Yeni Güçler mi, Etkisiz Hareketler mi?

Sevgililer,

Doğru ya da yanlış hareket yok, sadece olduğunuz kişi var, bu diğer insanlar için de geçerlidir.

Pek çoklarınız bazı grupları ya da kültürleri beğenmemenin yanlış olduğuna inanıyorsunuz. Bireyi doğru ya da yanlış olarak etiketlemeden, neden bu etiketlerin yapıştırıldığı hakkında daha büyük resme bakmalısınız.

Bazıları çok eskilerden kalma (geçmiş yaşamlardan) bir hatırayı yeniden yaşıyor olabilir. Veya her şeyin BİR olduğunu hissetmeden önce belki de bir başka kültüre dair kişisel korkularına yönelme ihtiyacında olabilirler. Bir ihtimal, böyle gerekçeleri sorguluyorsunuz, diğer insanların başkalarını kötü, hatalı ya da şeytani olarak etiketlemelerinin ne kadar berbat bir şey olduğunu içinizde güçlü bir şekilde hissediyorsunuz. Peki, siz de aynısını yapmıyor musunuz? Çünkü, diğerlerinin sizin gibi düşünüp davranmasını isterken, bunu yapmayanların yanlış olduklarını söylüyorsunuz. Kişisel inançlarınıza daha geniş bir yaklaşımın vakti geldi.

İşte böylece, bir başkasının inançlarıyla hemfikir olmasanız bile, onlara bu inançlara sahip olma hakkını veriyorsunuz. Medya ekranlarınızda gördüğünüz başka kişilere karşı oluşmuş önyargılar böyle ufalanıp dağılacaktır.

Böyle bir kavram öğrendiklerinizle ters düşmektedir. Çünkü öğretileriniz ya diğerlerini kabul etmek ya da onlara saldırmak üzerinedir – ya koruyucu/bekçi olacaksınız ya da kurban. 4D ve ötesindekiler için ikisi de geçersizdir.

Belki siz hala daha sizin haklı diğerlerinin haksız olduğuna inanıyorsunuz, sizin doğru cevaplara sahip olduğunuza ve siz bu düşünceleri paylaşana dek dünyanın huzur ve sevgiye ulaşamayacağına inanıyorsunuz.

Bu geçiş ve değişim süresince, sizlere sizin de diğerleri gibi kendinize özgü olduğunuzu bildirdik. Kendine özgü olmak ve yanlış olmak kavramları birbiriyle kaynaşmıyorlar. Çünkü bir defa varlığınızdaki sevgiyi kabul ettiğinizde, diğerlerinin de içlerindeki parçaları, sizin artık uğraşmayı istemediğiniz parçaları  araştırma ihtiyacında olabileceklerini kabul etmelisiniz.

Elbette, böyle davranışlar diğerlerinin fiziksel, ruhani ya da duygusal açıdan zarar görmesi anlamına gelebilir. Böyle olur, çünkü her iki taraf da koruyucu/bekçi ve kurban rollerini oynamaya devam etmektedirler. Siz bu arınmaların bir parçası değilsiniz – elbette bu konuda harekete çağrılmıyorsanız.  (Mor Alev: İçinizden çok derin bir istek gelmiyorsa)

Belki protesto etmeye çağrılıyorsunuz – belki de değil. Bunun olmasına izin verin. Fakat kendinizi sürecinizin bir parçası olmayan bir duruma zorla sokuyorsanız,  bu hem kendinizi hem de konuyla ilgili diğerlerini yolundan alıkoymak demektir.

Çevrenizde ya da medya ekranlarınızda yansıtılan öfke ve şiddeti seyrederken, bu pek çoklarının anlaması zor bir kavram. Kalbiniz ne yapmanızı söylüyor? İşte sizin yönünüz budur.

Belki kalbiniz, iç benliğiniz sizi harekete çağırıyor, çünkü bu hayatta ya da başkalarında bir kurban olarak hissettiniz. Belki zihninizde koruyucu/nöbetçi şarkınız çalıyor.

Eğer bir hareket iç benliğinizden geliyorsa, kendinizi konu ile ilgili mücadeleye vermenin zamanıdır. Fakat eğer düşünce sürecinizde bir “zorunluluk” hissi, -meli, -malı varsa, “şu gruptan insanlara sahip çıkmalıyım, yardımcı olmalıyım” varsa, bu sizin 5D ve ötesinde harekete geçmenizi gerektirecek bir şey değildir. Böyle bir çağrı daha çok 3D rolünü oynamakla ilgilidir.

Böyle olduğunda, hala daha diğerlerini kurtarmanız gerektiğine inanmaya devam edersiniz, artık onların kendi kendilerini kurtarma zamanı gelmiş olsa bile. Eğer diğerlerinin yeterince güçlü olmadığına veya kendilerini kurtaracak kadar çok sayıda olmadıklarına inanıyorsanız, elbette böyle bir düşünce size mantık dışı gelecektir. Çünkü (Mor Alev: sizin alışmış olduğunuz düşünceye göre) sadece sayılar çok olduğunda ayrımcılık ve nefret (sizin gözlemlediğiniz nefret) sevgiye dönüştürülür.

Böyle düşünceler, sizin hala daha kendinizden daha az bilge ya da daha az güçlü olanların kurtarıcısı olduğunuza dair inancınıza işaret etmektedir.

Bu, eğer kalbiniz sizi mücadeleye adım atmaya çağırıyorsa, bunu yapmanızın yanlış olduğu anlamına gelmez. Fakat bunun yerine şunu anlatır: Önce iç benliğinizde, kalbinizde mücadeleye girme düşüncelerine bir bakmalısınız, böylece bunu yapmanın sizin için doğru hareket mi, yoksa bakıcı/nöbetçi rolünün devamı mı olduğunu belirleyebilirsiniz.

Belki sizin düşüncenize göre, siz destek vermeden diğerleri esaret zincirlerinden kurtulamayacaktır. Size hatırlatmalıyız, siz bu dönüşümün ön safhalarında koşanlar, zincirlerinizden başka yeryüzü varlıklarının yardımı olmadan kurtuldunuz.

Bu, siz diğerlerini fiziksel olarak yardımcı olamazsınız demek değildir, fakat en büyük yardım mekanizmanızı size hatırlatmak içindir: İç varlığınız. Bunu kendi kendilerine yapamayacak kadar zayıf oldukları için onlara yardım etmeniz gerektiğine inanıyorsanız, onları zayıflığa teşvik edersiniz. Eğer bu aynı varlıklara sevgi dolu düşünceler gönderirseniz, kendi iç güç ve sevgilerini bulurlar – eğer bunu isterlerse.

5D’nin dönüşü olmayan sınırını geçtikten sonra rolünüz dramatik bir değişimden geçti. 3D’de diğerlerini ya da kendinizi kontrol etme ihtiyacındaydınız. 5D’de, değişiminizin ilk dönemlerinde bizim size kendi gücünüz ve sevginiz hakkındaki iç mesajlarınızı sunarak sizler için aldığımız görev gibi bir fonksiyondasınız.

3D’de olduğunuzdan daha farklı olsanız da, hayatınızın bazı yönlerinde hatırlatmalara ihtiyaç duyuyorsunuz. Buna kötü niyetli insanların pençelerinde olduğunu hissettiğiniz diğerlerine yardımcı olmak konusu da dahil.  İç düşüncelerinizle onlara güç gönderin ve böylece onların da kurban ya da koruyucu/nöbetçi şablonlarını kırmalarına yardımcı olacaksınız.

Şimdiye kadar olduğunuzdan çok daha güçlüsünüz. Bu güç yüzünden, fiziksel olarak protesto etmekten ya da yürüyüşlere katılmaktan çok daha güçlü bir şekilde sevgiye dair düşüncelerle kendinize ve diğerlerine yardımcı olabilirsiniz.

Sevgi gönderin ve kendiniz ve diğerleri için çok daha sevgi dolu bir hayat yaratırsınız. Korku ve nefret gönderin, yeryüzünde çağlar boyu olmuş olanları tekrarlarsınız. Öyle de oldu. Âmin.

***

Sevgili Dostlar, Brenda Hoffman’ın kanallığını yaptığı Işık varlıklarından tartışma yaratacak ve bizleri oldukça fazla düşündürecek bir mesaj bu. Lütfen düşünün, zihin egzersizleri yapın, kalbinizi dinleyin. Gerekirse aranızda tartışın. Önemli olan yukarıda da söylendiği gibi kendi içinizde bulduğunuz gerçektir.

Fikrimce protestoların, bir şeyleri değiştirmek için yola çıkmanın sonu gelmedi. Fakat bunları yapma şeklimizin sonu kesinlikle burada. Çok daha yapıcı ve yenilikçi bir şekilde çözümler ortaya koyarak ve kurban psikolojisinden tamamen sıyrılarak “Kutsal Hayır!”ımızı ifade etmenin vakti geldi.

Bu mesajı ileten Brenda Hoffman ve aracılık ettiği Işık Varlıklarına çok teşekkürler. (www.LifeTapestryCreations.com).

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak, böylece potansiyelinizin tamamını gerçekleştirmek üzere Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Telif Hakkı© 2017 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir
Copyright © 2017  by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

11 comments

  1. Merhabalar,
    ilk tepkim ‘WOW’ demek oldu, bu konuyu daha önce de defalarca yazdınız, biz sorduk cevapladınız, kalbimize sorduk, cevap geldi… Gene de içselleştirememişim ki hemen 2 soru belirdi:
    İlki; peki ya cocuklar, bebekler, savunmasız minnoslar? (biliyorum kendimi 3D de ve bir enkarne olunmus yasamla sınırlayarak bakıyorum ama buradaki vazifeler onları korumak diye hissediyorum.) Düşününce bile gözlerim doluyor.
    2. ise ‘eğer bunu isterlerse’ denilmiş ya, ya hiç istemezlerse? böyle br ihtimal var mıdır?

    Her gün doyamayarak okuyorum yazılarınızı, cok tesekkurler!

    Beğen

    1. Sevgili Bilge, siz biliyorsunuz, özgür iradeyi bu blogda en az iki yıldır yazıyorum. İstemeyebilirler, isteyebilirler de… Biz birilerini bizim aklımızdaki doğruya yöneltemeyiz çünkü bizim doğrumuz onlar için doğru olmayabilir. Fakat şundan emin olun, herkes bir gün sevgiye uyanacak, yani bir gün isteyecekler. Sevgi enerjisi her şeyden üstündür. Sevgilerimle

      Beğen

  2. Sizin yazılarınız benim için bir hobi,bir güzel alışkanlık, bir mutluluk ve giderek bir yaşam şekli olmaya başladı biliyor musunuz=)

    Liked by 1 kişi

  3. Böyle bir kavram öğrendiklerinizle ters düşmektedir. Çünkü öğretileriniz ya diğerlerini kabul etmek ya da onlara saldırmak üzerinedir – ya koruyucu/bekçi olacaksınız ya da kurban. 4D ve ötesindekiler için ikisi de geçersizdir.

    Bu noktada artık gözlemci mi olmalı insan? Nasıl bir fikre sahibiz 4D ötesinde? Paylaşabilirseniz sevinirim.

    Beğen

    1. Sevgili Berkant, yazıda da söylendiği gibi herkes en derin benliğine, kalbine bağlanarak karar verdiği zaman kendi yolunda en rahat şekilde ilerleyecek. “Gözlemci mi olmalı” dediğinizde yine de bir zorunlulukhali var. Ama içinizden sadece fiziksel olarak gözlemci olmak geliyorsa, evet bu sizin için doğru yön olacaktır. Bu yeni bir enerji, yeni bir durum, yolumuzu bulacağız. Biraz zaman alsa da hepimiz ruhumuzun seçmiş olduğu yolda yürümeyi öğreneceğiz. Ve bu yol herkes için farklı olabilir. Sevgilerimle

      Beğen

      1. Anladım mor alev. İçimden gelen en doğrusu düşüncesini elbette kabul ediyorum bende tüm hepimiz gibi. düşüncelerini paylaşma şeklini de ayrıca seviyorum. Nezaketin için teşekkür ederim

        Liked by 1 kişi

        1. Tekin çokluk bilincine ulaşma isteği sınırlılık diye düşünülür mü bu arada? Bir başka kalıbı isteyen bir başka misyoner gibi mi var olur içimizde yoksa böyle yaparak çok olanı bir düşünüp mü onu sınırlamış oluruz emin olamadım?

          Beğen

          1. Sevgili Berkant, çok klişe bir benzetme ama kendimizi hem okyanus, hem de damla olarak düşünürsek daha kolay olabilir. Fakat bu yazdığınızdan aslında bu bilgilerin hala daha zihninizde kaldığını ve içselleştirme konusunda sıkıntı çekebiliyor olabileceğinizi düşündüm. Ve zihin tek başına olunca sıkıntı çekiyor. Benim önerim kalp-zihin-beden üçlüsüyle çalışmaktır. Yani sadece düşünmeyin, aynı zamanda düzenli meditayon yapın, kalp ve bedenin de yol göstermesine izin verin. Böylece farkındalığınız yükselirken bazı soruların da kendiliğinden cevaplanmış olduğunu görebilirsiniz. Bu da bilgilerin içselleşmesi demek oluyor. Sevgilerimle

            Beğen

  4. Yardım isteyen elin kaosa olan daveti; dingin olanın keyifli masasından bir sandelye eksiltiyor. Eylemde “umursamazlık” gibi görünse de, olumsuz hisleri eriteceğine inanıyorum.
    Kanal için de teşekkürler…

    Liked by 2 people

  5. Cok uzun zamandir, etrafimda olumsuz olarak gordugum olaylara, guncel kotu haberler,siyaset vb.., kayitsiz kaliyorum ve dahil olmak istemiyorum, su dusuncedeyim “bunlar benim gercegim degil, olmasin” , bu bana bazen ruhsuzluk gibi gorunuyordu, sanki cok bencilmisim gibi ama bu yazi ile belki de dogru yoldayim dedirtti, yine de icimden boyle olmak geliyor, sadece bu dusundugum..

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.