Bugün ve Yarının Enerjisi – Doğal Döngülerin Güzelliği ve İç Işığımız

Işığım, lütfen olduğum varlığın tamamını ve olabileceğim varlığı berrak bir şekilde görmeme yardım et. Dağları yerinden oynatabileceğimi, en iyisini yanıma alıp, gerisini salıverebileceğimi bilmeme yardımcı ol.

Hilarion, Marlene Swetlishof aracılığıyla, 14 Aralık 2015

Sevgili Dostlar, yukarıdaki kendi iç ışığımıza, içimizdeki Yaratan Kıvılcımına, iç güneşimize seslenen yardım ricasını aslında Marlene’e Yüksek Benliği vermiş. Hilarion ise bunu bütün okuyucularıyla paylaşmasını istemiş.

Bu kış gündönümünde, yani fiziksel ışık kaynağımız, gündüzlerimizi aydınlatan güneşi daha uzun görmeye başlayacağımız zamanda, mevsimsel döngülere olan saygımızı iletirken iç ışığımıza da seslenmek bana çok doğal geldi. Binlerce yıllık büyük resme bakarsak, aslında yıllar süren bir gündönümündeyiz. Karanlıktan ışığa çıkıyoruz. En uzun, en karanlık geceler çoktan bitti ve daha aydınlık günlere geçiş devam ediyor.

Planım, çok sade, sizleri gündönümü enerjilerini hissetmeye, kabul ve teşekküre çağıran bir kısa yazı yazmaktı. Ama yazmaya oturur oturmaz içimden bütün doğal döngülere karşı büyük bir saygı ve sevgi yükseldi. Önce yazının başlığı değişti, şimdi de kendi kendine içeriği değişiyor… Bakalım, bu sefer blog hamileri bizi nereye götürecek.

Dikkatimin günlerdir tekrar tekrar çekildiği konu, geçen gün hakkında biraz yazmış olduğum evrendeki büyük dans. Gezegenler kendi çevrelerinde ve güneşlerinin etrafında dönerken, güneş sistemleri yumuşakça birbirleriyle yer değiştiriyorlar, galaksiler ise büyük bir ritimle dönerken evren her geçen gün genişliyor. Bu milyar yıldızlık balede ufak bir gezegende, boşluğa sadece enerji ile asılmış olan güzeller güzeli Gaia’da yaşamak bir ayrıcalık.

Arkturuslular bize Suzanne Lie aracılığıyla 7 Aralık tarihinde şunları söyledi: “Gaia, çok çok büyük çeşitliliğin olduğu bir gezegen. Gaia kadar büyük çeşitliliğe sahip çok az gezegen var. O yüzden bu gezegenin üzerinde yaşayan varlıklar da büyük çeşitliliğe sahip.” Böyle bir çeşitlilik içindeyken hep beraber yükselmemiz elbette çok daha karmaşık, çok daha ihtişamlı bir şekilde gerçekleşiyor. Hiç şüphe etmeyin, her nefeste biraz daha yükseliyoruz. Ancak akılları karıştıran şey ise herkes kendi yolundan ilerlemesi oluyor. Oysa bu durum Gaia’nın çeşitliliğin vaz geçilmez lezzetini veriyor.

Gaia’nın ve bizlerin gösterisini ise bütün bir evren izliyor, evrenin bu sektörü bu yükseliş aşamasında ilk basamak. Gaia, yani dünyamız ise ilk domino taşı. Bu zamanda burada bulunmamız bir tesadüf değil. Büyük planın başarıya ulaşması için şu anda burada evrenin en güçlü varlıkları bulunuyor. Evet, o varlıklar sizsiniz. Birçoğunuz, defalarca başka şartlarda, başka ortamlarda yükselişi yaşadınız. Özünüz ise zaten en tepeden, Yaratan’ın kalbinden kopup geldi. Baş Melek Michael’ın sözleriyle, “Burada vasıfsız işçi yok!”

O yüzden bu kış gündönümünde hepimiz Galaktik Benliğimizi, Çok Boyutlu Benliğimizi, bir başka adıyla Evrensel Benliğimizi kabul etmeye çağırılıyoruz. Bizler sadece bu güzel dünyanın birer vatandaşı değiliz, aynı zamanda bu evrenin vatandaşlarıyız. Bu galaksi, bu güneş sistemi altın çağa geçişi yaşarken ve bunu da Yaratan hediyesi özgür iradesiyle başarırken, büyük resmin de aynı bizim dünyamızdaki mevsimler gibi olduğunu hatırlayalım. Eski dönemin sonunu yaşadık. Yeni bir döneme başladık.

Şu anda baharın ilk günlerinde gibiyiz, hani o beklenmedik karların yağdığı, bazen de yağmurdan dolayı günlerce dışarıda vakit geçiremediğimiz günler gibi. “Bahar ne zaman gelecek?” diye soruyoruz, “Ah, bir yaz gelse!” diyoruz. Bahar çoktan burada, yaz ise geliyor. Ama bu kar, bu yağmur gerekli. Köklerimizi yeniden hatırlamamız için, onları güçlendirmemiz için gerekli. İşte böylece, yavaş yavaş yükselen aydınlığımızla içimizdeki tohumlara da, köklerimize de aynı bahar güneşi gibi enerjimizi aktaralım. Çok önemli bir evrensel kanun geliyor gözlerimizin önüne: “İçeride ne varsa, dışarıda da o var. Yukarıda ne varsa, aşağıda da o var.” Her birimiz birer minyatür evreniz ve evrenden ayrı değiliz.

Bütün bunlardan dolayı, bu kış gündönümü, ışığın tekrar yükselişini bize hatırlattığı için şu anda içinden geçmekte olduğumuz enerji koridorunda önemli bir mihenk taşı haline geliyor. Yarın sabah (22 Aralık Salı), saat 06.49 da (İstanbul) kış gündönümü gerçekleşecek. Ben güneşin doğuşunu sade, sevecen, yumuşak bir şekilde, çok rahat bir meditasyon ve teşekkürle karşılamayı tercih ediyorum. Aynı yumuşak Aralık güneşi gibi… Aranızda yoga yapanları o saatte “güneş selamlamaya” davet ediyorum. Hilarion’un dediği üzere kendi ışığımı da kendi yolumu aydınlatmak üzere çağırıyorum. Bu sizin ruhunuza da uyuyorsa, lütfen bana katılın. Ve tekrar şu sözleri birlikte söyleyelim:

Işığım, lütfen olduğum varlığın tamamını ve olabileceğim varlığı berrak bir şekilde görmeme yardım et. Dağları yerinden oynatabileceğimi, en iyisini yanıma alıp, gerisini salıverebileceğimi bilmeme yardımcı ol.

Hilarion ve Marlene’e teşekkür ederiz. Hepinize harika bir kış gündönümü dilerim!

©Mor Alev 2015

Yukarıda bahsedilen konularla ilgili yazıları burada bulabilirsiniz:

• Aralık 2015 Enerji Koridoru – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu
• Birliktelik Bilinci Burada!

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek (Öz) Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.