evet” deyin. Değilse, teşekkür edip gönderin.

Hepinize harika bir dolunay dönemi diliyorum. Koşulsuz sevgi ve Mor Alev enerjisi sizinle olsun.

©Mor Alev 2016

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek ve  ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

5 comments

  1. Mor alevi bir seneyi aşkın takip ediyorum yazılarınızı çok beğeniyorum, benim bir ricam olacaktı, aşk acısı ve romantik kıskançlık hakkında yazı yazmanız mümkün mü,yanılmıyorsam geçen sene bahar ayında aşk ile ilgili bir yazınız vardı ama ben ruhsal açıdan bu konu hakkında daha detaylı bilgi almak istiyorum, özellikle sevdiğimiz kişiyi sahiplenme duygusu ve kıskançlık hakkında. Teşekkür ederim

    Beğen

    1. Sevgili Ceyda, bu konuya geri dönüş yapacağım en kısa zamanda. Ancak şimdilik çok kısa bir şekilde sahiplenme ve kıskançlık konusunda konuşalım. Sadece ana başlıkları veriyorum:
      1 – Sahiplenme ve kıskançlık özgüven eksikliğine delalettir. Bunu zaten siz biliyorsunuzdur.
      2 – Bir başkasını eşiniz, evladınız ya da en yakın dostunuz da olsa istemediği şeylere zorlamak saygı ve özsaygı eksikliğine işaret eder. Özgür irade burada çok önemli. Kıskançlık genelde karşımızdakini istemediği halde bizim istediğimiz gibi davranmaya zorladığımız zamanlara yol açar.
      Çare içe dönmekte. Önce kendinizi sevmelisiniz. Özgüven, özdeğer, özsaygı konularında çalışın. Neden kendinizi daha iyi hissetmek için bir başkasına sahip olma duygusuna ihtiyacınız olduğunu kendinize sorun. Neden kendinize güvenmiyorsunuz? Neden kendinizi aldatılabilir buluyorsunuz? Bir sürü korkular çıkacak. Hepsini tek tek salıverin. Bu kısa bir çalışma değil. Haftalar sürebilir. Sevgi dışarıdan içeriye değil, içeriden dışarıya doğru genişler, sonra dengeli bir akım oluşturursunuz. Eğer bu ilişki bir saplantı haline geldiyse, kendi içinizde olan nelerden kaçıyorsunuz? Saplantı hep kaçıştır. Evet, dediğim gibi hep içe döneceğiz. Belki yüzden fazla salıverme yöntemi verdim. Bugün de bir yeni yöntem paylaştım. Onlardan birini kullanabilirsiniz. Sevgilerimle

      Beğen

  2. Sanırım yaklaşık iki yıldır sayfanızı takip etmeye çalışıyorum. Bazen öyle şeyler okuyorum ki hani içinizdedir bilirsiniz ama henüz siz cümleyi kuramamışsınızdır ama okuyunca işte bu dersiniz. Bu dolunay yazısı öyle birebir ki içinde bulunduğum durum, kararlarım, kararsızlığım, yaşadıklarım… Bu sebeple bazı yazılarınızı gözlerim dolu dolu okuyorum. Özellikle arkturus grup mesajları da bende aynı etkiyi uyandırıyor her defasında. Paylaşımlarınız için, birlik bilinciniz için teşekkürler. Sevgiler

    Beğen

Yorumlar kapatıldı.